Chanyeol'un odasındayım. Pencere kapalı, üzerinde turkuaz beşgen desenleri olan ve beyaz parkelere kadar uzanan perdeleri hafif aralık. Güneş ışığı biraz burada biraz dışarıda. Çalışma masasının kenarındaki panonun raptiyeleri ilginç bir şekilde renklerine göre mükemmel sıralanmış. Yatağının enine çizgili pikesinin üstündeki kırlentler açık sarı. Odanın duvarları ise, buz mavisi. Renkleri seviyor olmalı. Kıyafet dolabının kapakları saçma bir sürü etiketle kaplı ve minik halısının üzerinde tavşanı uyuyor. İsmini bilmiyorum. Sevimli gözüküyor ama her nedense onu uyandırırsam canını sıkarım diye düşünüyorum bu yüzden yanına gidip başını bile okşayamıyorum.
Tek eksik Chanyeol, yüzme kursunda. Annesi onun bir uğraşının olmasını istiyor. Burada olma amacım onu görmek ama yok, bu yüzden biraz üzgün biraz yarım hissediyorum. Annesi onu bekleyebileceğimi söylüyor. Odasındaki Xbox ile oynayabilirim veya manga okuyabilirim. Cam tabakta duran ve oldukça lezzetli gözüken kurabiyeleri yiyebilir, meyve suyumu içebilirim ama canım hiçbirini yapmak istemiyor. Odasının bir köşesinde duran gitarını izliyorum bir süre. Montum beni kaşındırmaya başlayınca çıkarıyorum ve pikenin üstüne koyuyorum. Sırt çantam kapının eşiğinde duruyor, bir fermuarını tam kapatamamışım çünkü onu evde yakalayabilmek için okul çıkışı koşarak buraya kadar geldim ama yetişemedim.
Bir süre ne yapsam diye düşünüyorum duvar saatine bakıp bir yelkovan olabilmeyi istiyorken. Çalışma masasının üzerindeki açık matematik testiyle bakışıyorum sonra. Bir soru bile çözülü değil. Sayfanın kenarları garip yaratık çizimleri ve şarkı sözleriyle dolu. Uçlu kalemi öylece kenara savrulmuş. Neon renkli not kağıtları hiç kullanılmamış.
Zaman geçmek bilmiyor, ben de Jongdae ve Sehun ile sohbet grubumuza bakıyorum. Komik birkaç fotoğraf ve küfürlü birkaç mesaj atılmış. Kıkırdıyorum sadece ve eve gitmemin daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse burada böylece beklemekten sıkılıyorum.
Chanyeol, bizim arkadaş grubumuza katılmak istiyor ama bunu bizden saklıyor. Bunu onun en yakın arkadaşından öğrendim ve buraya gelme sebebim de bu. Onunla konuşmak ve arkadaş olmak. İyi birisi olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle titiz, düzenli, içine kapanık ve samimi. Koyu kahverengi alnına dökülen saçları var. Eski kot ceketleri ve çizgili çoraplar giymeyi seviyor. Beyaz spor ayakkabılarından birinin bağcığı hep zıt bir renk. Onu hiç okulda birileri ile konuşurken görmüyorum, genelde bir eskiz defterine bir şeyler karalıyor, avucuna ve bileklerine simli kalemlerle yazı yazıyor ve sadece arkadaşı Jeongyeon ile konuşuyor. Yemekhanede bile sadece ikisi yan yana oturuyor.
Bunları Jeongyeon, bir okul çıkışında yanıma gelip benimle Chanyeol hakkında konuştuktan sonra gözlemledim. Kötü veya art niyetli birisi olmadığı çok açık. Jeongyeon çok güler yüzlü bir kız. Saçları kulaklarının hemen altında bitiyor. Diğer kızlardan farklı olarak hep koyu renkli tişörtler giyiyor ve daha önce adını bile duymadığım metalik şarkılar dinliyor. Chanyeol ile ilkokuldan beri aynı sınıftalarmış ve Chanyeol'un bizimle arkadaş olmak istediğinden son derece emin. Chanyeol'un daha önce ondan başka hiç arkadaşı olmamış ve Chanyeol hiçbir zaman ciddi anlamda sosyalleşememiş. Annesi de onu yüzme kursu gibi birçok kursa yazdırmış. Tüm bunları ilk başlarda garip buluyorken artık öyle hissetmiyorum.
Chanyeol ile arkadaş olmak istediğimden son derece eminim. Havanın kararmaya yakın bir saatinde pikenin üstündeki montumu alıyorum, sırt çantamı takıyorum ve pencerenin önüne gidiyorum. Odası, büyük bir ayva ağacına bakıyor. Dalları yeşermek üzere. Ve tam o sırada pencerenin kenarına koyduğu üç, içi boş pet şişeyi görüyorum. Odaya ilk girdiğimde neden dikkatimi çekmediği hakkında hiçbir fikrim yok. Şişelerin üstünde asetat kalemi ile yazılmış yazılar var. Şişeleri tek tek kendime çevirip yazıları okuyorum.
En soldaki şişenin üzerinde Sehun yazılı ve gerçekten ilgimi çekiyor çünkü Sehun yazısının hemen altında Güçlü kelimesi yazıyor. Ağzım açık bir şekilde ikinci pet şişeye bakıyorum: Jongdae Güçlü. Son şişeye bakmak hiç istemiyorum ama bakıyorum işte: Baekhyun Güçlü.
Hayret ediyorum. Bunu neden yapmış? Neden pet şişeler? Neden bizim güçlü olduğumuzu düşünüyor? Okulda onca arkadaş grubu varken neden biz?
Şişeleri kendi sıralarıyla, eskisindeki gibi ters çevirip yerlerine, kaktüs saksının hemen yanına diziyorum tekrar. O sırada tavşanı uyanıyor ve sekerek ayak dibime kadar geliyor. Gitmek için hazırım ve bir an önce gitmeliyim de. Ayaklarıma doğru bakarken dördüncü bir pet şişe ile kalakalıyorum. Yerde, duvarın kenarında ezilmiş, katlanmış ve birçok yerinden bükülmüş. Tüm bu düzenli odanın içerisinde garip görünebilecek tek şey o olmalı, belki de bu yüzden komidin ile duvar arasındaki boşlukta asılı duruyor. Uzanıp alıyorum. Şişenin orta kısmı neredeyse parça pinçik. Onun da üzerinde asetat kalemi ile yazılmış bir yazı var. Okuyorum:
Chanyeol Güçsüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lonely fish
FanfictionO okyanusta kaybolmuş yalnız bir balıkken benim onu kurtarabileceğimi düşünüyor.