Cake:
Acaba Hayır mı der evet mi der? Evet derse ne olur ya da Hayır derse... All yüzünden ne der ?
***Akşam olur ve Cake hala Emma'yı aramadı... İşte arıyo.
-Merhaba Cake.
-Şeyy... Merhaba, nasılsın?
-İyiyim, sen?
-İyiyim. Şeyy... nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama bu akşam bir işin var mı?
-Hayır yok, neden ki?
-Seni bir yere davet edecektim de.
-Tamam olur.
-Olur mu?
-Olmaz mı demem gerekiyordu ?
-Yoo... Şaşırdım da ondan.
-Neden?
-Sen orasını boşver. Ben sana yeri konum atarım. Görüşürüz.
-Görüşürüz Cake.
Telefonlar kapanır.
Cake:
-Bunuda başardın Cake. Şimdi sıra en zor kısmda. Bunuda başarırsan tamamdır.Cake Emma'ya konum atar ve Peter gelir. Cake Peter'dan malzemeleri alır ve buluşma noktasına gider. (Bu arada süpriz akrilik boyalar ile duvar boyamadır.)
Emma gelir...
Cake:
-Merhaba, hoşgeldin. Sürprizi beğendin mi?
-Beğenmedim, bayıldım. Nerden aklına geldi.
- Ben bu işin uzmanıyım.
-Ben deilim ama çok seviyorum
-Ne tesadüf.
- ^-^
-O zaman başlayalım istersen.
-Tamam.
Emma:
-Sana demiştim iyiyim diye...-Yaa... Biliyomusun? Gerçekten iyisin. *-*
- ^-^ O zaman ne mutlu bana.
***Bayaa iyi şeyler halt ettikten sonra ortaya çoksel bir resim ortaya çıkıyor. Işte sprey boya sanatı bu...
Cake:
-Yorulduysan dinlenebiliriz. Zaten bitmişti.-Çok iyi olur.
Cake Emma'yı Uçuruma götürür ve Los Angeles'ı baştan aşağı görmek onlara iyi gelmişti.