10

3.7K 588 158
                                    

Babam şehir dışında çalıştığından ve annem de tam anlamıyla bir iş kadını olduğundan Haneul'un aile sevgisini tam hissedemediğine ama çok zeki bir kız olduğuna dair ilkokul öğretmeniyle konuşuyorum. Daha doğrusu beni okula o çağırıyor.

Söylediği şeyler, gerçekleri daha iyi kavrayabilmemi sağlıyor. Haneul sadece akşamları birkaç saatliğine beni ve annemi görüyor. Hatta bazenleri annem eve geldiğinde Haneul çoktan uyumuş oluyor.
Babamla yaptığımız görüntülü görüşmeler elbette yetersiz. Haneul'un öğretmeni söylediği her şeyde haklı. Bir çocuğun sevgiyi en çok hissetmesi gereken zamanlarda, onun yanında olmayışımız çok kötü.

Ben de bu yüzden ertesi gün için bir karar alıyorum. Haneul'u Chanyeol ile tanıştıracağım. Onu seveceğinden eminim. Birlikte yemek yeriz, sohbet ederiz belki film bile izleriz. Tüm bunları yaparken Haneul'un tebessümünü izleyebilmeyi istiyorum.

Cuma günü öğle arasında Chanyeol ile kaçıyoruz. Chanyeol Jeongyeon ile kısa bir konuşma yapıyor ilk,sonrasındaysa koşarak merdivenleri iniyoruz, sanki birisi bizi durdurabilecekmiş ve aksiyon filmindeymişiz gibi. Jeongyeon arkamızdan deliler diye bağırıyor gülerek.

Sehun ve Jongdae ile olan mesaj grubumuza mesaj atıp, durumu bildirmeyi unutmuyorum. İkisi de birer emoji atıyor.

Bir süre sonra lunaparktayız çünkü aklıma gidebileceğimiz başka bir yer gelmiyor. Zaten hep öyledir değil mi?
Söz konusu çocuklar olduğunda, ya sıkıcı bir alışveriş merkezine gidilir ya da bir lunaparka.

Haneul ile Chanyeol tahmin ettiğim gibi çok iyi anlaşıyorlar. Aralarında geçen konuşmaları takip bile edemiyorum. Kız kardeşimi ilk defa bu şekilde gülüyorken görmek beni şaşkına çeviriyor. Patlamış mısır yiyoruz, dönme dolaba biniyoruz, sonra Chanyeol'un, kucağına oturmuş Haneul ile çarpışan arabalara binişini izliyorum. Kız kardeşimle benden daha iyi anlaşıyor olmasına ağlamalı mıyım bilmiyorum.

Sonunda süre dolduğunda ve neon yeşili arabadan kahkahalarla inip yanıma geldiklerinde başka şeyler keşfetmek için yürümeye başlıyoruz.
Chanyeol pamuk şeker satan birinden pamuk şeker alıp, Haneul'a veriyor ve ardından onu sırtına alıyor.
Birkaç adım önümde yürüyorlar.

Telefonum çaldığında ve arayan annem, önemli sunum dosyasını evde unuttuğunu söylediğinde enerjim sıfırlanıyor. Suratım asılıyor. Mutsuzum. Anneme dosyayı şirketine getireceğimi söylüyorum. Acele etmeyi unutmamı fısıldıyor ve kapatıyor.
Telefonumun çatlak cam ekranını hayal kırıklıkları ile süzüyorken Chanyeol arkasına dönüp bana bakıyor.

"Bir şey mi oldu?" diye soruyor suratsız ifademe kaşlarını kaldırarak. Endişeli. Ben de öyleyim.

"Annem aradı. Dosyasını evde unutmuş. Üzgünüm, eve dönmek zorundayız. Dosyayı anneme götürmeliyim."

Haneul ağzına tıkıştırdığı pembe pamuk şekeri ile öylece kalakalıyor.
Gözleri kocaman açılıyor.
Ağlamak üzere olduğunu dolmuş gözlerinden anlıyorum. Dudağını sarkıtıyor. Mor pileli elbisesinin kumaşını sıkıyor, şekerli ve büyük ihtimal yapış yapış eliyle.

"Daha yeni geldik!" diye bağırıyor.
Haklı olduğunu biliyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor.

🌸

Metrobüsteyim.
Chanyeol, Haneul ile evde kalabileceğini söylediğinden beri kendime gelmem zaman alıyor.
Kaşlarını sakince indirip, sorun olmadığını söylerkenki ses tonu kulaklarımda. Bir an önce dosyayı anneme vermek, eve dönmek ve Chanyeol ile Haneul'a katılmak istiyorum.

Tüm planlarımın bozulmuş olması elbette beni sinir ediyor ama Haneul mutlu olacaksa önemi yok.
Çünkü Chanyeol, Haneul ile evde kalıp zaman geçirebileceğini söylediğindeki sevinç çığlıkları kayda değer.

lonely fishHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin