Defteri elinde belkide yüzüncü kez çevirdi. Sayfalarına gerçeği ona belki bu kez insaf edip söyliyceklermiş gibi baktı. Kabul etmek lazım ki bu bakışa hiçbir canlı kız dayanamzdı. Ama bu sadece lanet olası bi defterdi ve konuşmak onun özelliklerinden biri değildi. Üzerinde ne adres isim ne telefon numarası olmayan bu defteri bulduğu günü düşündü. Keşke arkasını dönüp gitseydi. Şimdi düşünmekten çıldırma noktasına gelmemiş olurdu. Ama kabul ediyordu burdan bi satır okuyan hiç bir insan yürüyüp gidemezdi. Bu defterin içindeki her satır her harf mükemmeldi ve sanki onun içinden geçenlerin birebir aynısıydı. Ya biri onun aklını okuyup ona bi eşşek şakası yapmıştı yada bu bir mucizeydi diye düşünmüştü o an. Nasıl unutabilrdi ki şaşırıp kalmıştı. Bu defterin sahibini bulmak için bundan daha iyisini yapamazdı aylarca düşünmüştü. Bir defter bulduğunu söylese sahibi oldugunu idda eden milyonlarca kişi başına üşüşürdü. Evet en mantıklısı buydu en dikkatini çeken sözlere bir beste yapıp yayınlamak. Aslında bunu yapmaktan nefret etmişti çünkü bu her kimse ona saygısızlık etmekti. Bu çok özel çok mahremdi ama başka şansı yoktu. Onu bulması ve onunla tanışması ve bu hazinelerle dolu kırmızı kaplı defteri sahibine vermesi gerktiğini biliyordu. Bunları yazan kişi elbette durumu anlayıp ona gelecekti ve o ruh eşiyle tanışmış olucaktı. Tamam belki bu abartılıydı ve sandığı kadar dramatik olmıycaktı ama böyle düşünmek hoşuna gidiyordu. Sonra saçmaladıgını fark etti belkide erkek olabiliceği ihtimalini aklına getirdi. Ama hayır mümkün değildi iç güdülerine güvenirdi o ayrı ama bu defterden yayılan mükemmel koku ve inci gibi el yazısı bir erkege ait olamazdı. Bunu yazan her kimse kokusu üzerine sinmişti ve Zayn defteri her açtıgında bu sarhos edici kokuyu içine çekiyordu. Ama her gecen gün koku zayıflamaya baslamıstı. Bunu yapmayı bir an önce kesmesi gerekiyordu. Bu saglıklı değil diye düşündü. Gerçek hayata dönme vaktiydi. Ama gün boyunca o gizemli insanı düşünmekten vazgecemiycegini biliyordu..
Hilal o koca binanın önünde durdu ve son kez saçını düzeltti sırtını dikleştirdi ve yüzünde kocaman bir gülümseyle içeri adımını attı. İşte başlıyordu. Onlarla tanışmanın tek yolu buydu. Ama sandıgı kadar kolay olamadıgını görünce hayal kırıklıgı yaşamıştı ama pes etmemişti. Burası bir müzik stüdyosuydu ve onlar albüm hazırlıklarını ve kayıtlarını burda yapıyorlardı ve Hilal binbir emek sonucu burda bir asistanlık işi kapmayı başarmıştı ve işte burdaydı içeri girdi ve asansörlerin oldugu yere dogru yürümeye başladı kafasında yüzlerce düşünce vardı napıcagından tam olarak emin degildi ama baslamıstı işte. Sonra asansöre binmekten vazgecti ve merdivenlere yöneldi yürümeyi herzaman sevmişti ve acıkcası biraz zaman kazanmaya çalısıyordu. merdivenleri çıkmaya başladı ve gözden kayboldugu anda asansörün kapısı açıldı içinden zayn ve arkadaşları ve birkaç adam indiler. Birkaç adım atmıştı ki durdu içinde garip bir his vardı tanımlayamadıgı birsey sanki bir koku. bu kokuyu biryerden tanıyorum diye düsündü. ve onu kolundan tutup çeken liamın arkasından yürümeye devam etti. ve o an gercekten delirmeye basladıgını düşündü..