Yol ayrımı..

65 9 0
                                    


Arkamı döndüğümde Hüseyin'i gördüm... Gürsel'le yürürken arkamızdan büyük bir taş atmıştı ve Gürsel birden yere düşmüştü.. Neden bunları yaptığını,neden bize acı çektirmeye çalıştığını anlamıyordum bir türlü.. Yanımıza kadar geldi ve Gürsel'in yerde acı çektiğini görüp kahkaha atmaya başladı.. Çok önemli bir iş yaptığını düşünüyordu..
-''Bu ezikle dolaşmaya,takılmaya devam edersen sende bununla birlikte bu lisede cehennemi yaşarsın.''
+''Elinden geleni ardına koyma Hüseyin. Bir taş yedik diye arkadaşımızı satmamız öğretilmedi bize.. Önemli olan yere düşmek değil,yere düştüğünde uzatılan elin kime ait olduğunu bilmek ve tekrar ayağa kalkmak.'' dedi Gürsel.. 

Bu çıkışı ben bile beklemiyordum. Hüseyin için de sürpriz olmuştu. Kızaran suratından ve ellerinin terlemesinden anlıyordum..
''-O zaman bundan sonra size acımak yok..'' dedi ve gitti arkadaşlarıyla.
Gürsel'i yerden kaldırdım. Sırtından kan geliyordu.. Taşın sivri yeri gelmiş olmalıydı. Hastaneye gitmek için ikna etmeye çalışsam da 
''-Kardeşim biz bir taşla hastaneye gidecek adam mıyız '' dedi. Evine doğru yürümeye başladık. Anladım ki Hüseyin sadece beni değil,bana yakın olan herkesi karşısına almıştı. Tek bırakılmamı istiyordu... Kafam karışmıştı. Gürsel benim tek arkadaşımdı ve güvenmeye başlamıştım ona.. Ama yanımda daha çok durursa daha çok üstüne gideceklerdi.

-''Gürsel.. Sanırım arkadaşlığımızı bitirmeliyiz. Çünkü böyle olunca seni de zor durumda bırakacaklar. Benim yanımda sinek görseler suratıma sinek ilacı sıkacak bunlar... Senin iyiliğin için tek arkadaşım sen olsan da artık görüşmememiz gerektiğini düşünüyorum..''

+''Saçmalıyorsun Mahir.. Sana ne yaptıklarını,nasıl konuştuklarını gördüm sınıfta. Seni yalnız bırakmam. Hem iyi çocuksun cana yakınsın bana da böyle bir dost lazımdı zaten.. En ufak bir şeyde birbirimize arkamızı döneceksek hiç başlamasaydık bu arkadaşlığa''

Anlamsızca bir mutluluk gelmişti bana.. Tamamen yabancı bir şehirdeydim ve her yerden baskı yiyordum. Ama sonunda bir arkadaş bulmuştum kendime.. Sarıldım Gürsel'e her şey için teşekkür edip evinin önüne bıraktım. Ve eve geri döndüm...

Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutlu uyuyacaktım.. Çünkü artık tek değildim,arkadaşım vardı yanımda. Bir taraftan da vicdan azabı çekiyordum. Çünkü benim yanımda olduğu her dakika ona da zarar gelme ihtimali vardı.. Ama ben onu uyardım,her şeyi göze almıştık ikimiz de. Artık beraber oturucaz beraber kalkıcaz beraber konuşacaktık.. 

Annem fırından un alıp bize hamur kızartması yapmıştı... Yemeğimizi yerken birden babam söze girdi..
-''Okul nasıl oğlum ? Bir sıkıntın yok di mi ?
+''Yok baba herşey güzel. Derslerime odaklandım.''
-''Arkadaşların,hocaların nasıl oğlum yabancılık çekme sakın.''
+''İyi baba her şey çok güzel arkadaşlarım beni hemen aralarına aldı hocalar da çok destek oluyor''.

Babam yalan söylediğimi anlar gibi olmuştu.. Çünkü yalan söylerken gözlerimi kaçırırım ben başka yere bakarım.Gözlerim ele verir hemen beni. Yine gözlerimi kaçırdım ve odama çekildim..

Sabah kalktığımda babam yoktu evde.. Erken çıkmıştı bugün. Anneme sorduğumda
''-Çift vardiya çalışacakmış bir süre,maaşını yükselteceklermiş öyle dedi. Sabah 6 buçukta çıktı oğlum''. dedi.
O an mideme bir yumruk saplandı sanki. Her türlü fedakarlığı yapıyorlardı benim için. Ben ise okulda ki 2-3 kişi yüzünden moralimi bozuyor,hatta aileme yalan söylüyordum.. 
Kaloriferin üstünde ki okul kıyafetlerimi giydim ve kunduralarımı ayağıma geçirdim...

Annem evden yollarken sarıldı bana... Kunduralarıma bakıp,
-''Çok yakıştılar sana oğlum biri bir şey derse sakın aldırma tamam mı ?'' dedi.
Sanki hissetmişti dalga geçtiklerini. Ama annem yakıştı deyip sarılınca bütün denilenleri çıkardım aklımdan. Annem yakıştı diyorsa yakışmıştır. Bana göre öyleydi...

Sınıfa gittiğimde kimseye günaydın demeden direk sırama geçtim Gürsel sırada oturuyor müzik dinliyordu.. Telefondan müzik dinlemek o zamanlar gerçekten havalı bir şeydi.. Yada bana öyle geliyordu.. Ben bir telefon alıp alo bile diyemezken insanlar müzik dinliyordu bunlarda.. Şaşırmıştım. Kulaklığın bir tarafını bana uzattı ve beraber dinlemeye başladık.. Gülben Ergen'den ''Giden günlerim oldu'' çalıyordu. O zamanlar çok meşhurdu bu şarkı... Sevgilisinden yeni ayrılan Pelinsu'lar,nargile cafeye gidip 100 tane fotoğraf çeken apaçiler ve cafeler hepsi bu şarkıyı dinliyor,çalıyordu... Benim de hoşuma gidiyordu şarkı...

Tarih dersiydi ilk dersimiz. Tarihim iyi olduğu için derse katılıyordum sürekli ve hoca bunun için beni ayrı seviyordu sanırım.. 

''Evet arkadaşlar Zimbabwe dünyanın en fakir ülkelerinden biridir.. Bu ülkenin %97 si açlık sınırının altındadır'' dedi hoca..
Hüseyin hemen lafa atladı 
-''Yani Mahir'in ana vatanı Zimbabwe öyle mi hocam ? Hahahahaha '' sınıfta ki herkes gülüşüyordu utanmıştım ama bir şey diyemiyordum. Korkuyordum çünkü... Derken Gürsel'den cevap geldi..

-''Bu sınıfta herkes sana tapıyor.. Ne tesadüf Hindistan'da da ineğe tapıyorlar. Ortak özellikleriniz çok fazla.''

Hüseyin dumur olmuştu. El kol hareketleri yaparak yerine oturdu. Sinirinden planlar kurmaya başlamıştır diye düşünüyordum.. Acaba başımıza ne gelecekti. Derken başıma hiç beklemediğim bir anda hiç beklemediğim bir şekilde bir şey geldi...

Sınıfın kapısı çalındı....


FARKLI HAYATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin