Child of Earth TÜRKÇE (Dünyanın Çocuğu) ~1~

11 3 2
                                    

YAZARDAN BİR NOT:
Merhaba arkadaşlar! COE'ye bir şans verdiğiniz için çooook teşekkür ederim, bu benim için gerçekten çok önem taşıyor. Sayenizde gerçekten çok mutluyum; zaten yeterince fazla takipçim vardı ama her an birileri hikayeme oy verdi ya da okuma sayısı bir haftada yüz kişi oldu. Bu gerçekten harika bir şey! Tekrardan hayalimi gerçeğe dönüştürüp bunu olağan bir hale getirdiğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.

- Emily

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Son birkaç dakika ışık, neredeyse ormanın yok olmuş yapraklarının gölgesinde parlarken, acele etmem gerektiğini biliyordum; zamanım neredeyse bitecekti.

Kış evime her zamankinden daha fazla zarar vermişti ve kış bitene kadar bu harabe evde kalmak zorunda kalmıştım, kış boyunca karşıma kendimi geliştirebilecek bir nedenden fazlası çıkmamıştı, o da kış mevsimi neredeyse biterken, evimin çürük duvarları arasındayken sahip olduğum güvenin artmasıydı.

Uzun zaman sonra karşıma, karnımı gümbürtecek bir fırsatın çıkması sonucu onu avlanabilmek için onun peşinden gitmeye karar vermiş ve yanıma gerekli olacak eşyalarımı aldıktan sonra avımın peşinden gitmeye başlamıştım.

Birkaç dakika onu takip ettikten sonra artık ormanın tamamen farklı bir bölgesinde olduğumu fark etmiştim. En büyük avantajım, bulunduğum yere daha hiç kar yağmamıştı, böylelikle onu takip etmem daha da kolaylaşmıştı. Karın olmaması birazda olsun endişemi düşürmüştü, çünkü kara hazırlıklı yanıma hiçbir şey almamıştım.

Düşüncelerimi aklımda kırıp yok ederken avıma daha da yakınlaştım, ince çalılıkların arasında çömelirken sadık hançerimi çıkardım, güzel silahımı yapasıya kadar tüm hareketlerimin yavaş ve sessiz olduğundan emin oldum.

Bu gecenin soğuk olacağını bildiğimden gri pantolonumu giymiş ve koyu renk kapüşonlu svetşörtümün kapüşonunu başıma geçirmiştim.

Lanet olası hayvanı vuramayacağımı biliyordum; ona yayımla okumu çekerkenki sesi duyabileceği kadar yakındım. Şuanki tek isteğim hançerimin onu yere düşürüp öldürebilmesiydi.

Bulunduğum coğrafyaya göre bu geyik aslında bu iklime uygun değildi yani burada asla hayatta kalamazdı; tek olası ihtimal bir hayvanat bahçesinden kaçmış olmalıydı - ya da onun gibi bir yerden... Ama bu konu şuan cidden umrumda bile değil; bunun gibi hazır taze et fırsatlarını asla sorgulamazdım. (Böyle tuhaf koşullar altında olmasa bile.)

Keskin ve acımasız gözlerimle masum hedefimin üzerine doğru odaklandım, silahı tutmayan boş elimle uzun ve koyu kahverengi saçlarımı, görüntümü kapatmaması için sağ omzuma attım.

Uzun koyu kahverengi saçlar demişken dış görünüşüm hakkında biraz daha bilgi vermem gerekirse, ben; uzun boylu, zayıf ve atletik bir kızdım. Eğer normal bir kız olsaydım aslında gerçekten çekici bir kız olurdum, fakat emin olun ki uzun bir süre kendi şartlarınız altında ormanlık bir alanda yalnız kalıp, tek bir insanla bile sosyal bir etkileşimde bulanamazsanız, t-shört'ünüzün pantolonunuzla ne kadar uyumlu olduğu zerre kadar umrunuzda olmuyor, veya karşıdan ne kadar hoş göründüğünüz...

Şuan, hançerimin kılıfı hemen kemerimin bir noktasında asılı, dürbünüm boynumda ve yayım ile oklarım omuzlarımın tam ortasında asılıydı. Ne kadar da çekici ve normal bir kız öyle değil mi? (!)

Avlanmak, şu son günlerde gerçektende başarabildiğim tek şeydi.

Gelelim bugünki akşam yemeği menüme; bugünkü akşam yemeğim büyük bir okaliptüs ağacının arkasına saklanmaya karar vermişti. Avımı tekrardan görebilmek için ise yapabileceğim en güvenli şey sürünmekti. Sürünmeye başladım. Ağacın kalın ve parçalanmış gövdesinin etrafından geçtikten sonra ise şansıma lanetler saydırmaya başlamıştım; geyik oradan kaybolmuştu!

Child of Earth TÜRKÇE (Dünyanın Çocuğu) #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin