Ayakkabılarının içindeki yüzen balıkları hayal ettikçe gülüyosun. Koşar adımlarla uzaklaşırken varlığından. Sevimsiz bir yağmurun altında, korkusuzca esen rüzgarın kalleş soğuğu yetmez bugün kemiklerini titretmeye. Cehennem ateşinde mühürlenmiş kalbinin yerine mutluluk saçan dolunayın ışığıyla kavga eden bulutlar seni anlatıyolar tüm şehre. Tuz kokulu bir ölüm sergilemişti martılar perspektiflere. Kimselere söylenemeyen doğrular birikmiş çöp konteynırlarına. Ahlaksızca kelimeler aydınlık pencerelerden dışarı yankılanırken, ağlayan bir kadının gururu gibiydi zihnindeki geçmiş. Göremediğin yıldızlarda bekleyen umutlar bile intiharın eşiğine gelmedimi? Kaç kadeh içtin damaklarında plastik tadı bırakan ucuz şaraplardan? Kaygılarının uç noktalarından birbirine bakan iki sarhoş aynadaki. Islaksın. Farkına varamıycak kadar mutlu. Ağlayamayan insanların gözyaşları sindi yanaklarına
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALAKASIZ
Short StoryKırık cam parçalarının üzerindeki kan damlacıklarından inşa ettiğim gençliğim kadar heycan verici. Ters kelepçe vurulmuş zanlılar gibi mahkum kaldığım saniyelerden ibaret. Her sabah küfürlerle uyandırdığım bir sevda. Saplantı!
