Bölüm 1

25 2 0
                                    


     Denizi karşıma alıp derin bir nefes daha aldığımda içimden bir kez daha yemin ettim. "Onu bugün unutacaksın. Evet onu bugun ruhunun en dip kuyularından,siyaha boyanan kalbinin,damarlarından söküp atacaksın ve bir daha asla ama asla onu oraya geri alıp da kendi karanlığını maviye boyamaya çalışmayacaksın. Sen siyahınla mutlusun."

Elllerimi diz kapaklarıma dayayarak kalktım banktan. Yavaş adımlarla sahilde yürümeye başladığım sırada geriye dönüp oturduğum banka baktım birkez daha. Sanki oradan ben kalktım ama ruhum hala orada oturup, az önce ettiğim yeminlerimi,söylediğim sözleri sorgulayıp, acı bir şekilde ve alay edercesine gülümseyip kısık gözlerle bana bakıyordu. O an içim öyle bir kıskançlık duygusuyla dolup taştı ki... Sanki dizlerim bu duygunun getirdiği ağirlıkla yere çökecek, kalbim daha fazla kan pompalamayacak,damarlarım daha fazla kan taşıyamayacaktı.

Ruhum gülümsüyordu.

İçime attığım,zaman zaman kendini gösterse de genellikle dizginlediğimi düşündüğüm nefret duygusu o kadar kabardı ki o an için içimde. Tırnaklarımı avuçlarıma bastırsam, dişlerimi sıksam,saçlarımı çekiştirmeye başlasam bile durduramayacağımı sandım. Asla bitmeyeceğini, asla durdurulamayacağını düşündüm. Sanki nereye gidersem gideyim o lanet duygu hep yanı başımda benimle beraber yolculuk edecekti. Kendime olan nefretim, insanlara olan nefretim,hayatıma olan nefretim,nefes almaya çalıştıkça tam göğüs kafesime konan tonlarca ağırlığa olan nefretim. Hepsi bir oldu ve beni bir kez daha yaralayabilmek için üst üste binerek taşımaya çalıştığım,beni yere,tam dizlerimin üstüne çöktürmeye çalışan birer el torbası gibiydiler.

Her zaman ki boş bakışlarımı banka dikmiş bakarken çevremden geçen her bir kişinin bana baktığını gördüm. Bu daha fazla sinirlenmeme neden olmuştu. Anormal olan benmişim gibi davranan ama asıl anormal ve yalancı olan onlardı. Ben en azından olduğum gibiydim. İçime gömdüğüm hala yanmaya devam eden mumların aksine gözlerimdeki soğuk bakışlarla çevreme bakıyor olabilirdim. Ama o yanan mumların hiçbiri zaten çevremdeki hiçbir insan için yanmıyordu. Benim içimde, beni yakmak için vardı onlar. Fakat çevremde bana deliymişim gibi bakan insanlar, her gün evde bağırıp çağırsalar dahi,yatağa girdikleri an ağlamaya başlasalar dahi ertesi gün gülümseyerek kalkıp işlerine,okullarına gitmeye hazırlanıyorlardı. Her şey yolundaymış gibi...

Hiçbir zaman hiçbir şey olmamış gibi davranmadım. Bilmiyorum belki de davranamadım. Gerçi bu konuyu oturup 17 yıl boyunca sorgulamayıp gelip de 17. yaş günümde tartışmak da ayrı bir ironiydi ama gerçekten dışarıya lanse etmeye çalıştığım güçlü kız profilinde hep bunu yaptım. Konuşarak değil-ki asla ama asla gerekli olmadıkça konuşmazdım-gözlerimle anlattım çok şeyim olduğunu. Ama hiç kimse görmedi. Görse de umursamadı. Umursasa da bir şey yapmadılar. İçim de eriyen her bir mumun ardından bir kez daha uzattığım ellerimi tutmadılar. Belli bir zamana kadar onlar tutmadılar gerçi. Geriye kalan zaman da da ben o ellerimi uzatsamda yanan mumları,uzattığım ellerime tutup, yardım isteyen her bir hücresini yaktım. Yaktım ve yaraladım.

Yanan Mum AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin