"Hayır," diye mırıldandım. "Onun adı Matt olamaz. Ve sana bu kadar çok benzeyemez."
"Şekilde görüldüğü gibi," dedi Matt elindeki fotoğrafı kendi yüzünün kenarına tutarak. "Benziyoruz ve sen ona aşık olabileceğinden korkuyorsun. Aslında bakarsan," dedi duraksayarak. "Ben kaybetmekten korkuyorsun."
"Hah, hiçte bile."
"Kendini kandırmaktan vazgeç, aşkım." Ellerini yüzümde dolaştırdı. "Hiçbir yere gitmeyeceğim."
Gülümsedim.
"Pekala, bu kadar zırvalık yeter." dedi Matt bir an önce gitmek istercesine. "Yapacak işlerim var. Burada vakit kaybedemem."
"Benim sayemde buradasın. Her neyse. Gitmekte özgürsün."
"Elbette öyleyim. Seni seviyorum."
Gitti. Ve o günden sonra, bir daha hiç geri gelmedi.
*
Koridorun ortasına kahkahalarla bana gülen Matt'e "Gülme!" diye bağırdım. Bütün okul bize bakıyordu ve bu daha fazla utanmama sebep oluyordu.
Matt, -şu okula yeni gelenden bahsediyorum- ben ona okulu gezdirirken başımdan aşağı koca bir şişe su dökmüş, daha sonra da herkese, "Julia kıyafetlerle duşa girdi." diye yaymıştı.
APTAL.
Matt'in suratına bir kez daha bakmadan, eşyalarımı toplayarak okuldan çıktım. Yanımda temiz kıyafetler yoktu ve bu şekilde eve gitmek zorundaydım. Saat on bir çeyrekti ve otobüs yarım saat sonra gelecekti. Nereye gidersem gideyim, rezil olacaktım. Hangi zeki insan beni bu kılıkla içeri alırdı?
Cevap veriyorum: Hiç kimse.
Durakta öylece oturup yarım saatin geçmesini beklerken, önümde duran siyah Porsche, dikkatimi çekmek için yeterliydi. Ve Matt, -kurgusal olan- bu arabalardan birine sahipti.
Başımı kaldırıp arabadan kimin ineceğini beklemeye başladım. Fakat sandığımın aksine arabadan inen olmadı. Sadece dışı siyah olan camlar hafifçe aralandı.
"Julia?" diye fısıldadı tanıdık ses. "Geliyor musun?"
"Evet."
"Öyleyse acele et."
Onun dediğinin aksine, oldukça yavaş adımlarla arabaya bindim. "Merhaba baba."
Hafifçe gülümsedi.
"Merhaba, Julia."
"Arabanı değiştirmişsin."
"Ah, evet. Bu aralar, başta sen olmak üzere bayanlar bu tarz arabalara ilgi gösteriyor, biliyorsun."
Kafamı salladım.
"Matt ile tanıştın mı?"
"Onu nereden biliyorsun?"
"Ortağımın oğlu olduğunu ve bu akşam onlara yemekte eşlik edeceğimizi söylememiş miydim?"