Vadinin hemen başlangıcında ki yarıkta sarmaşıklarla dolanmış iki çocuk bilinçsizce asılı duruyorlardı.
Bunlar Li Anks ve Ha Jirou'du.
Kurtlardan kaçarken dengesini kaybeden Anks en son yerde yuvarlanırken Jirou'yu kollarına aldığını hatırlıyordu.Şimdi ise vadinin dibinde ikisi de yerde yatıyorlardı. ilk kendine gelen Anks oldu, bir kaç kaburgası ağrısa da acılarına direnerek yerden doğruldu. Jirou'nun hemen yanında yattığını görünce ona eğilerek durumunu gözden geçirdi. Hiç bir yarası olmadığını anladığında derin bir iç çekti.
Ayağa kalktığında karanlık yanan meşaleler ile aydınlanmaya başlarken ateşin ışığında parlayan altın yığınları görünüyordu. Bu kadar hazineyi bir arada görmek Anks'ı şaşırttı.
Sonunda Jirou'nun da kendine gelmesi ile bir çıkış yolu bulabilmek için yürümeye başladılar.
İlk biraz altınlardan almak istese de içinden bir ses almaması gerektiğini söyleyerek ona engel olmuştu.
Geniş ve hazine dolu koridorda ilerlerlerken karşılarına siyah demir işlemeli taş bir kapı çıkmıştı. Belkide kapı dışarı açılıyordu. Yada bir tehlikeye ama ne olursa olsun buradan çıkmaları ve şehre gitmeleri lazımdı.
Sonunda kararını veren Anks ağır kapıya omzunu yaslayarak ittirmeye başladı.
Nihayet açılan taş kapıdan içeri girdiklerinde korkan Jirou koluma sıkıca sarılarak ilerlemeye devam ettik. Bir kaç adım atmıştık ki yeniden bir sarsıntı daha oldu, yerde oluşan minik çatlaklar içerisinden çıkan siyah dumanlar azar azar çevremizi sararken derin bir kükreme odada yankılandı.''A-Ağabey!..'' Diyerek kolumu dahada sıktı. ''K-Korkma ben yanındayım.' Aynı kükreme bu sefer dahada sert ve uzun çıkınca geriye bir kaç adım gitmek zorunda kalınca Jirou'ya çarptım.
'Beni, Üstün Bilge Tai Zou'yu rahatsız eden kim!' Gelen derin ses Anks'a bir şeyler hatırlatmıştı ama ne olduğunu bir türlü çıkaramadı.
"B-Biz özür dileriz kıdemli ben ve kardeşim buraya düştük ve çıkış arıyorduk.'
'Oh anladım.~Bende artık sohbet edecek biri geldi diye sevinmiştim.~öhhöm...Eğer çıkışı arıyorsanız testimden geçmeniz lazım. Kabul ediyor musunuz?'
Anks kısa bir süre düşündükten sonra kabul etmeye karar verdi. Zaten başka çaresi de yoktu, kabul etmek zorundalardı.'Testinizi kabul ediyoruz kıdemli.' Konuşma biter bitmez kardeşi ile ayrı düşen Anks telaşla durduğu yerde dönmeye başladı. Kapalı bir odada ve sadece odanın ortasında varlığını sürdüren uçan parlak turuncu bir küreydi.
' EVET EVLAT, SENİN TESTİN BU GÖRDÜĞÜN KÜREYİ PARÇALAMAK. EĞER Kİ PARÇALAYA BİLİRSEN TESTİ GEÇMİŞ OLACAKSIN AYRICA SENİN İÇİN ÖNEMLİ OLAN ORTAYA ÇIKACAKSIN!VE KARDEŞİNİ MERAK ETME O DA KENDİ TESTİNE BAŞLADI BİLE.'
Zou'nun dediklerini dinledikten sonra küreye doğru gitti ve nasıl parçalayacağını anlamak için dikkatle incelemeye başladı.
~~~~~~~
Jirou tek başına kalınca biraz korksa da abisinin onu asla yalnız bırakmayacağını biliyordu."Ağabey..." Çevrede saf beyaz parlayan kristaller oda benzeri mağarayı biraz aydınlatsa da küçük çocuğun karanlığa karşı olan korkusunu bastıramıyordu. Ufak adımlarla kapıya doğru yürürken ardından kristaller yavaşça sönerek çevreyi karanlığa boğmaya çoktan başlamıştı.
Dört farklı renkle sarmalanmış devasa kapının önünde ayakta dikilen Jirou yutkunarak kapının kolunu tuttu, yavaşça kolu aşağıya indirdiğinde kapının üzerindeki renkler parlayarak çocuğu sarmaya başladığında canı öylesine çok yanmaya başlamıştı ki boğazı ağrıyana ve sesi çatlayana kadar çığlık atarak bayıldı.
Açılan kapıdan gelen adım sesleri boş odada yankılanırken ilk olarak siyah kumaş parçası gözüktü ardından o kumaş parçasının sarmalandığı bir beden.
" Ah demek benim şimdiki efendim sensin... Daha çok küçücüksün ama potansiyelin Ha Lou'dan daha fazla. Şimdilik küçük efendi sana sadece Beş İlahi Yasanın birinci ve ikinci yasasını olan Toprağın Kargaşası ve Suyun Saflığını devredebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKS
FantasyBenim İkinci (TUHAF) Hayatımın Hikayesi Dünyada dört farklı tür vardır. Ejderkanlar :Soyu ejderhaya dayanan ışık ve karanlığın varisleri. Büyü efendileri : İnsan olanlar ve rünler ile büyü yapabilen tek varlıklar. Doğanın çocukları :...