Olaylar gittikçe kızışıyor. Bakalım neler olacak. Okuyun da yorum yapın lütfen.😃
Andy iyiydi. Elinde kahvesi salonda oturuyordu. Önceki gibi bakımsız da değildi. Açık pembe bir eteği ve beyaz bol t-shirt giymişti. Geldiğimi görünce elindeki kahveyi masaya bıraktı ve gülümseyerek gel dedi.
"İyiki geldin. Artık daha fazla dayanamazdım. Sana bir şey söylemek istiyordum. Aslında... Josh ben annemin kaldığı yeri öğrendim. Beni oraya götürür müsün?"
Bana sıkıca sarıldığında bir anda büyük bir huzur kapladı her yerimi. Kaç aydır üzerimdeki baskı bir kucaklaşma ilr spn buldu. Birden sorduğu soru ile dehşete kapıldım.
Nee sen delirdin mi? Urların yanına en büyük düşmanlarını mı götüreceksin?
Şok olmuştum. Bunu benden nasıl beklerdi? Yani onunla tehlikeli olacağım bir yere gitmemi istiyordu. Yine saçma bir şekilde delirdiğini düşünmüştüm. Dur bir soluklanayım, biraz öpüşelim yani değil mi?
"Lütfen Josh onlar yokken gideriz sadece nerede yaşadıklarını görmek istiyorum."
O kadar güzel bakıyordu ki hayır diyemedim. Tamam üzerine bir şeyler al da çıkalım.
Bu yaptığım çılgınlıktı.
Fakat Andy'i de anlıyordum. O annesini çok küçük yaşta kaybettiği acısı ile büyümüştü. Babası da bu zorluğu çekmişti. Annen seni bırakıp gitti demek kolay değil tabi. Ee doğal olarak Andy annesini iyi biri olarak düşünüyordu.
Şimdi de annesini merak etmesi gayet normaldi.***
Ne kadar da karanlık bir yer burası. Vay canına ev çok büyüktü.
Kapı açık sanmıştık ama evin kapısı yoktu. İçeri girmiştik ve buradan şimdiden tiksinmiştim.Salona benzeyen büyük bir odaya girdik.
Burası neden kan kokuyor böyle diye geçirdim içimden.
Ben içerdeki ağır koku ile savaş verirken"Josh bak annemin resmi. Peki bu kırmızı sıvı da neyin nesi?"
Kan olmalı. Kabı elime aldım ve kokuyu içime çekmeye çalıştım. Fakat başarılı olamamıştım.
"Tanrım kusacağım artık. Annemin bu pislikte yaşadığına inanmıyorum."
Andy ağlamaya başlamıştı annesinin resmine bakıp duruyordu.
Onu belinden kavrayıp kendime doğru çektim ve
"Burayı hemen terkedebiliriz. Gitmek ister misin?"
"Josh gidelim artık çok kötüyüm..."
Arabanın önünde durup biraz konuştuk.
Andy halâ şoktaydı.
Onu sakinleştirme ihtiyacı duyuyordum kendimde.
Ne yapacağımı düşünürken"Artık gitsek iyi olur. Onlar eve dönmeden tüyelim burdan."
Arabaya atladığımız gibi oradan ayrıldık.
Kafamda bir plan yapmıştım. Andy'i bir yere götürecektim. Andy'e döndüm ve"Seni bir yere götüreceğim. İtiraz yok babanı da bahane edemezsin çünkü biraz önce ona senin eve gelmeyeceğini ve benimle olacağını anlatan bir mesaj attım..."
Mesajım aynen şöyleydi
"Bay Gregg Andy eve biraz geç gelecek merak etmeyin benimle beraber. Bir problem olursa beni arayabilirsiniz."
Andy diretmemişti. Tamam demekle yetinip mini eteğini çekiştirip durdu.
Bacaklarının açılmasından rahatsız olduğunu anlamıştım.
Yavaşça fren yaptım ve hırkamı çıkarıp ona uzattım."Rahatsız oluyorsun hırkamı al da üstüne ört. "
Teşekkür edercesine baktıktan sonra hırkayı aldı ve bacaklarını kapattı.
Tanrım tam sorunlar çözüldü derken unuttuğum bir şey vardı.
O kadar çekici görünüyordum ki herkes benden hoşlanıyordu.
Bu bir gerçek en çok da kaslarım dikkat çeker ve insanları kendine hayran bırakırdı.Ee ne var bunda diyebilirsiniz ama daha cevaba gelmedim.
Bugün annemin yeni aldığı tişörtü giymek istedim annem"Umarım bunun kolları olur ama tatlım kolları gayet geniş neden olmuyor."
diye sızlanmış olduğu bu tişört üzerime tam oturuyor zaten aldığım her şeyde kol kaslarımı sokacak yer bulamıyorum.
Üstelik baklava diye tabir edilen kaslarım da önden (özellikle de oturunca çok belli oluyorlar) belli olunca Andy'nin ve diğer kızların nefessizlikten ölmeleri gayet doğal.
Andy bakışlarını kaçırırken kısık bir sesle güldüm. Onu farkettiğimi anlamış olmalı ki
"Komik olan ne kasların beni çileden çıkarıyor diye içine düşmemi beklemiyordun herhalde?"
Seni anlıyorum bu duruma düşen sadece sen değilsin. Birden bana şaşkın bir ifade ile bakarak karşılık verdi
"Ne!!!! Kimden söz ediyorsun sen?"
Fena bir şekilde bağırıyordu. Hiç beklemeden cevap verdim
"Babamdan bahsediyorum. Tabi bide kızlar var..."
Kaşkarımı kaldırıp ona baktım. Salak dedi ve önüne döndü. Şaka yaptığımı biliyorsun aşkım uzatmaya gerek yok.
"Biliyorum sadece biraz trip atmak istedim o kadar."
***
"Josh gözlerimi ne zaman açacaksın?"Tamam açıyorum.Vee işte o an ...
Andy'i onunla ilk öpüşceğimiz fakat telefon yüzünden öpüşemediğimiz
yere getirmiştim.Andy'e döndüm ve"Burada ne yaşandı biliyorsun bugün çok kötü bir geçirdin bunu da biliyorsun. Belki bugün yaşadıklarımızı değiştiremeyiz ama burada yaşanamayan olayı telafi ederiz diye düşündüm. Yanii..."
Andy cümlemi bitirmemi beklemeden
Parmaklarını dudağımın üzerine koydu ve"Şşşşşşşş..."
Bana baktı gözlerimin içinde kayboluyordu adeta. Hiç düşünmeden kollarımı beline doladım ve onu kendime yaklaştırdım. Aramızda hiç boşluk kalmayacak kadar yakındık birbirimize.
Tam ona bir şeyler diyeceğim sırada ensemde gezdirdiği eliyle beni kendine çekti ve öpmeye başladı.
Elini başıma koymuştu bu bana sevildiğim hissini veriyordu.
Ben de bir elimi onun beline diğer elimi de sırtına koyarak ona yalnız olmadığını, korkmamasını ve sahiplenildiği duygularını yaşattığımı düşünüyordum.
Kendini iyi hissediyor muydu? Bunu bilemezdim ama ben kendimi harika hissediyordum...
***Evet... Bu bölümü de bitirdik. Yorum yapmayı unutmayın. Beğenmeyi hiç unutmayın!!! Sizce bundan sonra ne olur sonraki bölüm hazır ama düşüncelerinizi merak ediyorum :)
Dşündüklerinizi yoruma yazın lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz Sevgili
Science FictionJosh ve sevgilisi Andy'nin ölümsüzlerle imtihanı. Dost bildiğin düşmanlar, urlar, hep bir macera, yeni bir aşk, korku, endişe... Arkadaşlarıyla maceralara atılan bir grup gencin aksiyon dolu hayatını eğlenerek okumak isterseniz ÖLÜMSÜZ SEVGİLİ sizle...