Başarı İçin Kendinizi Sorgulayın

5.2K 198 33
                                    

Aklınızda bulunsun!Kendini tanıyamayan ve yaşama nedenini bilemeyen insanlar, hayatı başıboş ve anlamsız görürler. Hayatın anlamsız görülmesi demek, en büyük başarısızlık anlamına gelmektedir.

BİR ANI

Derslerinde sık sık başarısız duruma düşen ve çok düzensiz bir hayat yaşayan bir arkadaşım vardı. Bir vesileyle konu onun başarısızlığı hakkında açıldı, bu başarısızlığın nedenlerini benimle paylaşması için ricada bulundum.

Zaten iyi bir diyalog içinde olduğum arkadaşımdı yaptığı açıklamalar, "insanın kim olduğu ve niçin varolduğu" konusuyla ilgili olan problemin ne kadar acil olarak ele alınması gerektiğini ortaya koymuştu. - Kanka, dedi. Belki anlattığımı çok saçma bulacaksınız. Belki de "Böyle basit nedenlerden dolayı insan başarısız olur mu?" diyeceksiniz. Ama bilmenizi istiyorum ki size bu konuyla ilgili yapacağım açıklama, benim en önemli problemimdir.
Başarısız olmamın ve düzensiz yaşamamın da en büyük nedenidir. Benim, sizin gibi inanç değerlerim güçlü değil. Yani beni hayata bağlayan ve sorumlu tutan bir inancım yoktur. Yaşam, varlıklar, evren benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Öylesine yaşıyoruz işte... Öylesine yaşadığımız ve hiç de
anlamı olmayan bir hayatta kendimi zorlamamın ve bir şeyler başarmanın da bir anlamı yoktur.
Kendimi niçin ispat edeyim? Bunun için bu gençliği sıkıntıya sokmaya değer mi? Anlamsız bir hayatta anlamlı işler yapmak için bir ömür verenlere acıyorum. Bıraksınlar insanlar istediği gibi yaşasınlar. Hatta niçin kural koyup da insanın yaşamını tek düze hale getiriyorlar? - Peki, senin için Allah, yaradılış, ahiret ve hesap verme gibi bazı değerler hiçbir şey ifade etmiyor mu, diye sordum. - Çok anlamlı ve belirgin değil, dedi. Bu türlü şeyleri kafamda ve gönlümde netleştiremedim. Canımın istediği hayatı yaşamak istiyorum. Hepsi bu kadar...

Hayatına inançsızlık, amaçsızlık ve sorumsuzluk hükmetmiş insanların bu ve benzeri görüşleri, hayatı ne kadar karanlık, anlamsız ve yaşanmaz hale getirdiğini düşündükçe ürpermemek mümkün mü? Bunun içindir ki bir insan için en öncelikli problemi "neci ve kim olduğu, niçin yaşadığı, nereye gideceği, kime, nasıl hesap vereceği" konusu oluşturmaktadır. Yoksa onun için başarı, bir hayal olur. Bu dünyada mutlu, huzurlu ve başarılı yaşamak isteyen her insan, bu ve benzeri problemlerini öncelikli olarak çözmek durumundadır.

Bir insan, kendini bilmesi, kendini bulması, oturmuş bir kişilik kazanması ve önüne anlamlı bir hedef koyabilmesi için şu sorulara cevap bulmak zorundadır: Düşün!
1. Niçin yaşıyorum?
2. Neden var oldum?
3. Hayat, başıboş bir yaşam mı yoksa var olmamın özel bir anlamı var mı?
4. Kâinata düzen veren, anlam koyan ve kurallar getiren, Allah'ın mesajları mı yoksa ateist ve materyalist söylemler mi?
5. Ölüm bir yok olma mı? İkinci bir dirilişin başlangıcı mı?
6. İnsan hayatı boyunca yaptıklarından dolayı bir hesap verecek mi?
7. Neden başarmalıyım, buna niçin ihtiyacım var? İnsanın, kendi hayatına bir çekidüzen vermesi, başarı, mutluluk ve huzuru yakalaması için, bu problemlerin cevabını, kendi dünyasında netleştirmesi lazımdır. Konuya açıklık getirmek bakımından, insanla ilgili bu bilinmezlere bir göz atalım: Çevrenin ve kâinatın en ince ayrıntılarıyla ilgilenen insan, kendi ayrıntısı ve sırlarıyla ne kadar ilgilenmektedir?
Göklerin keşfi ve denizlerin derinlikleri için bir ömür harcayan insanoğlu, kendisini keşfetmede, kendisini tanımada ve kendi dünyasının derinliklerine inmede ne kadar çaba harcamaktadır?
Başka bir ifadeyle; önemli işler başarmak, büyük hedeflere koşmak, birçok keşif ve sırlara ulaşmak için çırpınan insan, kendisini ne kadar tanımakta, taşıdığı değerlerin, sırların ve emanetin ne kadar farkına varmaktadır? İnsanın öncelikle kendisini tanıması, kendisini sorgulaması ve kendisiyle ilgili bilinmezlerin peşinde olması gerekmez mi? Bu, insan olmanın önemli ve ilk şartıdır.

İnsan ne gibi değerler taşımaktadır? Bir anne karnında, dünyaya gözlerini açan insanın hali akıllara durgunluk veren, harika gelişmelerle mümkün olmaktadır. Çünkü insan, tek bir hücreden yaratılmıştır. "Zigot" denilen, gözle görülmeyen; ancak yüzlerce defa büyütülerek görülebilen bu hücre, kendinden binlerce ve trilyonlarca büyük bir konuma gelerek hayat için gerekli olan her türlü cihazla donatılıp dünyaya bir insan olarak gönderilmektedir.
İnsan, çok zaman kıymetini takdir edemediği harika bir vücudu, eşsiz bir sanat eserini ve antika bir şaheseri taşımaktadır. Öyle ki bir tek hücreyi bile yapmaktan aciz olan insan, akılları hayrette bırakan sayısız hücrelerin mükemmel iş birliği ve uyumu ile hayatını sürdürmektedir. Sayıları milyonları bulan galaksileri, güneşten milyarlarca defa büyük yıldızları keşfedip, hükmetme çabasında olan insan; kendini keşfedip, kontrol etme ve varlığına en uygun yaşama şeklini bulma gayretinde görülmemektedir.
Hâlbuki o, manevî yapısı itibarıyla bir kâinattır ve bütün yaratılmışlardan üstündür.
Maddî ve manevî olarak harikulade bir yapıya sahip olan insanın kendisine ve topluma faydalı olabilmesi için kendini iyi tanıması ve yaratılışındaki amacı iyi bilmesi lazımdır. Kâinatın sırlarını keşfetmek için hayatını tüketen insan, kendi sırlarını, kendi iç dünyasını ve kendi âlemini aydınlatmalı, kendini tanımalı, vazifesini bilmeli, taşıdığı değerlerin ve yüklendiği emanetin farkında olmalıdır.

Yaratılış gayesinin ve taşıdığı değerlerin farkında olmayan insan hiçbir şeyin farkında olmayacaktır. Başıboş, amaçsız ve hedefsiz bir hayatta hem kendisi huzursuz ve mutsuz olacak hem de insanların huzurunu kaçıracaktır. Dünyanın o büyüleyici güzelliğine karşın gözümüz olmasaydı? O güzel seslere karşın kulağımız ve o doyumsuz tatlara karşın da dilimiz
etmek, bunların olmayacağı anlamına gelmez. Çünkü bunlara inanmamak, Allah'ın (hâşâ) ve ahiretin olmamasına delil değildir. Yalınızca ebedî bir azaba ve cennete giremeyeceğine bir delildir.
Sonuç olarak, insan bir gaye için yaratılmıştır ve her yaptığının da hesabını verecektir.
Bu inanç ve bu anlayış içinde yetişen bir insan, hayatını daha anlamlı hale getirmek için özel bir çaba içinde olacaktır. Bu da ona başarı yollarını açacaktır.

Unutmayın, en büyük güzelliğimiz içimizdeki sevgidir. Sevgi adeta havai fişek gibi bütün dünyamızı renk renk aydınlatan bir güç, bir güzelliktir. Bunlar oluşunca da harika bir başarı ortaya çıkar. Sevdikçe sevilecek, sevildikçe iç güzelliğiniz artacak, içinizin dengeleri oluşacak daha da olgunlaşıp, rahatlayacaksınız. Göreceksiniz ki o zaman başarıdan başarıya koşan ve başarıya doymayan bir insan haline geleceksiniz.
Allah'ı sevin. Allah'ı seven, insanları ve diğer yaratıkları da sever. Huzur, mutluluk, haz ve lezzet sevgidedir. İç huzur ve iç denge başka türlü oluşmaz.
Buyurun... Deneyin...

ASLA PES ETME!(Kişisel Gelişim Kitabı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin