Big Propose

92 16 14
                                    

Tüm dikkatler kadının üzerindeyken rahatsız olmuşçasına boğazını temizledi. "Benim adım, Melanie. Ve hayır, soyadım Martinez değil." Çok komik bir espriymiş gibi güldü. Ama bu gülüşte daha ağır basan bir şey varsa, o da gerginlikti. Kimsenin gülmediğini fark ettiğinde devam etti. "Biliyorum, bu toplantıyı neden düzenlediğimi merak ediyorsunuz. Ve neden bu kadar uğraştığımı da... Açık konuşmak gerekirse sizin hayranınızım. Uzun bir süredir... Fakat son zamanlarda grubun durumu belli. Ben hepinizin tekrardan bir araya gelmesini istiyorum. Tabii, siz de isterseniz. Sizinle bir anlaşma imzalamak istiyorum. Eski yönetmeliğinizi biliyorum ve sizi temin ederim ki mutluluğunuz için elimden geleni yapacağım. Şunu da belirtmem gerekiyor... Bu benim için bir ilk olacak. Daha önce hiç böyle bir işe kalkışmadım. Dediğim gibi yine de elimden geleni yapacağım. Zaten oldukça büyük bir hayran kitleniz var. Bunun artık tamamen sizinle alakalı olduğunu düşünüyorum."

Louis'nin bakışları beni buldu. O bakışlarda, tekrar tekrar, kayboluyordum. Mavi gözleri, beni adeta büyülüyordu. Elbette Louis de bunu biliyordu.

"Peki başımızdaki bu beladan nasıl kurtulacağız?"

"Anlaşmanız bitti, sonuçta."

"Bu pek bir şeyi değiştirmiyor. Üzerimizde ciddi anlamda baskı var. Ve kolay kolay kurtulabileceğimizi sanmıyorum."

"Belki de bu yüzden hâlâ size baskı yapıyordur." Liam gözlerini kırpmadan kadına bakıyordu. Ne demek istediğini tam olarak anlayamamış gibiydi. Melanie de bunu fark etmiş olacak ki konuşmaya devam etti. "Eğer siz buna izin vermezseniz bir şey yapamaz. Ama tam anlamıyla baş kaldırmanız gerekiyor. Ben zaten arkanızdayım ve bu baskıdan kurtulabilmeniz için elimden geleni yapacağım."

Göz ucuyla Louis'ye baktığımda Melanie'yi pür dikkat dinlediğini fark ettim. Bana göreyse... Sadece saçmalıyordu. Bu imkansızdı. Dördümüz tekrar bir araya gelebilirdik ama Zayn... Bu imkansızdı.

Aşık olduğum ses kulaklarımı doldurur doldurmaz düşüncelerimden sıyrıldım. "Buraya kadar bir sorunumuzun olmadığını varsayarak, ki kesinlikle öyle değil, önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Biz artık böyle bir hayatı istemiyoruz. Demek istediğim... Hayranlarımızı, sahneye çıkıp şarkı söylemeyi ve diğer her şeyi çok seviyoruz ama bizim de, biraz olsun, gizliliğe ihtiyacımız var. Ve şey..."

"Louis, gizlilik derken neyi kastettiğini biliyorum. Fakat bu sence de artık biraz... İmkansız değil mi? Hayranlarınız sizi bu kadar çok seviyorlarken peşinizi bırakırlar mı sence?"

"Elbet bir gün bıkacaklar." diye umutsuz bir ifadeyle mırıldandı. Bunu istemediğini biliyordum. Tüm dünyanın gerçekleri bilmesini istediğini de ama gözünü korkutmuşlardı. Onun aksine ben öyle düşünmüyordum ve kimseden de korkmuyordum. Bu anlaşma birden mantıklı gelmeye başlamıştı, nedense.

"Ben varım." dedim, sandalyede geriye yaslanarak.

Melanie ilk defa gerginliğini bir kenara bırakarak gülümsedi. Çok iyi birine benziyordu. Biz zaten yeteri kadar zarar görmüştük. Daha fazla ne kaybedebilirdik ki?

Louis şaşkınlıkla yüzüme baktı. "Harry, nasıl bu kadar çabuk kabul edebilirsin? Bu kadını tanımıyoruz bile."

"Emin ol, Louis. Asıl zararı tanıdıklarımızdan gördük."

Gözlerime odaklanıp ne düşündüğümü anlamaya çalıştı. Louis, bana her zaman güvenirdi. Tıpkı şimdi olduğu gibi. "Harry kabul ediyorsa..." Derin bir nefes aldı. "Ben de kabul ediyorum."

Melanie gözlerindeki pırıltıyla yerinde kıpırdandı. Birazdan bayılacak gibi duruyordu. Böyle bir tepki alacağını ve konuşmanın bu kadar olumlu sonuçlanacağını düşünmüyormuş gibiydi.

"Yemek varsa ben de varım."

Niall'ın cevabının üzerine hepimiz kahkaha attık. Niall oburluğundan bir şey kaybetmemişti.

Gülüşümüzü ayağa kalkan Zayn gölgeledi. "Size üç kişilik grubunuzda başarılar dilerim."

Zayn kapıya doğru ilerlerken Liam "Şunu dört yapalım." diyerek Zayn'e, bir nevi, meydan okudu.

"Ah, hadi ama... Burada tek mantıklı düşünen ben miyim? Çılgın bir kadın bir toplantı düzenliyor ve bize hayatımızı değiştirecek bir teklif sunuyor. Ama bu kadını hiçbirimiz tanımıyoruz. Üstelik uçuk vaatlerde bulunuyor. Ayrıca gerçekten hayatınızı rahatça yaşayabileceğinizi mi sanıyorsunuz?"

"Bak... Ben sizin çok büyük bir hayranınızım ve emin olun mutlu olabilmeniz için elimden geleni yapacağım. Çok kısa bir anlaşma imzalarız. Eğer bazı şeylerde anlaşamazsak yollarımızı ayırırız. Ama şunu bilmelisin ki bizim tek istediğimiz sizin mutlu olmanız."

"Kararımın değişeceğini sanmıyorum." diye mırıldanıp odayı terk etti.

Hepimiz hayal kırıklığıyla olduğumuz yerde kaldık. Ama en çok hayal kırıklığına uğrayan Liam'dı. Zayn'le aralarında bir şeyler vardı ve Zayn'in böyle bir tepki vermesi, onu çok üzmüştü. Eminim ki Liam, Zayn'le tekrardan aynı gurupta, bir arada olmak istiyordu.

"Fikrini değiştirecektir." Liam sadece başını sallayarak onayladı.

Üzerimdeki bakışları hissettiğimde başımı çaprazımda duran Louis'ye çevirdim. Ona böyle rahat bakabilmeyi özlemiştim. Arada görüşüyorduk ama bu ne onun için ne de benim için yeterliydi.

Gamzelerimi belli edecek şekilde gülümsedim. O da bana eşlik etti. Eğer Melanie söylediklerini yaparsa gerçekten dünyaları bana vermiş olurdu. Çünkü Louis'yle özgürce vakit geçirebilmek için her şeyimi verirdim. Çünkü o benim, onsuz olamayacağım gökyüzümdü. Çünkü o, benim için bir ihtiyaç gibiydi. Onsuz olmak beni deli gibi korkutuyordu.

"Şey... Bunun önemli bir an olduğunun farkındayım. Ama... İmzalamanız gereken bir anlaşma var."

"Biz biraz daha düşünmemiz gerekiyor, Melanie. Ben, sadece Zayn'e hepimizin yine bir arada olabileceğini göstermek için kabul ettim. Bu çok riskli bir karar, bizim için. Aramızda tam olarak konuşup bir sonuca varmamız gerekiyor."

Niall oturduğu yerden kalktı. "Peki, babacık."

Dreams (Larry Stylinson)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin