"Ben, seni özledim ya. Hatta hayatımda kimseyi bu kadar çok özlememiştim.
Hep tekrar birlikte olmak istedim, ama tabiki yine sana söyleyemedim. Elimden hiçbir şey gelmeyince oturdum sadece dua ettim. Baktım o da olmadı. Sonra düşündüm, 'acaba çok mu şey istiyorum?' Tamam, seninle sadece birkaç saat zaman geçirsem yeter.Ne bileyim ya. Farklı oldum sende. Sende ben değildim ki bir kere. Ama sonra sevdiğim adamın beni sevmediğini anladım. Pes ettiğimi sandığım bir hikayenin sonundaydım. Seni unutmaktan başka çarem yoktu. İçimdeki seni dışarı bırakıyorum artık."
Masanın üzerindeki ceketimi aldım ve ayağa kalktım. Son bir kez yüzüne baktım. O da benimle birlikte ayağa kalktı. Elimi uzattım.
"Belki hiç el ele tutuşamadık, ama bu saatten sonra ancak el sıkışabiliriz."
Uzattığım elimi tuttu. Resmi bir el sıkışması değildi onunki. Elimi avucunun içine aldı. Bunu şimdi yapamazdı. Bu yaptığı bencillikti. Canımı daha çok yakacaktı. Buna izin veremezdim. Elimi çektim avucunun arasından.
"Sen benim için bir avuç Umuttun. Şimdi avucumda kül halindesin, üflüyorum seni. Hoşçakal..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlık Anıtı
RomanceBen hıçkırıklarla ağlarken sen sadece kucağımda sessizce can çekişiyordun ya, işte o zaman bile gülüyordun. Biliyorum son bir tebessüm hediye ediyordun bana. Ve ben de son bir kez kokunu çektim içime doyasıya... Devam et diyordun sanki bana. Üzülme...