-1-

1.1K 68 57
                                    

Elimde kalem ile önümdeki boş kağıda en az kağıt kadar boş gözlerle bakıyorum. Ne yazabilirim ki? Seni seviyorum? Fazla sıradan. Sensiz yapamıyorum? Doğru ama fazla abartılı...
   Aşağıdan bayan Hudson'ın tiz ve heyecanlı çığlığını duyuyorum. Birisiyle konuşuyor. Kime ne dediğini anlamaya çalışırken aradan ayak seslerini seçiyorum. Kısa aralıklı ve düzensiz. Topallıyor. John?
   Merdivenleri toparlayarak ve sert adımlarla çıkıyor. Kapının önüne geldiğinde önümdeki kağıdı ve kalemi ayrı köşelere fırlatıp üzerine yeni yaptığım birkaç besteyi koyuyorum. Neredeyse hepsi onun için ama o tabikide hiçbirşey bilmiyor. Cebinden anahtarlarını çıkarıyor. Arkama yaslanıp ellerimi çenemin altına yerleştiriyorum. İçeriye girdiğinde beni eskisi gibi umursamaz görmesini istiyorum. Anahtarı yok. Buraya tekrar geleceğini düşünmediği içen anahtarlığından çıkarmış olmalı. Bayan Hudson'dan yedek anahtar istemek için merdivenlere yöneldiği esnada içimdeki küçük heyecanlı ve aşık çocuğa hakim olamayıp yerdeki birkaç kutuya takılıp düşmeyi son anda atlatarak kapıyı açıyorum. Şaşkın bir şekilde yüzüme bakıyor ve uzun zamandır onun sesinden duymadığım adımı söylüyor. Özlemişim. Yüzüme, ğözlerime bakıp az sonra küfredicek olsa bile sherlock demesini çok özlemişim. Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamayıp gülümsüyorum. Ve uzun zamandır sesli olarak söylemediğim  ismini  söylüyorum. John. Dünyadaki en güzel isim olabilir. Biraz daha yüzünün mükemmel kıvrımlarını izledikten sonra garipsememesi için son derece ukala bir ses tonuyla konuşmaya başlıyorum.
–Seni aldattığını mı öğrndin?
– Ne? Sher-
–Ah! Tabiki nasıl kaçırdım...
–Sh-
–Yan komşunuz biliyorsun değil
mi?
–Buraya seninle ko-
–Birde göz doktoru var. Ama onu pek kafana takma sadece bir gece yattılar.
–Lanet olsun. Sherlock kapa çeneni! Buraya seninle konuşmaya geldim. Ama evet, haklısın, her zamanki gibi. Mary nin ne halt yediğini biliyorum. Zaten yarın boşanıyoruz. Bana uygun değilmiş.
–Evlilik mi?
–Ne? Hayır! Mary. Başkasıyla... belki ama Mary le daha fazla dayanamam.

Boşanıyorlar. Yanıma taşınıcak. Eskisi gibi...

Yıllar sonra tekrar o uyurken kapı eşiğinden ay ışığında yüzünü izleyebilicem.
Tekrar bayan hudson un zorladığını bahane ederek kanepede uyuduğu zaman onu kucaklayarak yatağına götürebilicem.
O işteyken kazaklarını alıp akşam onlara sarılarak uyuyabilicem.
Ve bir şansım daha olucak. Kendimi ifade edebilmek için...

–Tekrar buraya taşınabilirim değil mi? Senin için sorun olmaz herhalde?
– İstediğini yap burası benim olduğu kadar senin de evin.

Heyecanlandığımı anlamasını istemiyorum. Masada elime ilk denk gelen kağıdı alıp onunla ilgileniyor gibi gözükmeye çalışıyorum. Pek başarılı değilim.

Kendi etrafında bir tur dönüyor ve etrafı inceliyor.
– Ortalığı biraz toparlamalısın yürünecek yer yok. Sherlock duydunmu?
–hı hı

Kafamı çevirmeden onu izliyorum. Yerden aldığı kağıtları eliye düzeltip masanın üzerine koyuyor. Yeni yaptığım besteleri incelerken arada onun için ayırdığı boş kağıda bakıyor. Sanki birşey anlayacakmışçasına paniğe kapılıyorum. Kağıdı elinden alabilmek için elimi ona doğru savuruyorum. İlk denemem başarısız. Bir kere daha deniyorum. O esnada bileğimi hızlıca tutup avucumun içinedi kesiklere bakıyor. Bileğimde nasırlı küçük elini hissediyorum. Kalp ritmim düzensizleşiyor kafamı hafihçe arkaya atıp gözlerimi kapıyorum. Boşta kalan elim istemsizce elinin üzerine gidiyor.
   Gözlerimi hafifçe açıp tepkisine bakıyorum. Şaşkın. Ama elini çekmedi rahatsız olmuyor.
   Elimi elinden çekip ensesine koyuyor ve onu kendime doğru çekip sarılıyorum.
–Sherlock?
–Hıh?
–İyimisin?
–Çok.
Elinin dış kısmını boynuma koyuyor.
–Ateşin mi var senin?

O anda ne yaptığımı farkedip onu bırakıyorum. Saçlarımı hafifçe silkeliyorum. John son derece şaşkın gözlerle yüzüme bakıyor.
–Sen iyi olduğuna emin misin?

Tam konuşmak için ağzını açtığında esnada bayan Hudson içeriye giriyor. Bizi burun buruna görünce asosyal çocuğunun sevgilisi olduğunu gören bir  annesiymişçesine sevmiyor. Elindeki tepsiyi bir kenara bırakıyor. İçinde iki fincan çay var.

-Umarım birşey bölmemişimdir

John hayır anlamında başını sallıyor ve yüzüme bakıyor. Benim bayan Hudson a attığım ölümcül bakışları görünce eski günlerde görmeye çok alıştığım anlamadım ifadesini takınıyor
  Bayan Hudson un kulağına eğilip rahatsız etmezseniz sevinirim diyor ve onu hafifçe dışarıya itip kapıyı arkasından kilitliyorum.
–Nerede kalmıştık? A doğru sen en son bana ne yapmaya çalıştığını anlatıyordun değil mi Sherlock?
–Tamammmm. Olanlar açıklanmak için fazla karmaşık ama kısaca şöyle diyebilirim aldığım aşırı uyuşturucu ve uzun yıllar sonrasında gördüğüm ev arkadaşımın etkisiyle şuan pek mantıklı davranmıyor olabilirim.
–Uyuşt-. Sen hala kullanıyormusun?

Yüzü kızarıyor. Sinirli.
– Beni iyi dinle Sherlock Holmes, şu lanet olası uyuşturucular yüzünden sevdiğim adamı kaybetmeye hiç niyetim yok anlıyormusun!

CUDDLESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin