Basılı kitaptır. İlk iki bölüm ön okuma şeklinde yayınlanmıştır.
*****
GİRİŞ
4 ay önce
"Ayrılmanın gökteki yıldızlar kadar çeşidi vardır."
William Shakespeare
Karşısında oturan endişeli yüze bir kez daha bakan Yağmur derin bir nefes aldı ve kendini cesaretlendirmeye çalışarak elindeki çatalı yavaşça tabağına bıraktı. Geldikleri şık restoranın çatal bıçak sesleriyle karışan gürültüleri arasında söyleyeceği sözleri bir kez daha toparlamaya çalışıyordu. Yeşil gözleri, sakin ama sessiz bir şekilde karşısında oturan erkek arkadaşının üzerine çevrildiğinde derin bir nefes aldı. Az sonra hani şu 'Sorun sende değil bende ve benden çok daha iyilerine layıksın' temalı ama nedense karşı tarafın üzülmesine sebep olan konuşmalardan birini yapacaktı.
Önündeki su dolu kadehe uzanarak boğazını temizledi ve karşısında oturan genç adamın koyu kahve gözlerine dikkatle baktı. Bu akşam her zamankine göre çok daha sessizdi Barış. Sevimli, güler yüzlü, utangaç ve kendi halinde biriydi ve tüm bu duruşuyla Yağmur'un dikkatini çekmişti. Tabi görür görmez değil. Aynı şirkette ve bölümde çalışmalarına rağmen dört ay öncesine kadar genç adamın varlığını bile fark etmemişti. Oysa Barış, Yağmur'un varlığını onu ilk gördüğü andan beri fark etmişti.
Yağmur karşısındaki adama hayal kırıklığıyla bir kez daha baktı. Sıkıntılı hali her ne kadar kararını bir kez daha düşünmeye itse de bunu yapacaktı. "Belki bu sefer her şey başka olur," diye başladığı bu ilişki de maalesef yine kötü bir şekilde sonuçlanıyordu.
Sorun neydi?
Neden insanlara bir türlü güvenemiyor ve ilişkilerinde kendini serbest bırakamıyordu? Yüzü huzursuzlukla kaplanırken başını iki yana salladı. Neden böyle olduğunu çok iyi biliyordu aslında ama bunu bir türlü engelleyemiyordu. Tam anlamıyla kalpsiz ve duygusuz biri değildi sayılmazdı ama... Gözlerini kapattı ve sert bir nefes verdi.
Kimi kandırıyordu ki? Belki de tam anlamıyla öyleydi.
"Konuşmamız gerekiyor Barış," diyerek sevgilisinin eline gergince uzandı.
Barış akşamdan beri sanki bu anın gelmesini bekliyormuş gibi başını hızla yukarı kaldırdı ve endişeli bakışlarını Yağmur'un yeşilliklerine dikti. Evet, onunda söyleyecekleri vardı. "Önce bana izin verir misin?" diyerek avucunun içerisindeki eli destek almak istercesine hafifçe sıktı ve Yağmur'un boşta duran elindeki kadehin düşmesine sebep olan o cümleyi söyledi.
"Ayrılmamız gerekiyor Yağmur!"
Ayrılmak?
Yağmur kaşlarını çattı ve Barış'a kocaman açtığı gözleriyle öylece baktı. Aman Tanrım! Doğru mu duymuştu? Barış ondan ayrılmak mı istiyordu? Bu... Derin bir nefes almaya çalışarak eğdiği başını yukarı kaldırdı.
"Sen ciddi misin?" diyerek, sevgilisinin ondan kaçırmaya çalıştığı kahve gözlerine dikkatle baktı. Gerçekten bunu hiç beklemiyordu.
"Yağmur, ben gerçekten çok üzgünüm."
Üzgün mü? Ne demesi, gerektiğini bilemediği birkaç saniye boyunca Barış'a dikkatle baktı. Alımlı, güzel, çekici ve gittiği her yerde dikkati çekmesine rağmen Barış'ı tercih etmişti ve o tercihi onu terk ediyordu. "Demek öyle," diyerek başını öne doğru salladı. Tamam, bu olayı büyütmesine gerek yoktu, zaten ondan ayrılacaktı, öyle değil mi? Ama yine de merak ediyordu. Onun kendine göre sebepleri vardı. Peki, ya Barış'ın sebebi neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLAZA KIZLARI (Basılı Kitap - Raflarda)
RomanceArka Kapak ; "Bazen işler de kalpler de aynı anda karışır. " Tıpkı bu plaza da olduğu gibi! Çekici,güzel ama aşk konusunda oldukça şanssız olan Sezen, her şeye rağmen aşka tüm benliğiyle inanıyor. Hatta öyle ki her gördüğü atı beyaz,her yakışıklıyı...