1.Bölüm

1.2K 48 13
                                    

Mehmet Hanı'nın vefatı űzere tahta Sultan Ahmed Han çıkmıştı..

Raşa heyecanlı bir şekilde hanımı Zübeyde Hatun'un dairesine geldi. Zübeyde Hatun, Ferit Paşa'nın zevcû hatunuydu, Raşa'da onun manevi kızı..

"Hazırmısınız Zübeyde Hanım?" Diyerek gülümsedi Raşa.

Sultan Ahmed'in Valide'si Handan Sultan yeni bir vakıf kurmuştu. Paşa hanımı Zübeyde'de davetlilerden biriydi. Raşa'da onunla gelecek, herkesin konuştuğu Handan Valide Sultan' ı görecekti.

"Hazırım Raşa.." Dedi Zübeyde Hanım tebessüm ederek.

Daha sonra yola koyuldular. Raşa yol boyunca Zübeyde Hanım'a Handan Sultan'ın nasıl biri olduğunu sorup durmuştu. Çok geçmeden Handan Sultan'ın kurduğu vakıfa geldiler. At arabası durdu, Zübeyde Hanım'ın ağası kapıyı açtı ve nazikçe arabadan inip içeriye girdiler.İçeride ki hatunlarla selamlaştıktan sonra yerlerine kurdular.  

Küçük bir kız çocuğu girdi içeriye heyecanlı bir şekilde. Bu küçük kız oradaki kadınlardan birinin kızıydı.

"Araba yanaştı, Handan Sultan geliyor.!" Diyerek annesinin yanına koştu.

Bütün hatunlar heyecanlı bir şekilde ayağa kalmıştı. Kapı tekrar açıldı. Eteğini tutarak girdi içeriye Valide Sultan.Arkasında 4 hizmetli hatunu, kapının önünde ise bir çok koruma ağası onu bekliyordu.

İçerideki hatunlar hemen eğildi. Baş köşeye oturdu Handan Sultan.

"İlk vakıfımın yemeğini sizlerle yemek pek hoş olacak doğrusu. Artık sizin ve benim de yardımlarlarımla sübyanlar aç kalmayacak, mektebe gidecekler ve karınları doyacak.." Dedi Handan Sultan. 

Raşa'nın gözü devamlı Handan Sultan'da idi. Üzerindeki büyüleyici kaftana sadece dokunabilmek için neler vermedi ki Raşa? 

Hatunlar Valide Sultan'la konuşuyordu. Raşa ise Handan Sultan'ı süzmeye devam ediyordu.

Handan Sultan'ın gözü Raşa'ya takılmıştı. Aklına eskiden tanıdığı biri gelmişti.
O tanıdığı kişi ise Handan Sultan'ın gençliği "Helen" di.

Raşa ile Handan Sultan göz göze gelince Raşa hemen gözlerini kaçırdı, öyle heyecanlanmıştı ki sanki kalbi yerinden çıkacaktı.

"Adın ne senin?" Diyerek tebessüm etti Handan Sultan, Raşa'ya.

Raşa, heyecanını belli etmemeye çalıştı. Bütün hatunlar onları izliyordu.

"Raşa, Valide Sultan'ım." Dedi ve başını yere eğdi. 

Handan Sultan oğluna ne vakittir uygun bir hatun arıyordu. Bu hatun tamda istediği gibi bir gelin adayıydı.

Vakıf yemeği bittikten sonra herkes dağıldı. Handan Sultan, Zübeyde Hanım'ın bir müddet kalmasını istedi. Raşa kapının önünde onların çıkmasını bekliyordu. 

"Raşa denilen kız senin kızın mi Zübeyde Hatun?" Dedi Handan Sultan.

"Çok küçükken evlat edindik Valide Sultan'ım. Paşa'yla çocuk sahibi olmayı rabbim nasip etmedi bize, bizde Raşa'yı evladımız olarak kabullendik.." Diyerek gülümsedi.

"Nerden geldi bu kız, nerelidir?"

