Engel.

4.3K 74 13
                                    

 Çalar saatin sesiyle uyandım.

 Bir hızla kalkıp cama yöneldim, havanın güzel olduğunu hissedebiliyordum. Camı açıp derin bir nefes aldım ve hayallerime daldım.

 Lisenin ilk günü nasıl olabilirdi ki sınıfa girerdim birinin yanına otururdum sonra sohbet muhabbet ve en yakin arkadaşım olup sonsuza kadar dost kalırdık. Böyle olmayacağı açık ve netti annemin sesiyle hayal dünyamdan gerçek dünyaya dönmem bir oldu ve o tatlı sesiyle "Hala ne duruyorsun bu gün hayatındaki önemli günlerden, haydi seni hazırlayalım." Demesiydi.

 Ben yüzümü yıkarken dolaptan giyecek bir şeyler çıkarıyordu. Sesleri duyabiliyordum, bunları giymelisin üstünde mavi desenli bir T-shirt ve bir şort klasik sportif okul tarzı dedi, ve çıkardıklarını üstüme bıraktı.

 Annemin verdiklerini giyerken bir taraftan da düşünmeden edemedim; acaba beyaz nasıl bir renk ya da saçlarımdaki bu turuncu rengi renk ve şekil kavramı benim için bir hiçti, bunları düşündüğümde kafamda hiç bir şey belirmiyordu. Bu biraz korkutucuydu üstümü giydikten sonra annem koluma birkaç bileklik gibi bir şeyler geçirdi ve "Saçlarını düzleştirelim mi?" diye sordu.

 Saçımdaki buklelerle oynamayı sevdiğim için gerek olmadığını söyledim. Kolumdan tutup aynanın karşısına getirdi sanki bir şey görebiliyormuşum gibi davranarak "Bak ne kadarda güzel görünüyorsun." dedi.

 O zaman gerçekten kendimi görmek isterdim. Gülümsedim ve "Geç kalacağız kahvaltıyı hazırladın değil mi?" dedim. Annem koluma girip merdivenlerden inmem için yardım etti. Bir yandan da "Sen lisedeki en akıllı en güzel kız olacaksın." diye söyleniyordu. Her anne aynı şeyleri söylüyordur bence.

 Mutfağa girdiğimizde tüm odaya yayılmış sosisin kokusunu alabiliyordum. Beni masaya yöneltti. Masaya oturduğum gibi yemeğe koyuldum. Hızlıca yemeğimi bitirdikten sonra anneme "Eline sağlık." dedim.

 Elimi yıkayıp dişimi fırçalamak için banyoya yöneldim. Banyonun yerini artık ezberlemiştim. Mutfaktan çıkıyordum, dümdüz yürüdüm. İkinci kapı banyo, girdim ve elimi iyice sabunladım. Sonra anneme seslendim, "Anne hangi diş fırçası benimki?" diye. Annem hemen banyoya geldi ve diş fırçamı uzattı. Macunu sürdüm "Uğraşmana gerek yok." dedi.

 Diş fırçasını ağzıma aldım. "İşte bu!" dedim. O nane tadına bayılıyordum. Bir de dişimi fırçaladıktan sonra içilen bir bardak soğuk su… O paha biçilemez. Bir de dondurma yerken sıcak su içmeyi de çok severim. Biraz garip sanırım.

 Hızlıca dişimi fırçalayıp ağzımı yıkadım ve yeniden annemin yanına mutfağa doğru yöneldim. "Anne saat kaç?" dediğimde "7.45" cevabını aldım. Daha 1 saat vardı ama erken gitmek benim için daha iyiydi sanırım. İlk günden okula, sınıfa annesiyle gelen kız olmak istemedim. Önceden gideriz, kimse yokken annemde beni sıraya yerleştirir, diye düşündüm. Anneme bunları anlattım ona da mantıklı geldi.

 Boynumdan bir çanta geçirdi ve beni sandalyeye oturtup ayakkabılarımı uzattı sonra da bağcıklarımı bağladı. Yola çıkmaya hazırdık. Koluma girdiği gibi arabaya yöneldik ve beni oturtup emniyet kemerini taktı. Sonra kendi de direksiyonun önünde yerini aldı ve arabayı çalıştırdı. Bu sesi seviyordum, değişik bir sesti.

 İlerlediğimizi hissedebiliyordum. Yaklaşık 5-10 dakika sonra okula varmıştık. Annem "iste geldik. Baya da yakınmış" dedi. Şimdi annemin en sevmediği işin (park etme) zamanı geldi. Söylene söylene arabayı güzel bir şekilde park etmeyi başardı. Hiç annem gibi araba süremeyecek olmam zoruma gitse de kendimi bu şoför tutmak için güzel bir bahane diye avutuyordum.

 Annem "Okulda baya büyümüş kaybolmamaya dikkat et" dedi ve değneğimi elime tutuşturdu. Okulun önünde derin bir nefes aldım. Annemin koluna girdim ve olacaklardan bihaber okula ilk adımlarımı attım. BU PAHA BİÇİLEMEZDI.

Engel.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin