Çoğu kişi Türkiye ve Güney Kore kardeşliğinin tarihini Kore Savaşı ile başlatsa da, aslında bin yıldan çok daha fazla bir geçmişe yolculuk yapmanız gerekmektedir.
Türk halkı ile Kore halkının ilk temasları milattan sonra 500'lü yıllara dayanmaktadır. O yıllarda Göktürk Kağanları ile Korelilerin kurduğu kağanlıklardan en büyüğü olan Koguryo’nun hükümdarları arasında hep bir işbirliği olmuştur. Hatta bu ikili ilişkilerden rahatsız olan Çin’deki Su Hanedanlığı, Göktürklere Koguryo ile diplomatik temaslara son vermesini söyler. Göktürkler, Çin’in bu ültümatonuna karşılık vermez, ve bu iki ülkenin Çin ile ilişkileri gerilmeye başladı. Artık bölgede Çin ve onu dengeleyen Göktürk-Koguryo ittifakı bulunmaktadır.
Göktürk-Koguryo ittifakı Çin’i hem askeri hem ekonomik olarak zorlaması ile Su Hanedanlığı yerini Tang Hanedanlığına bırakmak zorunda kalır. Bu iki kağanlıkta iç çekişmeler baş göstermesi ile de, ülkeler yıkılır ve göçler başlar. Koguryolar Kore Yarımadası’nın içlerine doğru, Göktürkler ise Orta Asya ve Anadolu’ye doğru göç eder. Böylelikle iki halk arasındaki iletişim bir süreliğine kesilmiş olur. Ta ki 1950'li yıllara kadar
Kore halkının hala da yüreğini yakan Kore Savaşı, Türk halkı ile Kore halkının bir biriyle tekrar iletişime geçmesine vesile olur. Türk askerleriinin cephede cansiparene savaşması, Türk askerlerinin hal ve hareketlerinin diğer yabancı ülke askerlerine nispeten Kore kültürüne yakınlık göstermesi, iki halk arasında tekrar bir kaynaşmaya ortam hazırlar.
Bu noktada Ankara Okulu’nu örnek gösterilebilir. Türk askerlerinin bir yandan savaşırken, bir yandan da savaşta yetim kalan çocuklarla ilgilenmekten geri durmaz. Yetim çocuklar arasında Türk Askeri samimiyeti yayılınca, çocuklar birliğe akın etmeye başlar. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı’na mektup yazan Türk Birliği, yetim çocuklar için yatılı bir okul açmak için müsaade ister. Türkiye’den de onayın gelmesi üzerine Suwon şehrinde Ankara Okulu adında bir yetimhane açılır. Bu okul her ne kadar 70’li yıllarda Türk askerinin ülkeden çekilmesi ile kapansa da, iki ülke kardeşliğinin tarihi bir simgesi oldu.
Bu kardeşliğin tekrar alevlenmesi 1999 yılında Türkiye’den gelen bir acı haber gelmesi üzerine olur. 17 Ağustos Depremi’ne Güney Kore hükumetinin cüzzi bir miktarda resmi yardım gönderdiği basında yer alınca, bir çok Koreli aydın ayaklanır. Kardeş ülke Türkiye’ye gönderilen bu yardımı küçümseyen Koreli aydınlar, Kore halkını kardeş ülkeyi bu acılı günlerinde yalnız bırakmama için çağrıda bulunurlar. Yürütülen kampanya sayesinde sivil inisiyatif 2 milyon dolarlık bir yardım toplar .
İki ülke halkı arasında kardeşlik ilişkilerinin tavan yaptığı nokta ise 2002 Dünya Kupası oldu. 3.lük maçında karşı karşıya gelen Güney Kore ile Türkiye milli takımı kardeşçe bir şekilde top koşturarak, en fair play futbol maçına imza atmış oldular. Koreli taraftarların kendi bayraklarından daha büyük Türk bayrağı açıp dalgalandırması başta Türkiye olmak üzere herkesi hayrete düşürdü.