"Gerçek ailesi Arnavut'tur lakin epey yoksullardı. Paşa zevcem gittiği bir seferde bulmuş bu güzel kızı..Neden suâl ettiniz ki sultanım?"

"Seninde iznin olursa Raşa'yı yanıma almak isterim. Oğlum Sultan Ahmet'e gözde etmek isterim.Bilirsin hala padişah oğluma yaraşır bir hatun seçemedim."

Zübeyde Hanım'ın gözleri dolmuştu. 10 yıldır baktığı, büyüttüğü kızı nasıl bir başkasına verebilirdi ki..?

Elinde olsa hemen Raşa'yıda alıp giderdi oradan. Lakin bu artık mümkün değildi. Valide Sultan'a Raşa'yı vermek zorundaydı.

"Sizin isteğiniz bizim için bir emirdir Valide Handan Sultan. Raşa artık sizindir.."

Kapı aralık kalmıştı. Konuşulanlara şahit olan Raşa tepkisizce onları dinliyordu. Ne olacaktı şimdi? 
Raşa, Sultan Ahmed'e gelin mi gidecekti? 

"En doğru kararı verdin Zübeyde. Merak etme, aydan aya görüşmenizi sağlarım."

Dedi Handan Sultan.

Zübeyde Hanım, Raşa'ya seslendi. Raşa içeriye girip eğildi. Olanları anlattı Zübeyde.
Sımsıkı sarıldı Raşa Hatun önce, daha sonra elini öptü Zübeyde Hanım'ın.

"Hakkınızı helal edin. Bende emeğiniz çok büyük.." Dedi Raşa.
Gözleri dolmuştu ikisinide.

"Helal olsun.." dedi Zübeyde Hanım. "Bahtın açık olsun Raşa'm.."

"Vedalaştığınıza göre gidelim Raşa kızım. Seni çok güzel bir istikbal bekliyor.." Dedi Handan Sultan ve Raşa ile beraber oradan ayrıldılar. Arkalarında bir çok hizmetli kalfa ve ağalar vardı. Handan Sultan'la beraber at arabasına bindiler. Handan Sultan elini Raşa'nın elinin üzerine koydu.

"Raşa'da olmaz. Bundan böyle senin adın Mahfiruz olsun. Eminim kısa vakitte kaideleri öğrenecek ve hünkar oğlumun gözdesi olmayı basarakcısın Mahfiruz...

-

Aradan tam 2 gün gelmişti. Mahfiruz, Sultan Ahmed Hanı'nın hareminde hususî eğitim alıyordu. Aynı zamanda yanında onunla eğitim alan bir kız daha vardı..Kösem Hatun.Bugün değilse yarın ikisinden biri padişahın gözdesi olacaktı. Mahfiruz biran önce gözde olmak istiyordu ve herkesin bahsettiği genç padişah Sultan Ahmed'i de çok merak ediyordu.

Yanına harem kalfası Gülnaz geldi.

"Aferin hatun, kısa vakitte hareme uyum sağladın. Eğitimin çabuk bitecek belli. Söz dinlersen gözde olursun..Belkide Haseki Sultan dahi olursun." Diyerek kıkırdadı Gülnaz Kalfa.

Mahfiruz'un gözleri kocaman açıldı.

"Nasıl sultan? Handan Sultan gibi mi?" Dedi Mahfiruz endişeli bir ses tonuyla.

"Handan Sultan'da Valide Sultan olarak gelmedi elbet. O da seneler evvel senin gibi bu taşlıkta yetişti. Allahın talihli kuluymuş vesselâm. Sen neden olmayasın."

Mahfiruz'un aklına yatmıştı bu fikir. Padişah'ın hasekisi olmaması için önünde bir engel görmüyordu. Hem Handan Sultan hemde baş kalfa Gülcan onun yanındaydı.

"Ozaman haber gönder Handan Sultan'a Gülcan Kalfa'm. Mahfiruz kız hazır de. Bu gece ne olacaksa olsun.." dedi kendinden emin bir ses tonuyla Mahfiruz. Hedefini belirlemişti. Sultan olabilmek için de elinden geleni yapacaktı...

Baş Kadın Efendi; MahfiruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin