*BÜCÜR* (-2-)

32 5 4
                                    

×Uzay ve Berk×

Koskoca basketbol sahasını Uzay'ın azıcıkta olsa yardımıyla temizlemiştim. Yere çökmüş, kafamı duvara yaslamış bir şekilde yanımda oturan Uzay'ı aldırmadan gözlerimi kapadım. Yorulmuştum.

"İyi yorulduk ha." dedi Uzay sesindeki alaycı tonla. Oysaki sadece sahanın kenarında duran masalardan üç tanesini silmişti. Gözlerimi kısarak mavi gözlerine baktım.

"Çok yardım ettin ya, eyvallah." O da gözlerini kısarak baktı yeşil gözlerime.

"Yardım ettik ya kızım."

"3 tane masa sildin Uzay!" diye yakındım. Omuz silkti.

"O da yardım sayılır işte. Ben silmeseydim sen silecektin ve fazladan iş yapacaktın."
Kafamı iki yana salladım ve ayağa kalktım. Temizlik malzemelerini orada bırakarak salonun çıkışına yöneldim. Okul bitmişti ama Uzay temizlemeden gitmeme izin vermediği için kalmıştım. Melisa ve Bartu beni bekliyordu.

Uzun koridorda yürürken Uzay'ın arkamdan geldiğini adım seslerinden anladım. Okulun çıkışına yöneldiğimde bileğimin tutulmasıyla arkamı döndüm.

"Çantanı sınıftan almadan nereye gidiyorsun, bayan zeki?" Çantamın sınıfta olduğu gerçeği aklıma gelince dudağımı dişledim.

"Zaten alıcaktım, niye bu kadar şey ediyosun ki? Dışarda birşeye bakıp yukarı çıkacaktım o zamanda şeyi alacaktım yani..." Saçmaladığımı fark edince sustum. Bu halime kaşlarını kaldırıp sırıtarak tepki verdi. Daha sonra tuttuğu bileğini çekiştirerek asansöre doğru yöneldi. Asansör olmaz, o olmaz!

"Bence asansöre binmeyelim, yani hiç gerek yok. Merdiven dururken asansörde neymiş? Eskiden asansör mü varmış da şimdi ona binelim ki, dimi? Hadi merdivene gidiyorum ben." diyip kolunu çekmeye çalıştım ama hayvanda nasıl güç varsa çekemedim.

"Asansöre biniyoruz Evren." dedi inkar istemeyen bir ses tonuyla. Kapalı alan korkum olduğunu sadece Melisa ve Bartu biliyordu. Söyleyip söylememe arasında kalmıştım. Daha bugün tanıştığım-ama hergün gördüğüm- çocuğa söylemeli miydim?
Ben bunları düşünürken Uzay beni asansöre sokmuş, en üst kata basmıştı bile. Asansörün kapıları kapandığında benimde aynı hızla nefes alış verişlerim artmıştı. Uzay tüm yüz hatlarımı incelerken ne olduğunu anlamışça kaşları havaya kalktı.

"Kapalı alan korkun var?" dedi sesine de yansıyan endişeyle. Kafamı aşağı yukarı sallayıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Neden bu okul 5 katlıydı ki?
Kat sayısına baktığımda daha 2. katta olduğumuzu gördüm. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım.
1,2,3,4,5,6,7,8,9,10. Gözlerimi tekrar açtığımda Uzay kollarını bana sardı. Anın şokuyla gözlerim irileşirken dilim tutulmuştu.
"Bi yerde okumuştum, kapalı alan korkusu olan birine sarılınca biraz da olsa sakinleşeceği yazıyordu." diye açıklama yaptı. Görmeyeceğini ne kadar bilsemde kafamı 'tamam' anlamında salladım. Sonunda 5. kata geldiğimizde bana sardığı kollarını geri çekti ve bileğimden tutarak asansörden kendiyle beraber beni de çıkardı. Derin bir nefes aldım ve yüzümü Uzay'ın sorusuyla ona çevirdim.

"İyi misin?"
"İyiyim."

Hızla sınıfa girip çantamı sıradan aldım ve aynı hızla Uzay'ı beklemeden çıktım. Merdivenleri ikişerli üçerli inip dışarı attım kendimi.

Bartu ve Melisa'yı gözlerimle aradığımda bankta oturduklarını gördüm. Saha doğrusu Melisa oturuyordu. Bartu ters bir şekilde yatmış kafasını banktan sallandırıyordu.

Melisa beni görünce Bartu'nun kafasına vurup beni gösterdi. Bugün Bartu'yla hiç konuşmamıştık. Beni görünce hemen ayağa kalktı ve üstüme doğru koşmaya başladı.

UZAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin