Jun ailesiyle birlikte piknik yapmak için ö
zel piknik yeri olan yere gitmişlerdi.Jun ya
nına bir kaç erkek kuzeni çağırıp onlarıda
davet etmişti.Şimdi kendilerine göre oyna
ya bileceği bir yer seçip kendi aralarında futbo oynamaya başlamışlardı. Aralarında
güzel oynayan hiç şüphesiz Woo jindi.Siyah şaçlı olan.Kumral saçlı olan Ji min'de daha
çok basketbol severdi.Bu farklılıklara rağmen biraraya gelip rahat
bir şekilde futbol oynayabiliyorlardı.Futbo
lun yanında.Bir yandan oynarken bir yan
danda konuşuyorlardı. Ji min jun'a bakıp;"Kuzen hala bir sevgilin yok mu?"dedi me
rakla.Jun'da ayağın altında ki topla ji mine dön
nüp "İhtiyacım yok"dedi ve kaleye gol at
mıştı .Kalede olan Wo jin jun'nun attığı golü çok beğenip " Aferin kuzen. Çok iyi attın"de di.Junda havalı bir şekilde "Ne demek her za man? "dedi .
O sırada yolda geçen 3 gençler den birisi futbol oynayan Junları gördüğü gibi ileri atılarak " Biz de oynaya bilir miyiz?"dedi.
Wo jin'de "Tabii . Oynaya bilirsiniz"dedi. Jun atılarak "İsterseniz takım olalım"dedi. Ji min şüpheyle sadece bir tek kişinin kore
li konuşmasına anlam verememişti.Onlara dönüp "Neden birtek sen konuşu yorsun "dedi.
Bu gençleri tanımışsınızdır.Ufuk,mert ve va
siydi bunlar.Mert gülerek "Kore dilini arka daşlarım bilmez.Birtek ben biliyorum"dedi.Sonra cümlesine kaldığı yerden devam et mişti. "Eğer aranızda ingilizceyi ya da rusca bilen varsa arkadaşım olan ufukla anlaşa bi lirsiniz"dedi bir yandan ufuğu işaret ederek.
Vasi hiç konuşmadan sadece onlara bakı yordu.Keşke biraz dil bilseydi.Jun ileri atı larak"Ben çok iyi rusca bilirim.İngilizce' de orta"dedi sıcak bir gülümseme göndererek.
Mert korece"Harika"dedi tebessümle.Sonra ufuğa dönüp türkçe diliyle jun'un rus dilini çok iyi bildiğini söyledi.Ufuk rus dilini iyi bi len jun'a ilerde bir birlerine biranda düş man kesileceğini bilmeden merhaba de mek için elini uzatmıştı.
Jun da sıcak bir gülümsemeyle kendisine uzatılan ele karşılık vererek kendi araların-
da ortak bildiği dilde anlaşmışlardı.Ailesi ise uzaktan yeni tanıştığı kişileri dikkatle sü
züyorlardı.Kimdir necidir diye.Jun'un anne
si onları çağırıp piknik yapmaya kibarca da-
vet etmişti.Onlarda bu daveti kırmayarak
hep beraber piknik yapmaya başlamışlardı. Jun'un ailesi o gençleri daha yakın tanımak
için soru yağmura tutmuşlardı adeta."Koreli olmadığınız her halinizden belli
çocuklar.Nerelisiniz ?" dedi jun'un annesi
merakla."Türküz"dedi gururla mert .
"WHAT ?"dedi Ji min şaşkınlıkla.Sadece o
değil herkes şaşırmıştı.Mert bu kadar şaşır
malarına anlam verememişti .Ufuk ve vasi
de pek fazla anlamadıkları için herhangi bir
tepki göstermemişlerdi.Fakat ortada ters
bir durum olduğunu da farkındaydılar.Woo
jinde ileri atılıp "Gerçekten TÜRK MÜSÜ-
NÜZ?Hemde üçünüz de!"dedi heyecanla."Evet .Türküzde siz niye bu kadar şaşırdınız
ki?"dedi mert merakla bir kaşını kaldırmayı
da ihmal etmiyordu."Çünkü burda pek Türk bulunmazda o yüz
den şaşırdık.Birde biz Türkiye' yi çok seve-
riz.Hatta kore savaşında bize asker gönder
meniz den bu yana Türk lafını duyunca biz
de akan sular durur"dedi Woo jin .Diğerleri
de destek vermişlerdi."Haa!Anladım "dedi mert .Ufuk merti dür-
tüp;"Bir saattir ne konuşuyonuz lan hiç bir bok anlamıyoz " dedi kısık bir sesle bir o kadar
da tıslarcasına konuşmuştu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I KORE
DragosteHerşey saklıdır.Yalnız ben ilk defa hikaye yazdığım için yazım hatası veya anlayış tarzımıda beğenmeye bilirsiniz.Bazı bölümler sıkıcı da olabilir.Size bırakıyorum 😄😀😊☺😉😛😜😅😉.