Zamanın Oyunu.

3.2K 58 4
                                    

"Sakin ol Elena." Caroline'nin sesi fısıltıyla çıkıyordu. "Sadece... çok uzun sürmeyecek. Söz veriyorum." Elena elinin tersiyle gözyaşlarını sildi ve konuşmak için ağzını açtı. "Neden seni istiyor? Neden o hain melez ordusundan birileri değilde sen? Buna göz yumamam Caroline. Bir katilin elinde canavara dönüşmeni istemiyorum." "Hadi ama, beni 73 yıldır tanıyorsun. Kimse Caroline Forbes'e istemediği bir şeyi yaptıramaz." Caroline hafifçe gülümsedi bir yandan kıyafetlerini bavuluna yerleştirirken." "Klaus egoist piçin teki. Bize boyun eğdirttirmeye çalışıyor. Ama hayır, başarısız olacak. Neyse, Bizimkilerle vedalaştınmı?" "Evet." Caroline kafasını çevirdiğinde saatle göz göze geldi. "Gitmeliyim. Annemin mezarına." İki yakın arkadaş birbirlerine son kez sarıldılar ve Caroline arabasına atlayarak evinin önünden ayrıldı.

Caroline arabasını Mystic Falls mezarlığına sürerken aklında bir soru belirdi. 50 yıldır vampirdi ve kimse ona Klaus'un gösterdiği kadar ilgi göstermemişti. Kendini... özel hissediyor gibiydi. Arabasını ani bir frenle durdurarak bir mekanın önünde durdu. Grill Bilardo Salonu. Klaus'u  burda bir  kez görmüştü, tekrar görebilme umuduyla kendini içeri attı. Tamda tahmin ettiği gibi olmuştu. Koyu sarı saçları ve yeşil gözleriyle Klaus, az ilerideki masada bilardo oynuyordu. Klaus'un bulunduğu yeri gözüne kestirdi ve oraya doğru yürümeye başladı. Yürürken arkasından güçlü bir kol onu kendine doğru çekti. "Sen.. az önce oradaydın." Caroline kesik kesik konuşuyordu. "Vampir olmanın verdiği avantajlardan biri canım. Unuttun mu?" "Sorularım var." "Yoksa?" "Yoksa ne?" "Beni görmek için bahane arıyor olabilirmisin?" "Klaus! Hayatıma girdikten 1 yıl sonra benden seninle birlikte gelmemi, aksi takdirde tüm yakınlarımı öldüreceğini söylüyorsun! ve senin tek düşündüğün bu mu?" Caroline kolunu Klaus'tan kurtarmayı başarabilmişti. Klaus'un yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. "Ne diyebilirimki? Ben köken vampirim. Ayrıca yarı kurt adamım... Sanırım korkmalısınız." "Biliyormusun? Annemden sonra ilk defa biri bana özel olduğumu hissettirmişti ve düzelebileceğini sanmıştım ama görünen o ki yanılmışım. Sen düzelemez bir psikopatsın. Sana bakmak istemiyorum bile." Klaus'un gülümsemesi silinmişti ve yerini hafif dolu gözlere bırakmıştı. Caroline'ye doğru bir adım yaklaştı ve onun sarı saçlarını parmaklarının ucuyla okşayarak kulağına fısıldadı. "Gel sana bilardo oynamayı öğreteyim." "İstemiyorum." "Tanı beni. Sizin deyiminizle sadece egoist bir piçten ibaret olmadığımı gör." "Elena'nın deyimi. Benim değil." Klaus'un gülümsemesi tekrar ortaya çıkmıştı. "İsteka'yı al." Caroline tek kaşını kaldırdı ve soru sorar gibi Klaus'a baktı. "İsteka?" "Bilardo sopası. Toplara vurman için gerekli..." Caroline Klaus'un lafını bitirmesini beklemeden kendini beğenmişlikle söze atıldı. "Orasını biliyorum." Masaya eğildi. Klaus arkasındaydı. "Hangisini vurmak istiyorsun?" Masada 4 tane top vardı. Mavi, beyaz, kırmızı ve sarı. Kırmızı olanın önünde mavi ve sarı toplar vardı. Caroline mücadeleci ruhundan olsa gerekki maviyi seçmişti. "İsteka'yı ters tutuyorsun." "Ne?" Klaus kollarıyla Caroline'nin vücudunu arkadan sardı ve sopayı ters çevirttirdi. Caroline kendini saran kollar sayesinde mavi topa konsantre olamıyordu. "Konsantre ol, Caroline." Klaus'un nefesi vücudunu delip geçiyordu.  "Hazır mısın?" "E-evet." Başarmıştı. Beyaz top kırmızı ve sarı topa çarpmış, sarı topta maviye şiddetle çarpmış ve mavi deliğe girmişti. Caroline bu pozisyona daha fazla dayanamayarak söze girdi. "Saat 5 oldu. Yola çıkmalıyız." Düzleştirdiği saçları birden savruldu. "Sahiden, nereye gidiyoruz demiştin?" "Sürpriz aşkım, sürpriz." Caroline yürürken arkasını döndü ve ciddiyetle konuştu. "Bana aşkım demeyi kes! Hem alıkoyupta hemde sürpriz yapmak ne be?" Klaus kahkahasına engel olamadı.

Arabaya bindiler ve Klaus sürmeye başladı. "Neden benimle gitmek istediğini bilmek istiyorum...  kardeşlerinin seni terkettiği ve yalnız olmamak içinmi?" Klaus derin bir nefes alarak konuştu. "Hayır, Caroline. Zamanı geldiğinde öğreneceksin." Caroline yutkundu. Başkalarına kolayca boyun büküp her istediğini yapan bir kadın değildi. Camdan dışarı doğru bakarken Klaus'un gözleri onun üzerindeydi. Caroline'nin mavi gözleri dolmuş gibiydi. Çok geçmeden Klaus nereye baktığını anladı. Mystic Falls Mezarlığı. Klaus'un burdan rahatsız olduğu aşinaydı. "Annenin mezarı.." sustu. "Ziyaret etmek istermisin?" Caroline evet anlamında başını salladı.

Zamanın Oyunu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin