Gözlerini açtığında hastahanedeydi. Önce kendisine ne olduğuna anlam veremese de kısa bir süre sonra olanları hatırladı. Onun ilaç içtiğini yatakhaneye giren bir arkadaşı anlamıştı. Zar zor buraya yetiştirmişler ve anında müdahale edilip midesini yıkamışlar. Hemşire geldi. Gülümseyerek:
-Demek uyandın. Nasıl, kendini iyi hissediyor musun? dedi.
Defne o anda nasıl hissettiğini bilmiyordu. Soruyu cevapsız bırakmama amaçlı
-İyiyim.. dedi.
-Seni biraz daha geç getirseler gidiyordun. Mübarek o kadar çok yutmuşsun ki.. söylesene sana bunu yaptıran nedir.. gönül yarası mı yoksa??
Defne bu laflardan aşırı derecede rahatsız olmuştu. Sinirine hakim olamayıp bağırdı:
-Sana ne be ! İşine bak fazla konuşma.
-A pardon. Senin bi psikopat olduğunu unutmuşum. Ki öyle olmasa bu durumda burada ne işin var değil mi!
-Bana bak!...
Tam bu sırada doktor içeri girdi. Hemşire de az önceki tavrını değiştirerek bu durumdan sıyrılmaya çalıştı:
-Tamam hanımefendi sakin olun. Sonra doktora dönerek:
- Doktor bey hasta uyandı, biraz asabi. Sanırım yaşadığı her neyse henüz anlatabilmiş değil.
Doktor:
-Tamam sen gidebilirsin diyip hemşireyi gönderdi. Defne'ye dönerek:
-Herhangi bi ağrın var mı? diye sordu.
-Var.
-Yaa.. karnın ağrıyor sanırım?
-Hayır başım.
-Hmm.. Bu ilaçların etkisi olabilir. İstersen hemşire sana ağrı kesici iğne yapsın.
-İstemem! Zaten başım onun yüzünden ağrıyor.
-Pekâla.. seni bi psikoloğa yönlendiriyorum. Geçmiş olsun. Doktor bi kağıda psikolog arkadaşının ismini yazıp Defne'nin baş ucunda bulunan sehpanın üzerine kattı ve bunları söyledikten sonra çıktı. Genç kız yalnız kalmıştı. 'Neden kimse yok yanımda? Ne zaman çıkacağım? Keşke doktora sorsaydım.' Diye düşündü. Sonra aklına görevlinin verdiği müjde geldi. Türlü türlü hayallere daldı. Öncelikle 'anne' demek onu heyecanlandırıyordu. Sonra bi evi, bi ailesi olacaktı. Eğitimini en güzel okullarda tamamlayacak, öğretmen olacak.. Bi odası da olurdu elbet. Çeşit çeşit kıyafetleri... Sonra harçlık sıkıntısı da çekmeyecekti. Nazlanabileceği birileri olacaktı ! Sonuçta onlar da bi çocuğa hasretti... pekiyi ama neden ondan küçükleri varken onlar onu tercih etmişti? Artık çocuk büyütmeyle uğraşamayacak kadar yaşlılar mıydı acaba? Ya da prensip meselesi mi?
O bunları düşünürken bir saat geçti. Kapıdan müjdeci görevli girdi:
-Seni gidi büyük fare. Ne diye böyle birşey yaptın söyle bakayım!
-Sağol iyiyim !
-Hahh. Son dakika yanında olmasam görürdüm seni o zaman.
-Bahçede idim. Elbet bi gören olurdu!
-Senin şu dilini keseceğim. Teşekkür edeceğine bi de afra yapıyorsun.. Her neyse nasılsa bugün senden kurtuluyoruz. Bana bak seni alacak aileye bundan bahsetme. Hemen kalk gidiyoruz. Birazdan gelip seni yurttan alacaklar..
Defne heyecanla kalktı, taburcu işlemlerini hallettiler ve az sonra çıkıp yurda geçtiler.
* * *
Defne hemen toparlanmaya koyuldu. Az sonra görevli gelip onu alacak olan bayanın geldiğini haber verdi. Defne sevinçle haykırdı:
-Annem geldi demek ! Görevli alaylı bi gülümsemeyle:
-Hiii annen geldi... dedi.
Defne görevlinin arkasına takıldı ve beraber dışarı çıktılar. Arkadaşları onu burada bekliyordu. Hepsiyle ağlayarak vedalaştı. Akıttığı sevinç gözyaşlarıydı. Arkadaşları ise ondan ayrılacakları için değil, onun yerinde olmadıkları için ağlıyorlardı. Kapının önünde lüks bir araba duruyordu. Arka koltukta oturan bayan, şoförüne kornaya basmasını söyledi. Bu sesle irkilen görevli arabanın kapısını açarak Defne'ye binmesini işaret etti. 'Annesinin' Neden arabadan inmeyip onunla öncelikle tanışmadığını yadırgayan Defne:
-Valizimi nereye koyacağım? diye sordu. Bayan içeriden seslenerek:
-Aman ne valizi canım. Eminim içindekilerin hepsi atmalıktır. Hadi kızım bin artık şu arabaya. İşim gücüm var benim!
Bu 'kızım' kelimesi o kadar mutlu etti ki Defne'yi, o da ilk fırsatta bu bayana 'anne' diyecekti.
Elindeki valizi yere bırakıp hızla arabaya bindi. İlk defa böyle bir arabaya binen bu genç kız, hayatında daha bir sürü ilke, yeni hayata 'merhaba' demek üzere yola çıkmıştı. . .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-efza
FantasyDüşünerek Değil, Yaşayarak Yazıyor İnsan... Biraz yaşanmışlık, biraz da hayal gücü. Umarım beğenirsiniz . . .