Yeni okul

651 30 13
                                    

Uçağa biner binmez yerime oturmuş kulaklığımı kulağıma takmıştım. Camdan uçağın kalkışını izliyordum. Kafamı çevirdim ve AFET...

kulağında kulaklığı ve kolunda ki dövmesi ile afet. Çocuk ona baktığımı anlamış olacak ki kafasını bana çevirip ters bir bakış attı. Öyle sert bakıyordu ki... Korkudan kafamı cama doğru çevirdim ve bulutları izlemeye koyuldum.

Babamın yanına İzmire gidiyordum. Annem ve babam ayrı. Uzun zamandır annemle kalıyorum ve babamı özlediğimi onunla kalmak istediğimi belirttim. Üniversite hayatım İzmirde babamın yanında devam edecek açıkcası.

Kısaca kendimi anlatayım, ben Özge. Üniversite 1. sınıfa başlayacağım. Annem ve babam daha önce söylediğim gibi ayrı. Annem Berlinde yaşıyor ve tanındık bir moda tasarımcısı. Babamda İzmirde yaşıyor ve holding sahibi. Ben babamı daha çok seviyorum çünkü annem hep   beni umursamayan bir kadındı. Babamsa benim için herşeyi yapar ve asla egoist olamayan birisi. Ki ben egolu insanlardan nefret ederim.

Kişilik özellimlerimse şöyle;
Bana emir verilmesinden nefret ederim.
Karşısındaki insanı küçümseyen ve kendini bi BOK sanan aslında hiç bir boka yaramayan insanlardan nefret ederim. Kısacası egoist insanlar.

En büyük hayalimse pisikolok olmak.
Ki şuan pisikoloji 1.sınıf öğrencisiyim...

Ben uçakta bunları düşünmekle meşguldüm. Kafamı çevirip tekrar çocuğa baktım. Allah sahibine bağışlasın tabi de o ne lan öyle tipini yediğim. Noluyo lan bana! Töbe yarabbim!

...
Koşarak babama sarıldım. "Babacığım çok özlemişim!" dedim heyecanla. Babam saçlarımı koklayarak "Sakin ol prenses boğulucam." dedi gülerek. Yanağına en sulusundan bir öpücük kondurarak ondan ayrıldım.

Arabaya bindik ve evin yolunu tuttuk. "Baba görmeyeli bir yakışıklılaşmışsın ne iş?" dedim gülerek. "yaşlandım  kızım ne yakışıklılaşması?" dedi o da benim gibi sırıtarak. "Eeee var mı hayatında birileri?" diye sordu babam en meraklı halini takınarak. "yok baba olsa ilk sana söylerim bilirsin beni." dedim sırıtarak.

Eve geldiğimizde şok olmuştum. Babam evi çok güzel dekore etmişti. "vayyy vayy Orhan Ulusoy evi çok güzel dekore etmiş" dedim yağcılık yaparak. "kimin babasıyım" dedim o da benim gibi yağcılığa devam ederken. "Babacığım ben odama çıkıyım,duşuma alayım kıyafetlerimi hazırlayayım sonra uyurum bugün çok yorgunum. Yarın içinde alarmımı kurarım. Sabah kahvaltı senden" dedim piç smile atarken. "tamam prensesim" dedi.

Odaya girince ikinci şokumu yaşadım ve "Ohaaa!" diye çığlık attım. Babam odayı beklediğimden daha da güzel dekore etmişti.
Oda en sevdiğim renk olan turkuazdı. Duvarları,halısı,perdesi ve mobilyaları beyaz. Geri kalan herşey turkuazdı.

Hızlıca duşumu aldım. Tavşanlı pijamalarımı giydim ve uyudum. Daha doğrusu bir saat boyunca uyumaya çalıştım ve çabalarım sonuç gösterdi.

Sabah bombok bir hisle kalktım çünkü saat 6:00. Söve söve yatağımı topladım. "ulan saat 7:00 da okul mu olur lan piçozlar..." diye sövmeye devam ederken içeri babam girdi. "kızım hadi kahvaltı hazır." dedi ve odadan çıktı. altıma lacivert bir jean üstümede salaş bir beyaz t-shirt giydim. Saçlarımı da tepeden topladım. Makyaj olaraksa bir rimel ve eyeliner sürdüm. Elime çantamı alıp aşağıya indim. Babamın yanağına bir öpücük kondurdum ve kahvaltı masasına oturdum. Birşeyler atıştırdım ve babama beni bırakması için rica ettim.

...
Okula geldim ve beklediğimin üstünde bir okuldu. Derin bir nefes alıp içeri girdim. Ağzım o şeklini çoktan almıştı bile. Neden mi?
Çünkü karşımda uçakta karşılaştığım çocuk var. Yine o günkü gibi simsiyahtı. Onu görmemiş gibi yaparak yürümeye devam ettim. Yanında biri vardı. O da onun gibi simsiyahtı. Neden herkes egoistti burada. Hele kızlar okula mı geliyorlar düğüne mi belli değil hepsi yüzüne badana yapmış ve abartılı elbiseler giymişler.

Düşünceler içinde yürümeye devam ederken bir öküz ile çarpıştım. "Ulan gavat dikkat etsene!" dedim sinirle. Normalde böyle şeylere asla sinirlenmem ama sinirli günümdeydim.

Karşımdaki çocuk oydu bana ters ters baktı ve "Sen az önce ne dedin ufaklık!?" dedi sinirli sesiyle. "Gavat dedim" dedim inatlaşarak. "Benimle inatlaşmak ha." dedi daha da sinirli sesiyle. Yoluma devam etmek için adım atacaktım ki kolumdan tuttu. "Seni bana GAVAT dediğine pişman edicem ufaklık!" diye kulağıma fısıldadı. "Etsene" dedim hırsla. Çocuk kolumu daha da sıkarak "Emin misin?" dedi Tam evet diyecekken yanındaki çocuk "Hadi Berk uğraşmaya değmez" dedi. Demek adı BERK.

Berk bana daha çok yaklaşarak "görüşücez ufaklık" dedi. ve yanımdan uzaklaştı.

Sınıftan içeri girdim. ve boş bulduğum yere oturdum.
Çok zaman geçmeden yanıma bir kız geldi. Kız diğer kızlar gibi duğüne gider gibi gelmemişti. "Merhaba" dedi kız heyecanla. "Merhaba ben Özge" dedim bende en az onun kadar heyecanlı sesimle. "Bende Aslı" dedi kız güzel bir tebessüm ile.

"Sen şu Berk denen çocuğu tanıyormusun?" dedim merakla. "Berk'i tanımayan yoktur bu okulda. Dediğini yapar. Bu sınıfta zaten. Birde Arda diye bir arkadaşı var hatta kardeş gibiler. " dedi Aslı. Bu sınıfta  olduğunu duyduğumda ağzım yine o şeklini almıştı. "Neden sordun? Bir sorun mu var?" dedi Aslı. "Yok canım bir sorun yokda herkes ondan bahsediyor." dedim lafı degiştirmeye çalışırken.

Aslı yeşil gözlü kahverengi saçlı uzun saçlı bir kızdı.

Biraz zaman geçti ve sınıfa Berk girdi. Ardayla boş buldukları yere geçtiler. Bana ters ters baktı ve alaycı bir gülüş atıp önüne döndü. Aslı ya dönüp "bu mal bana taktı." dedim sinirle. "Konuştunuz mu hiç?" dedi merakla. Ona olanları ve konuştuklarımızı anlattım. "kızım sen yürek mi yedin?
Berk seni öldürür." dedi Aslı panikle. "bir bok yapamaz ben Özge Ulusoy'um ona haddini bildiririm. Ben diğer kızlar gibi değilim." dedim tüm coolluğumla.

Sınıftan içeri uzun boylu sarışın bir hoca girdi. Biraz kendinden bahsetti ve derse geçti.

...
Dersler bitmişti. Bense çantamı toparlıyordum. Sınıfta Sadece ben, Aslı, Berk ve Arda kalmıştık. Hızla hazırlanıp sınıftan çıkmak için yöneldim. "Ufaklık?" dedi Berk. Kafamı çevirip ona baktım. "Ne var?" dedim onun yüzüne bile bakmadan. "Ne bu atar?" dedi. Cevap bile verme gereksinimi duymadım. "Bekle işim var seninle." dedi Berk sırıtarak. "Bana bak sayın ego topu ben senin bildiğin senden korkan kızlardan değilim beni asla korkutamazsın!" dedim yüksek sesle. Aslı özgüvenime ve bana şok olmuş şekilde bakıyordu.
"Sen kesinlikle yürek yemişsin ufaklık" dedi Berk benim aksime daha sakin bir sesle. Cevap vermeden sınıftan çıktım. Tabi arkamdan Aslıda yanımda bitti. "Özge arkadaşım sen malmısın? O Berkti lan." dedi şok olmuş sesiyle. Arkamızdan Berk ve arkadaşıda geliyordu. Onlar bir arabaya bindi. Aslı ne kadar ısrar etsede ona arabayla gitmek istemedigimi ve yanlız kalmam istediğimi söyledim. O da yarım saatlik bir uğraş sonucunda kabul etti.

Kulağıma kulaklığımı takmış ilerliyordum.

Diye şarkıyı mırıldanıyordum. Birisi kornaya hayvan gibi basınca kulaklığı çıkardım ve kafamı kaldırıp arabaya baktım. Telefon çaldı. Telefona baktığımda GİZLİ NUMARA yazısını gördüm. Kimdi bu işsiz.

"Efendim?"

"Arabaya bin!"

"Kimsiniz?"

"Arabaya binince görürsün!"

Dedi telefondaki kişi. Telefonu söve söve kapattım ve yürümeye devam ettim. Arabadan Berk çıkıp "Özge buraya geliyosun!" dedi Berk bağırarak. " Birincisi bana emir veremezsin. İkincisi hayır binmiycem" diyerek en cool şekilde yürümeme devam ettim. Berk sinirle beni kucağına alıp beni arabaya otutturdu. "Ulan gavat indir beniii!" dedim çığlık atarak. "Dur be kizim bağırma kulağımın dibinde. Ayrıca sen gavettan başka birşey bilmiyomusun?" dedi sırıtarak. "Sana en çok o yakışıyo" dedim bilmiş tavrımla. "Birazdan o kelimeleri söylediğine bin pişman olucaksın." dedi o da bilmiş tavrı ile. "Hıı kesin öyle olur."

...
Bir dağ evine gelmiştik. Arabadan indim ve temiz havayı içime çektim. "Berk napıcaz burda ben eve gitmek istiyorum." dedim mızmızlanarak. "Sabret ufaklık sadece sana ufak bir ceza vericem." dedi Berk piç smile yaparak...

Merhabalar!
Hikâyeyi nasıl buldunuz?
Umarım beğenirsiniz.
Yeni bölüm yakında.
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın...
Sizi seviyorum.

♡♡♡

Ufaklık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin