Bölüm 5

22 2 0
                                    


Doruk hızla kapıyı açıp içeri girdi. "Eee ne dedi?" diye sordu. "Daha karar vermedi." dedi emin bir şekilde. Bunu asla yapmayacağımı söylediğimi duyduğu halde duymamış gibi konuşuyordu.

Doruk ve Batuhan aynı anda bana döndü. Tekrar "Olmaz." dedim.

Batuhan elini yumruk yapıp pek sağlam durmayan masaya vurdu. Doruk ise onu sakinleştirmek ister gibi elini omzuna koydu. Daha yeni tanıştığım bu iki çocuğu sanki uzun süredir tanıyormuşum gibi geliyordu bana.

"Benim bundan çıkarım ne?" diye sordum bir anda. Batuhan yanıma yaklaşıp gözlerini gözlerimin içine dikti, elimi aldı ve "Senin bundan çıkarın, senin her zaman yanında olacak olmam ve sana kimsenin zarar veremeyecek olması." dedi.

Bu sözler karşısında ne diyeceğimi bilmiyordum. Hem başka birinin sevgilisi olmamı istiyordu, hem de benim her zaman yanımda olacağını söylüyordu. Ne kadar mantıksız gelse de bu sözleri ondan duymak hoşuma gitmişti. Yine de kararımı değiştirmeye yetmezdi.

Elimi elinden çekip "Yok sağol." dedim. "Kabul etmezsem ne olur?" diye sordum.

Doruğa kısa bir bakış atıp "O zaman hayatından yok olup giderim, beni bir daha asla görmezsin ve bütün bunlar olmamış gibi devam edersin. Sana bir şey yaptırmak istesem, her şekilde yaptırırım, ama bu uzun bir iş, kendime başka bir kız da bulabilirim kendine yeterince güvenmiyorsan."

Ağzım açık bir şekilde ona baktım. Kendine güvenmemek derken? Ben kendime çok güveniyordum. Beni böyle aşağılamasına izin veremezdim. Ayrıca hayatıma pat diye girdiği gibi pat diye çıkmasını da istemiyordum aslında. Yine de onun için aşağılık herifin teki olan Kerem ile sevgili olup Batuhan'ın pis işlerine bulaşmak istemiyordum.

Batuhan'a bir adım yaklaşarak "Beni eve götür." dedim sertçe. Bu kararımın belli olduğunu vurgulamak içindi. Tek kelime etmeden kapıyı açtı ve dışarı çıktık. O motoruna bindi ve ne binmeme ne de kaskı bağlamama yardım etti. Bir şekilde binmeyi becerdikten sonra hızla evime doğru sürmeye başladı.

Yolda hiçbirimiz konuşmadık. Eve vardığımızda motordan inmedi. Ben yine bir şekilde inip kaskı ona uzatıp "Hoşça kal." dediğimde sadece elimdeki kaskı alıp gaza basıp uzaklaştı. Onun hızla uzaklaşmasını izlerken pişman olup olmayacağımı düşünmeye başladım.

Bana çok bozulduğunu anlayabiliyordum fakat daha yeni tanıştığım, üstelik de tehlikeli olan birine nasıl bir anda güvenip onun işlerine bulaşmamı bekliyordu ki? Kafamı sallayarak arkamı döndüm ve içeri girdim.

Kendime yiyecek bir şeyler hazırladım ve televizyonun karşısına oturdum. Daha beş dakika geçmeden sıkıldığımı anladım. Aklım sürekli Batuhan'a gidiyordu. Ona hayır demeseydim şuan o da burada olurdu. Aklımdan bu düşünceyi uzaklaştırmak istesem de yapamıyordum. Nasıl yeni tanıştığım biri bir anda benim aklıma bu kadar girebiliyordu anlayamıyordum.

Teklifini kabul edersem her zaman yanımda olacağını söylemesi de bu işi on kat kadar daha çekici kılıyordu. Daha şimdiden pişman olmaya başlamıştım. Sanki hayatımda kaybedebileceğim bir şey varmış gibi reddetmiştim teklifini. Oflayarak başımı geri attım. Biraz daha bu konuyu düşünürken yavaş yavaş uykuya daldım.

*

Uyandığımda saat neredeyse 12'ye geliyordu. İlk düşüncem yine Batuhan oldu. Dakikalar geçtikçe daha çok pişman oluyordum. Ani bir kararla teklifini kabul etmeye karar verdim.

Üzerime bir ceket alıp kısaca üstümü başımı kontrol ettikten sonra hızla evden çıktım. Nereye gideceğimi biliyordum, kulübeye gidecektim. Bütün yolu yürüyerek gitmem gerektiğini biliyordum ama gitmeye kararlıydım.

Neredeyse üç saat süren yoldan sonra yorgun ve bitkin bir şekilde kulübeye ulaşmıştım. Hiç vakit kaybetmeden içeri daldım ama kimse yoktu. Biraz hayal kırıklığına uğrasam da akşam geleceklerini düşündüğüm için çok aldırış etmeden sert minderlerin üzerine oturdum. Başımı tahta duvara yaslayıp beklemeye başladım. Uykum olmasa da sıkıldığım için gözlerimi kapattım.

Bir süre sonra yine açtığımda dışarısı kararmıştı ve kulübe de bayağı bir karanlık olmuştu. Demek ki yine uyuyakalmıştım. Kaç gündür bölük bölük uyuduğum için sürekli uykum vardı. Telefonumu çıkarıp saate baktım. Tam başımı yine geri yaslayacaktım ki motor sesi duydum.

Ayağa kalkıp kulübenin kapısını açtım. Karanlığı delen ışık dosdoğru bana geliyordu. Batuhan'ın geldiğine sevinemeden motordan inen kişinin Doruk olduğunu anladım. Biraz moralim bozulmuş olsa da en azından birinin geldiğine seviniyordum. Doruk direk bana gelip şaşkın bir ifadeyle "Hey, sen ne yapıyorsun burada?" diye sordu.

Gülümseyerek "Kararımı değiştirdim. Batuhan'ı çağır." dedim. Doruk da birden gülümsemeye başlayıp telefonunu çıkardı. Benim yanımdan uzaklaşıp telefon görüşmesini yaptı. Bitince yanıma geldi ve beraber kulübeye girdik. Batuhan gelince nasıl davranacağını çok merak ediyordum.

Onu beklerken biraz Doruk ile sohbet ettim. O Batuhan'dan çok farklı, cana yakın biriydi. Konuşkan ve neşeliydi. Yaklaşık on dakika sonra motor sesi duydum. Kararımı değiştirdiğimi duyduğu an motoruna atlayıp gelmiş olmalı ki bu kadar kısa süre içinde buraya varmıştı.

Batuhan içeri girdiğinde Doruk birini arayacağını söyleyip dışarı çıktı. Merhaba bile demeden "Benden vazgeçemeyeceğini biliyordum." dedi. Şaşkınlıkla ona baktım. İyi bir cevap vermek istedim ama aklıma hiçbir şey gelmedi. Kızarıp "Olayın detaylarını bilmek istiyorum." dedim.

*

Annemin bana seslenmesiyle uyandım. Evet, ikinci dönem başlamıştı. Ama zaten ilk hafta kimse gitmiyordu, ne diye beni uyandırıyordu ki?

"Ne var anne?" diye bağırdım uykulu sesimle. "Kalk dersin yok mu?" diye cevap verdi. Artık uyandığıma göre derse de gidebilirim diye düşündüm ve kalktım.

Mutfağa gittim ve annemi öpüp masaya oturdum. Kahvaltı edesim yoktu ama annem sofrayı kurduğu için bir iki şey attım ağzıma sonra da kalkıp hazırlanmaya başladım.

Hazırlandıktan sonra Batuhan'a mesaj attım. Üniversite'nin önünde benimle buluşacaktı. Ben kısa tatilimden döndükten sonra da sık sık Batuhan ile buluşmuştum ve bana Kerem ile ilgili bilmem gereken her şeyi anlatmıştı.

Kerem büyük bir holding sahibinin oğluydu ve ailenin tek çocuğuydu. Zengin, şımarık ve bencilmiş. Batuhan onu anlatırken ona sürekli küfür edip durduğu için onun hakkında çok da fazla şey öğrenmemiştim ama nasıl olsa onunla sevgili olmamı istiyordu. Bu olduğunda her şeyi kendim görecektim.

"Gece." Arkamı dönüp Batuhan'a gülümsedim. "Ee nereye gidiyoruz?"

"Gelecek sevgilini görmeye hazır mısın?" deyip elini uzattı. Elini tutup arkasından gittim. Üniversitenin bahçesine doğru gittik.

"Bizi beraber görmemesi gerekiyor. Genelde ortadaki çeşmenin orada arkadaşlarıyla oturuyor. Onu görünce direk tanıyacağından eminim. Geçen dönem nasıl hiç görmediğini anlamıyorum açıkçası."

"Ben bahçeye en fazla üç kere çıkmışımdır. Kimseyle takıldığım yok ki."

"Neyse, git hadi bana yazarsın sonra."

Ona son bir bakış atıp bahçeye çıktım. Aslında bayağı güzeldi burası ama insanın da tek başına çıkası gelmiyordu ki. Şimdi böyle bir saçmalık olmasaydı Batuhan'la gelirdik buraya. Odaklan Gece diye geçirdim aklımdan ve bahçenin ortasına doğru gittim.

Batuhan haklıydı. Onu direk tanıdım. Herkes otururken o ayaktaydı, bir şeyler anlatıyordu yüksek sesle. Etrafındakiler gülüyordu. Kolunu bir kıza atmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 30, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kaçmaya Devam EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin