you know, you got all mine

885 92 15
                                    


"Louis, lütfen konuşabilir miyiz?" Harry yaklaşık yarım saattir telefonuna buna benzer mesajlar bırakıyordu.Louis ise kafasını mutfak masasına koymuş şekilde onu dinliyordu.Elbette ona kırgın kalmayacaktı ama şuan, Harry dahil kimseyle konuşmak istemiyordu.Harry istemese bile o yarışlara katılacaktı.Yarışları düzenleyen adam Harry'yi para mıknatısı olarak görürken onu birden o yarışlardan koparmak zordu. Harry zevk için katılırken, o adam para havuzunda yüzüyordu.

Ve izleyiciler için en engebelli ve tehlikesi yüksek arazileri seçmekten geri durmuyordu.Louis yarışları izlemeye gitmese bile gözlerini telefonundan ayırmıyordu.Sanki her an biri arayıp kötü birşey söyleyecekmiş gibi hissediyordu.

Bu anı bir daha yaşamak istemiyordu.

İlk başlarda Harry ile sevgili olmamak istememesi motor serserisi olduğu içindi.İlk başta iki tekerlekli olan herşeyden nefret ettiğini söylemişti ve Harry'nin motrunu çok sevdiğini biliyordu.Harry motoruna bakıp tekrar ona döndüğünde yüzündeki ifadeyi çok net hatırlıyordu. Karar vermek istiyordu ama dolu gözleriyle gülümseyip konuşmaya çalışması çok tatlıydı.

"Ta-tamam.Ben onu garaja kaldırırım sen yeter ki sevgilim ol." Louis o anda kucağına atlamak istiyordu ama Harry'nin hayatta en çok sevdiği motoru kendisi için bir köşeye tıkması bencil hissettirmişti.

"Eğer," demişti Louis, Harry'nin gözlerine bakarak. "Eğer eyalet yarışlarına katılmayı bırakırsan onu garaja koymana gerek kalmaz." Harry kaşlarını anlamadım dercesine kaldırdığında parmaklarına bakarak konuşmaya çalıştı,

"Yani motorunu kulla-

Harry onun üstüne atlayıp havaya kaldırırken kafenin önünden geçenler gülüyordu.Çünkü Harry belinen tutmak varken sanki beş yaşından bir çocuğu tutarmış gibi koltuk altlarından havaya kaldırmıştı.

"Tanrım! Seni çok seviyorum Lou!" Harry'ye tepeden bakarken kollarını kaldırıp inmeye çalıştı ama Harry o kadar sıkı tutuyordu ki bacaklarını karnına vurup duruyordu.

"Söz veriyorum katılmayacağım yarışlara." Louis gülümsemesini saklamaya çalıştığında Harry onu yere indirip sarıldı."Söz veriyorum.Teşekkür ederim."

Louis gülümseyerek , buklelerin döküldüğü boyna, kollarını sardı.

Sadece korktuğu şeylerin başına gelmemesini dilemişti içinden.

Ama şuan çalan telefonuyla nefesini tutmaktan kendini alamamıştı.Titreyen eliyle durmadan çalan telefonu, kendine yakınlaştırdı.Ekranda Travis'in ismini gördüğünde içini endişe çoktan bedenini titretmeye yetmişti. Parmaklarıyla arama yanıtlama tuşuna basıp kulağına götürdü.

"A-alo?" Karşı taraftan hışırtılı sesler geldikten sonra Travis sesi kullaklarına ulaştı.

"Louis"

"Louis"

"hastaneye gelmen gerek Ash-

"hastaneye gelmen gerek Harr-" Travis'in ses tonu uzaktan gelmeye başlamıştı Louis kafasını hızlı şekilde sallayarak ellerini kulaklarına kapattı.

Geçmişin seneryosu zihninde yankı bulurken, ayağa kalktı zorla,q

"Hayır hayır hayır lütfen hayır" sayıklaması telefondan gelen Travis'in ismini seslenişiyle aynı anda çıkıyordu.

Telefonu cebine sokup, titreyen adımlarla sokağa attı kendini endişeden ne üstüne birşeyler almıştı ne de evin kapısını kapatabilmişti.Yürümesi hızlanırken caddeye çıktığında koşmaya başladı.

bittersweetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin