"Arkadaşlarımı geride bıraktıktan sonraki ilk günümdü. Klaus'la gece New Orleans'a geldik. Ev büyük, gösterişli ve önceden hazırlatılmıştı. Evin eskiden yapılmış ve Klaus'un daha önce burada yaşamış olduğu barizdi. Belki benim gibi tehdit ettiği bir kızla. Gerçi,beni neden yanında istediği hakkında hiç bir fikrim y-"
Caroline günlüğünü bu satırlarla süslerken kapı çalmaya başladı. Kapısının çalınmasına pek alışkın değildi çünkü daha önce tek kalıyordu. Arkadaşlarının onlarda kaldığı günlerde bile bu olmazdı. Kapı açılmadan seslendi. "Evet?" Klaus'un sempatik sesi koridorda yayıldı. "Benim.. Girebilir miyim?" "Evet." Klaus odaya girdiğinde Caroline kaşlarını kaldırmış ona bakıyordu. Klaus anlamayan gözlerle ona karşılık verdi ve Caroline çok geçmeden konuşmaya başladı. "Kapı çalmak, mütevazilik göstergesidir. Senden beklenmeyen bir davranış." Klaus hafif bir kahkaha kopardı. "Hakkımda bilmediğin daha çok şey var," yere baktı ve konuşmaya devam etti. "kahvaltı etmek istersin diye düşündüm ama hala yataktasın." "Hazırlanıp geliyorum." Klaus odadan çıkar çıkmaz Caroline dolabı açtı ve gözleri kocaman açıldı. "Bavulumu toplarken aklım nerdeydi benim? Alışverişe çıkmalıyım. Bugün!" Caroline birisiyle konuşur gibi konuşuyordu. Dolabından kot mini bir şort, üstünede gri askılı bir bluz çıkarıp üstüne geçirdi. Saçlarını düzeltti, beyaz converselerini geçirip aşağıya indi. Klaus'a doğru bakarak, "Kahvaltı edeceğimizi sanıyordum." "Henüz yeni taşındık, çalışanım olması için birini etkilemedim aşkım." Caroline'ye baktı ve kısık bir sesle, "Beraber hazırlarız diye düşündüm." "Sen ve yemek hazırlamak... İkisini aynı cümleye koysan cümle bozulur." Klaus gülerek hızla yerinden kalktı ve mutfağa doğru ilerledi. Arkasını dönüp ellerini iki yana açarak, "Belki sana yemek yapmayı öğretebilirim, Caroline." "Çok komiksin."
"Peki... ne yapıyoruz?" Klaus'un bir yerlerden malzemeler çıkarmasını istiyordum. "Jambonlu yumurta." Güldüm ve, "senden farklı bir şey beklemiyordum." "Bir çalışan bulana kadar idare et. Sokaktan geçen birini etki altına almak istemiyorum. New Orleans vampirlerin şehri. Her şey olabilir." "Ne o? Büyük kötü köken melez korktumu yoksa?" "Kendimden değil..sana zarar gelmesini istemiyorum." Klaus'a kısa bir süre baktım. Arada sessizlik oluşmuştu. Kahretsin ki bu adam beni sürekli şaşırtıyordu. Buzdolabını açtım ve bulduğum şeyleri içerideki masaya götürdüm. Hemen arkamdan Klaus elindeki tavayla geldi. "Az önce bana aşkım dedin. Aynı evde yaşayacaksak bana aşkım demeyide bırak!" Klaus sempatik kahkalarından birini daha kopardı. "Hep böylesin. Asla değişmeyeceksin. 18 yaşındaykende böyleydin. Etrafına ışık saçıyorsun? "Biz nasıl karşılaşmıştık?" "Yaşadığın yere, Mystic Falls'a geldiğimde bir parti düzenlemiştin. Orada seni dansa kaldırmıştım, istemsizce kabul etmiştin." Caroline gülerek Klaus'un sözüne devam etti. "Etmessem oradaki herkesi öldüreceğini söylemiştin. Aniden aklıma bir şey takılmıştı. Eğer ben 18 yaşındayken Klaus'la tanıştıysak, bu bizim 55 yıldır tanıştığımız anlamına geliyordu ve ben daha önce bu adamla tanıştıysam, onu unutmam imkansızdı. "Bir dakika... Sen 18 yaşımdayken beni nerden tanıyordun?" Klaus sustu. Verecek bir cevap aradığı barizdi. Yeşil gözleri vücudumu kaskatı ediyordu. "Geçen yıl. Geçen yıl demek istemiştim." Kendimi toparladım, "Bugün alışverişe çıkacağım.Bir süre olmayabilirim." "Gelmemi istermisin?" "Hay.. Sen ciddimisin? Nerden geliyor bu sevgi? İkili falanmı oynuyorsun? Hem beni sevdiklerimden alıkoyup bunu yapamazsın. Yeri gelince beni yem olarak kullanacağından hiç şüphem yok." Masadan kalktıktan sonra hızla dışarı çıktım. Kapıyı kapattıktan sonra içeriden gelen bardak kırılma sesini duymamam neredeyse imkansızdı.
Alışveriş mağazasındayken arkamdan gelen sevinç çığlığıyla arkamı döndüm. "Isabel!" Isabel mavi gözlü, esmer güzel genç bir bayandı. Onunla ben seyehat için gittiğim bir yerde bir barda karşılaşmıştık. Benim gibi o da 17 yaşında vampire dönüştürülmüştü. Ve şuan yanılmıyorsam 172 yaşında olmalıydı fakat çocuksu bir yapısı vardı. "Tanrım, Caroline! Çok özledim!" İki arkadaş birbirlerine sarıldılar. Caroline güçlükle konuştu. "Tamam.. bende seni özledim ama beni bırakmassan boğulacağım." Isabel kollarını Caroline'nin üzerinden çekti. "Konuşacak çok şeyimiz var."
-
Klaus koltuğa oturmuş genç sarışın bir kadının etrafında dönüyordu. Tam önünde durdu ve yüzüne doğru eğildi. Genç bayanın gözlerinin içine bakarak konuştu. "Sen... bu evin hizmetçisisin. Karşılıksız çalışıyorsun ve az sonra gelecek olan sarışın kadın ve ben ne dersek onu yapacaksın. Anladın mı?" Genç kız korkmuş gözlerle Klaus'a olumlu anlamda başını salladı. Klaus kızı etki altına aldıktan sonra dudaklarına eğildi ve bir öpücük kondurdu. "Şimdide, seni etki altına aldığımı unut."
-
İki arkadaş kafede otururken konuşmaya ilk giren Isabel oldu. "Seni buraya atan nedir?" Caroline gözlerini devirdi. "Klaus," "onunla gelmezsem tanıdığım herkesi öldüreceğini söyledi." Isobel'in gözleri faltaşı gibi açıldı. "Köken vampir olan Klaus'mu?" "Evet." "Ne? Bir dakika... aynı kişiden bahsettiğimize eminmiyiz? Kötü vampir? Vampirlerin atası olandan bahsediyorum. Alo?!" Caroline gülümsedi. "Evet dedim." "Neden seni istesin?" "Bilmiyorum." "Peki... daha basit bir soru. Nasıl karşılaştınız?" "Mystic Falls'a kurt adam tarafını aktif etmek için gelmişti. Çünkü doğa bu olaya sadece burada izin veriyordu. Ayrıca Elena'nın görsel ikiz kanı gerekliydi ve o da oradaydı. Ölmesi gerekiyordu." "Öldü mü peki?" "Hayır. Bir yolunu bulduk.. Neyse seni detaylarla sıkmayacağım. 1 yıl kadar orada yaşadı, sonra beraber buraya geldik işte.Lütfen Isabel, bunun hakkında konuşmak istemiyorum. Aklımda hala soru işaretleri var." Isobel kaşlarını kaldırarak söze girdi. "Peki... Bizim nasıl tanıştığımızı anlat desem, anlatamazsın." Caroline dişlerini göstererek güldü. "1998'de. New Jersey'de. Bir barda. Bir adamla az kalsın masada sevişecektinki adam senin üstüne şampanya döktü. Sende o tişört 300 dolardı diyerek adamın boynunu kırdın." "Yanlış! New Orleans'ta, burada tanıştık!" "Hayır, ben daha önce hiç buraya gelmedim. Heryeri ilk kez görüyorum." Isobel başını sola çevirdi. "New Orleans olduğuna adım gibi eminim, Caroline. 1996-2002 yılları arasında burada yaşadım. Burası hayatımın şehri." Kafam karışmıştı. Bir vampiri ancak bir köken etki altına alabilirdi. Eğer Isobel'in dediği doğruysa... Klaus veya kardeşlerinden biri bana karşı ilk hamlesini yapmıştı.