Baba ?

739 50 20
                                    

 Kendime geldiğimde kafamda bir bacağın yumuşaklığını hissediyordum.Matt, bu matt olmalıydı!

 Ben bayıldığımda beni oradan taşıyıp rahat bir yere götürmüş ve dizine yatırmış olmalıydı. Heyecanlanmıştım, güvenebileceğim, gerçekten güvenebilceğim, birini edinmiş olduğumu düşündüm.

 İçimi bir zuhur kaplamıştı. Düşünmeyi bırakıp ayağa kalmaya çabaladım. Kalkma biraz daha dinlenmene bak, dedi.

 Cassie Cassie mi, Cassie nerden çıkmıştı? Beni orda bıraktıktan sonra o benim için bitmişti. Matt, matt nerdeydi? Saçma sapan düşünceleri bırakıp hemen oradan gitmeliydim.

 Zorlanarak da olsa yerimden kalktım.

 Sesimi yükselterek, “Sen ne hakla hala benle ilgileniyorsun geçen sefer ki bıraktığın gibi orda bırakıp gitseydin!” dedim.

“ Cassie,” pişman bir ses tonuyla, “ne olduğunu bilmeden yargılama lütfen Effy önce dinle neden gittin diye sor bir şey olmamış olsa neden seni orda bırakayım ki?” dedi.  

 Ne ne olmuş olabilirdi ki? Yani beni orda salak gibi bırakması için kaybolmama neden olması için ne gelmiş olabilirdi? Bir süre sessiz kaldık. Sonra “Cassie,” diyerek yeniden konuşmaya başladı.

 “Seni beklerken annem aradı hemen aşağıya gel dedi ağlıyordu bende hayır mı deseydim, diyemedim tabi yine o aptal sevgilisiyle kavga etmişler sarılmaya ihtiyacım var, Dedi. Biraz konuştuk. Arabayla gezdik onu rahatlatmaya çalıştım, üzgünüm.” Dedi.

 Ne diyeceği mi bilemedim. “Özür dilerim seni böyle yargılamak istemezdim.” Dedim.

 “Sorun değil sende haklısın, neyse bu konuyu kapatalım, asıl olaylar sende. Ne oldu sana ben geldiğimde bu bankta böylece yatıyorsun, seni biraz uyandırmaya çalıştım, su döktüm filan ama olmadı. Revirdeki hemşireyi çağırdım. Umursamadı bile, geldi bayılmış biraz dinlensin burda dedi. Ben de kafanı dizime koydum, uyanmanı bekledim.” Dedi.

“Geldiğinde yanımda kimse yok muydu?” dedim ya da çevrede ,hayır, dedi.

 Kalbimdeki bir şeyler parçalanmıştı. Gerçekten kırılmıştım.

 Cassie "ne oluyor anlatır mısın?” dedi. Olanları anlattım. oo biri ilk günden sevgili bulmuş, dedi gülerek. Bende öyle sebepsizce güldüm. Gülesim geldi, bilmiyorum. Mal mal 2 3 dakika duraksız güldük. hiçbir şey yokken ,Carrie hadi derse bu son ders girelim de hemen bitsin dedi. Koluma girdi ve sınıfa doğru yürümeye başladık.

 Sınıf kapısından girdiğimizde, Cassie sıramız da biri oturuyor dedi.

 Kimdi acaba, Lütfen Matt olsun lütfen diye geçirdim içimden.

 “Kalkar mısın orası bizim yerimiz!” diye seslendi Cassie.

 Tatlı bir KIZ sesi “Üzgünüm.” dedi ve kalktı. Biz de yerimize geçtik. Matt olmaması beni üzmüştü ama olsa da onun saçma bahanelerini dinleyip yine üzülecektim. Umursamadım. Kafamdan bir anlığına olsa da onu atmaya çalıştım. Olmuyordu. Ben de kendimi derse vermek istedim ama ilk gündü. Ders mers işlenmeyeceği açık ve netti. Kafamı dağıtmak için Cassie ile sohbete daldım ve gerçekten kafam dağılmıştı. Dersin ne kadar hızlı geçtiğini anlayamadım.

 Zil çalmıştı. Okulun ilk günü bitmişti ama yeni hayatımın ilk günündeki olaylar daha yeni başlıyordu.

 Çantalarımızı aldık. Cassie koluma girdi ve yürümeye başladık. Dışarı çıktığımızda annemin beni bekliyor olması gerekirdi ama annem filan yoktu ortalıkta.

 Nasıl olurdu beni almayı mı unutmuştu? yoksa başına bir şey mi gelmişti ? Cebimde telefon numaraları olan kağıtlar vardı. Hepsini çıkarıp Cassie’ye uzattım.

“Annemin numarasını bulup Arar mısın Carrie?” Dedim.

Carssie hızlı hızlı kağıtları acıp tek tek numaraları incelemeye başladı.

“’Eff burda üzgünüm senin hayatını da mahvetmek istemiyorum.’ diyen bir not var. Altında da Matt yazıyor.” Dedi. Sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Bu koca okulda onu nasıl tekrar bulup konuşacaktım, böyle bir notu neden yazdığını yada ona ne olduğunu nasıl öğrenicektim kafamda bin bir soru vardı ama şuan daha önemli dertlerim vardı annem nerdeydi?

“Boş ver şimdi onu annemi aramalısın gelmiş olmalıydı saati tam olarak söylemiştim.” Dedim.

 İçimi bir korku ve endişe kaplamıştı. Cassie tamam numarayı buldum hemen arıyorum, dedi.

 “Tamam hadi.” Dedim. Kalbim güm güm atıyordu. Cassie’ nin alo efendim merhaba ben effynin arkadaşıyım demesiyle azda olsa rahatlamıştım.

 Bir süre konuştuktan sonra Cassie, merak etme önemli bir şey yok saatleri karıştırmış birazda işi varmış beklerseniz ben geliyorum. Effyle durursan senide eve bırakabilirim dediğini söyledi. İçim rahatlamıştı. merdivenlere oturduk. Cassie ailesine haber verdi ve annemi beklemeye başladık

 Düdük sesiyle birlikte hemen ayaklanmıştım. Çünkü bu sesi çok iyi tanıyordum. Benle beraber Cassie de kalktı ve koluma girdi.

 Arabaya bindik. Annemle Cassie’yi tanıştırdım. Cassie’ye nerde oturduğunu sordu ve doğruca Cassie’nin evinin yolunu tuttuk. Aslında evlerimiz çokta uzak sayılmazdı. Yürüme mesafesi olmasa da arabayla 15 dakikaydı.

 Araba durdu. Cassie,  teşekkürler efendim ,eff yarın görüşürüz dedi ve arabadan indi. Şimdi anne sorgusu zamanıydı.

 Okul nasıl geçti, yeni arkadaşlar edindin mi? Başına bir şey gelmedi değil mi? Kayboldum deme sakın. Öğretmenler nasıl?  gibi bir çok soru sordu. Cevaplarımın yarısını beklemedi bile her çocuk gibi pek bir şey anlatmadım. Sadece olumlu cevaplar verdim. Bu annemin mutlu olması için yeterliydi ve evimize gelmiş olmalıydık ki araba durmuştu.

 Annem arabayı zar zor park edip hemen beni çıkarmaya geldi. Kolumdan tuttu ve kapıyı kapatıp arabayı kilitledi.

 “Sana bir sürprizim var.” Dedi. “…şuan eve gelmedik. Bu gün dışarıda yemek yiyelim istedim. Hem seni tanıştırmam gereken biri var.” Dedi. Lütfen sevgilisi olmasın lütfen diye içimden geçiriyordum.  

 Restoranta girdik ve bizim için ayırtılmış yerimize geçtik. Mis gibi deniz kokusunu alabiliyordum. Lüks bir yerdi sanırım. Annemin tanıştıracağı kişi zengin olmalıydı ki böyle lüks bir yerdeydik. Annemin telefonu çaldı. Bıdı bıdı biriyle konuştu ve menüleri istedi.

 “Ne oldu tanıştıracağın kişilik gelmiyor muymuş ektimi bizi?” dedim gülerek.

 “Hayır biraz geç kalacakmış, siz siparişleri verin, bana da verin ben onlar hazır olana kadar gelirim dedi.”

 Siparişlerimizi verdik ve bir süre muhabbet ettik.

 “Hey Elizabeth!” dedi bir erkek sesi. Ses tonu sert ve sahipleniciydi. Göremesem de büyük ihtimal sarılmışlardır yada el ele sıkışmışlardır. Bilemiyorum kimdi ki şimdi bu adam.

 Annem, “Effy sizi tanıştırmak istiyorum,” dedi. Ah sükürler olsun aklına gelmişti.

 “Effy bu Jason senin baban.” Dedi.

 Babam mı? Beni küçükken bırakıp gitmiş olan babamın burada ne işi vardı ve annemle nasıl oluyor da böyle konuşup samimiyet kurmuşlardı?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 30, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Engel.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin