Benim hep hayatım kötü mü olmak zorunda? Neden hep böyle? Babam o kadar zorlukla para kazanıp dişinden tırnağından artırıp getirdiği parayı o çöpçü diye dalga geçmek neden? Ya da annemin ailemize yardım olsun diye temizlik yapmasıyla dalga geçip o masum kadına eziyet edenler...
İnsanlar dünya ne ara bu kadar kötü oldu ya da biz mi hep masum kaldık.
Yine ayni geçti günüm yine hüzün yine üzüntü yine keder.
Belki yarında farklı olur diye geçirdiğim günlerim hep aynı..Bugünde yine her zaman ki gibi klasik günlerimizi geçiriyorduk. Okuldan eve geleceğim gibi yine evin işlerine girişmek zorundaydım.
Annem, kurban olduğum, hayatımın anlamı o olmasa ben ne yapardım bilemiyorum. O gelmeden önce yine temizlik yapıp yemek yapmam lazımdı. Kadın zaten akşama kadar canını dişine takıp çalışıyordu eve yorgun argın geliyordu bide evdeki temizlikle yemekle uğraşmasın diye ben yapardım yemekleri, kıyamazdım ona ama hayat şartları kıydı bize.Eve gelir gelmez üstümü değiştirdim ve hemen mutfağa geçtim yapacak onca yemek çeşitleri yoktu bizde hatta yiyecek yemek bile kalmamıştı.
Bugün menü olarak makarna yapmaya karar verdim çorba malzemesi varsa bide çorba yapsam yeterde artardı bize anlayacağınız şu zenginlerin onlarca yemekleri bir günde olmasına rağmen begenmeyip yememek gibi bi şansımız yoktu. Belki bende zengin olup öyle evlerde yaşamak isterdim ama şimdi böyle olmak benim için daha iyiydi en azından yemeklerin değerini biliyor ne zorluklarla çalışılıpda onlar alınıyor onu biliyordum. O yemekler hep ziyan oluyordu onlar zenginliklerinden gotleri havaya kalmış fakirleri ezmekle kendilerine yükümlü insanlardı.
Mahallemdeki arkadaşlarım anlatırdı da inanmazdım hep zenginlerin kotu olduklarını insanları ezmeye çalıştıklarını söylerdi ama ben inanmazdım. İnanmak istemezdim ama şimdi hak veriyorum ona.Hemen suyu koydum ve makarnayı pişirdim. Ardından küçük bi tencere azıcık en azından bize yetecek kadar çorba yaptım. Aradan yarım saat geçti ki ilk olarak yorgun argın olan ama elinden içki şişesini düşürmeyen babam geldi.
Babamı severdim, bizim için ekmek parası kazandığı için ama o hic beni o kadar içten sevmezdi hatta bazen canı sıkıldığında beni döverdi bazen ona hak veriyorum yorgunluğunu benden çıkarıyo insanların ona çektirdiklerini derdim ama canım çok fazla yanıyordu artık. Dayanacak gücüm kalmamıştı sanki. Her yerim yara bere içindeydi.
Ona hoş geldin yaptıktan sonra hemen yere sofrayı kurdum evet bi yemek masamız bile yoktu. Tabakları falan sofraya dizdikten sonra kendime ait rutubetli küçücük odama geçtim annemin gelmesine henüz bi saat vardı o gelene kadar çalışmadığım derslerime baktım bu sene bi bakıma benim için çok önemliydi çünkü hayatımın bi kısmını belirleyecek sınava üniversite sınavına girecektim.
Kazanırmıydım hiç bilmiyorum çünkü çalışacak vakitim yoktu benim.
Ama hayallerim vardı. Okumak istiyordum doktor olmak istiyor hayat kurtarmak istiyordum.
Odama girince hic vakit kaybetmeden okuldaki derste yaptıklarımızı gözden geçirdim.
Aradan ne kadar geçti bilmiyorum zil çaldı ben duymamışım taki babamın gelip niye kapıya bakmiyosun diye döverek uyandırmasına kadar.
Annem gelmişti ama ben ders çalışırken uykuya dalmıştım ve herkes gibi öpülerek şefkatle uyandırılmak yerine dövülerek uyandırılıyordum.
Hemen babamın elinden kaçtım ve kapıyı açtım bu sırada ne ara ağladığımı anca annemin eve girip sen niye ağlıyosun diyene kadar anlamamıştım.
Hissizleşmiştim artık.
Çok yorulduğum için anneme hoş geldin yapıp bi an önce 7-8 saat te olsa uzaklaşmam lazımdı bu hayattan.Bağırmak istiyordum bağırıyorum ama duyan kimse yoktu. Bir gün daha böyle bitiyordu işte.