Adam önündeki kağıtları teker teker incelerken kahvesini yudumlamaktaydı. Sabahtan beri oturmaktan ve çalışmaktan çok sıkılmıştı. Gerçi sabahtan beri demek gayet saçma olurdu. Saat sadece öğlen üçtü. Çalan telefonuna takıldı gözü, Erwin arıyordu. Açtıktan sonra hoparlörle aldı.
"Hey, bugün nasılsın ?" Boğazını temizledikten sonra kahvesinden bir yudum aldı Levi."Daha iyi, teşekkür ederim." diyerek yanıtladı. Daha dün gece o ve Hanji ile birlikteydi ve bu koca adama göz kulak olmuşlardı. Çünkü kendisine hakim olamamıştı, kafayı bulmuştu.
"Konuştun mu Eren ile?" Levi bu soruya suratını astı ve homurdanarak konuşmaya başladı. "Odama bir kere bile girmedi. Kahvemi bile Petra'yla yolluyor. Gerekli evraklar hakkında yanıma geldiği yok.. Nereden başlayacağımı bilemiyorum."
Kıkırdama sesinden sonra telefonun ucundaki adam konuşmaya devam etti. "Eğer seni kullanmasaydı çoktan istifasını verirdi. Çocuk 19 yaşında ve seninle evlenmeye çalışıyor. Sen 38'sin. Bir kaç yıldır seninle birlikte, çünkü sen koskoca Levi Ackerman'sin. Paran var."
"Saçmalıyorsun Erwin... Ona tanışma teklifi eden bendim."
"Tanrım, Levi Ackerman bana tutulacak, tanışmaya çalışacak ben de onu reddedeceğim öyle mi?"
Bir yudum daha aldı. "Ehh.. Az şekerli." Yarım saattir aynı kahveyi zevkle içiyordu, şimdi varmıştı az şekerli olduğu kanısına?
"Her neyse, iyi olup olmadığından emin olmak için aradım. Akşam görüşürüz istersen."
"Eren'in gönlünü alırsam birlikte geliriz. Olmazsa eğer, yatağımı ve içkilerimi hazırla." Kıkırdama sesinin ardından konuştu telefonun diğer tarafındaki adam. "Tamam Levi, konaklama paramı istiyorum ha! Hahah.. Görüşürüz."
Sert topuklu sesleri çocuğun yürüdüğü yollarda yankılanırken sertçe açtı kapıyı. Altındaki mini, kalem eteği hareket etmesini zorlaştırıyordu. Elindeki evrakları masanın hemen üzerine fırlattı. Levi, sevgilisini bir süzdükten sonra tebessüm etti.
"Hala bana dargın mısın bebeğim?"
Yeşil gözlerini devirdi ve kaşlarını çatıp tavana bakmaya başladı. "Belli olmuyor mu?"
"Buraya gel.." diye fısıldadı adam. Sandalyeyi geri ittirdi ve elleriyle dizlerine yavaşça vurdu. Eren, her ne kadar sevgilisine tripli olsa bile dediği bir şeyi yapmayınca kendini kötü hissediyordu. Kucağına oturan çocuğun bacaklarını elledikten sonra elleri yavaşça beline doğru ilerledi. Eren'in belini iyice kavradıktan sonra kendisine iyice bastırdı.
"Özür dilerim. Telefonlarını açmadım, mesajlarına cevap vermedim ve eve gelemedim. Merak etme, Hanji ve Erwin ile birlikteydim. Bana göz kulak oldular. Hamileliğini ilk başta kaldıramadım ve sinirlendim. Hem kendime, hem de sana. İçip içip kafayı da buldum. Söz veriyorum, bir daha böyle bir şey olmayacak."
Çocuğun suratı kızarırken gülümsemesine engel olamıyordu. Levi, onu anladı ve kucağındaki çocuğun konuşmasına izin vermeden dudaklarıyla kapattı onu. Hafif hareketlerle yalıyordu çocuğun şeker dudaklarını. Hafifçe ısırıp ısırıp çekiyordu.
"Ah.."
Eren, küçük inlemesinin ardından dudaklarını hemen birbirine bastırdı. Bu Levi'ı gülümsetmişti. "B-Bunu şimdi yapmayalım Levi. İlerlersek bebeğime zarar veririm.. Ayrıca ofisinde yapmamız zaten yanlış olurdu. Koskoca Levi Ackerman'i böyle bassalar neler olur!"
YOU ARE READING
Assistant [RiRen]
FanfictionEren Jaeger 19 yaşında bir gençtir ve ünlü iş adamı Levi Ackerman ile nişanlıdır.