"Hadi Adelya herkes seni bekliyor!"
Annemin bağırışları üzerine elim ayağım birbirine girmiş, ne yapacağımı şaşırmıştım.
"Geliyorum." Diye seslendim. Son bir kez daha aynada kendime baktıktan sonra, çantamı ve topuklu ayakkabılarımı elime alıp odadan ayrıldım. Merdivenleri de ışık hızıyla indikten sonra annem ve yengemin bulundukları salona ayak bastım.
Annem dudaklarını büzerek, "Harika görünüyorsun tatlım. Beklememize deymiş." Diyerek koltuktan kalktı.
Teyzem ise "Elbisenin rengine bayıldım bebeğim ama bir an önce bu evden çıkmazsak baban bizi ölürecek." Diyerek gülümsedi.
Anneanneme gidiyorduk. Yılbaşını orada kutlaycaktık ki, bu benim en son isteyeceğim şeydi.
"İltifatlarınız için teşekkürler bebeklerim." Dİyerek elimdeki topuklu ayakkkabılarımı ayağıma geçirdim.
Annem ise öylece duruyordu. Hazırlanmamıştı bile!
"Annecim sen neden hazırlanmadın?" Diye sordum.
"Ben Hakan amcanla geleceğim bebeğim. Bulaşık makinesinin bitmesini bekliyorum."
"Tamam o zaman. " Dedim ve kapının önünde çalan korna sesini duyar duymaz, gözlerimi pörtleterek yengeme baktım.
"Anam hadi biz çıkalım, baban ağaç oldu." Diyen teyzeme gülümseyerek kapıdan çıktım.
Annem ise bizi uğulamak için, kapıya çıkmıştı.
Yengeme, "Sen öne geç yavrum." Dedim.
"Hayır olmaz öyle şey. Annen yanlış anlar kuzum sen geç." Dediğinde gözlerimi devirerek ön koltuğa yerleştim.
"Nerede kaldınız yahu tam bir saat'tir sizi bekliyorum." Diyerek arabayı çalıştırdı babam.
"Geldik işte." Dedim homurdanarak.
Nedenini bilmiyorum ama babama karşı hep soğuktum.
Vitesi ileriye attırırken, gözleri bacaklarımı buldu.
İşte şimdi bittim!
Arabaya ani bir fren yaparak durdurdu.
"Adelya o elbise ne!?" Dİye gürledi.
O kadar çok bağırmıştı ki ne olduğumu şaşırmıştım.
"E-elbise baba." Diye, korkarak yanıtladım.
Arabayı yeniden çalıştırarak, keskin bir u dönüşü yaptı ve gaza yüklendi. Ne vardı bu kadar kızacak? Alt tarafi bir elbise!
Evimizin oraya geldiğimizde durdu ve sakince "İn arabadan eve gidip üstünü değiştir. Amcanlarla gelirsin." Dedi.
Kızgınlıkla arabadan indim ve sert bir şekilde kapıyı kapattım. Babam ise gaza basarak ilerledi.
Bağırarak bir küfür savurdum.
Hızlı bir şekilde eve ilerlemeye başladım. Karanlık bir sokakta, bu halde korkuyordum.
Çantamın içinden anahtarı çıkartarak evin kapısını açtım.
Evde sessizlik hakimdi. "Anne!" Dİye bağırdım. Mutfakta olmasını umut ederek, mutfağa doğru ilerledim.
Mutfağın girişinde duran boy aynasının önünde durdum.
"Hayır yani, bunda abartılacak bir şey göremiyorum ben. Sade bir elbise. Evet biraz kısa olabilir ama sonuçta anneannemlerin evinden dışarı çıkmayacağız. Off baba of!" Diye kendi kendime konuşurken bulaşık makinası ilişti gözüme. Bitti ışığı yanıyordu. Anneme yardımcı olmak için bulaşık makinasının içindeki bulaşıkları yerleştirmeye karar verdim.
Bulaşık makinasını kapatıp içini açtığımda yüzüme gelen buhardan dolayı geri çekildim.
Nasıl yani? Ee bu bulaşık makinası boş. Yani annem boşu boşuna mı bekledi? Ah annem yaşlanıyorsun.
Mutfaktan çıkıp üzerimi değiştirmek için odama doğru giden merdivenlerden bir iki basamak çıktım fakat işittiğim ses kafamda soru işaretleri bırakıyordu.
Sesin oluğu yöne doğru ilerlerken, yatak odasından geldiği besbelliydi.
Yatak odasının kapalı kapasını yavaş bir şekilde açtım ve...
"Ann-e"
Beni farketmemiş olan amcam ve annem yatakta...
Hayal görmüştüm değil mi? Ya da bir rüyadaydım. Böyle bir şey olamazdı. Haytır gerçekten olamazdı.
Kendime gelmek için kolumu cimcirdim.
Lanet olsun bu gerçekti!
Demek annem bu yüzden...
Gözyaşlarım kendini özgür bırakmıştı. Sessiz bir şekilde ayrıldım evden.
Boş ıssız ve sessiz sokakta "Midesiz insanlar!" Diye gürledim.
Bir yandan ağlıyor, bir yandan da kendimi toparlmaya çalışıyordum.
Çıkmaz bir sokağa girdim ve olduğum yere çöktüm.
Hıçkırıklarımı durduramıyordum.
Nasıl bir yılbaşıydı bu? 2017 ne kadar boktan olacağını belli etmişti.
"Hepsi benim yüzümden. Bu lanet elbiseyi giymeseydim böyle bir şeye şahit olmazdım."
Üzerimeki elbiseyi yırtarcasına çekiştirdim.
Ben şimdi ne yapacaktım.
Aklıma Ömer geldi. Onu arayıp beni bu iğrenç yerden götürmesini isteyecektim.
Etrafıma baktığım da çantamı, evde unuttuğumu hatırladım.
Çantamın içindeydi telefon.
Ne kadar şansız bir insandım ben böyle.
Acaba bunları hakedecek ne yapmış olabilirdim?
Bu ıssız sokaklarda böylece duramazdım.
Tüm gücümü toparlayıp ayağa kalktım.
Yılmayacaktım. Pes etmeyecektim. Hiçbir şey bu kodar kolay olmamalıydı. Zorluk çekerek öğrenirdim bu hayatı, değil mi?
Topuklu ayakkabılarımın çıkarttığı sesler fazla rahatsız ediciydi sanki?
Ayakkabılarımı elime alıp koşturmaya başladım.
O kadar yalnız hissediyordum ki...
Babamın yüzüne nasıl bakabilirdim?
Annemin yaptığı bu iğrençlikleri nasıl babama anlatabilirdim?
"İğrenç insanlar sizden nefret ediyorum!" Diye bağırdım daha çok.
Daha çok koşturmaya başladım.
Artık soğuktan da etkilenmiyordum.
Ömerin evlerinin önüne gelmiştim.
Korkak ve ürkek adımlarla zile doğru ilerledim.
Çalmalı mıydım?
Hissizdim çok hissiz. Yaklaşık 1 saat'tir mola vermedem koşmuştum. Nefes almakta güçlük çekiyordum. Üşümeye de başlamıştım. Başımda fazlasıyla dönüyordu zaten.
Herşey sallanmaya başlamıştı sanki. Etrafımda dönüyordu evler.
Daha fazla ayakta duramayacaktım.
Kapının aniden açılması ve içeriden bir erkeğin beni tutması bir oldu.
Fazla güzel bir erkek kokusuydu bu.
Ve etraf karanlık...
YENİ HİKAYEM IÇIN OY VE ELEŞTİRİLERİNİZİ BEKLİYORUM.