[ARKADAŞLAR BURDAN SONRASI CHANYEOL DEĞİL ROSE'UN AĞZINDAN OLACAK]
Bugün üç büyük şirketin düzenlediği bir konser gerçekleşecek ve hala stajyer olmama rağmen bende katılacağım. SM ve YG'nin bir arada olacak olması beni şaşırtıyor aslında.. Bir YG stajyeri yada idolü olan herkesin şaşkın olduğuna eminim. Aradaki buzlar erimiş gibi gözüküyor ama her zaman ki rekabet bozulmamalı, öyle değil mi?
Gerçekten heyecanlıyım çünkü bu benim kendimi önceden göstermem için bir fırsat, kamera karşısında olacağım ve dikkat çekeceğimi biliyorum. Kim benim yüzüme yada fiziğime sahip olsa dikkat çekerdi. Böyle olduğu içinde kırmızı mini, dekolteli bir elbise giydim.. Ah keşke giyebilsem.. Stilistlerden idol olmamama rağmen kaçış olmuyor, üzerime YG yazılı bir t-shirt ve siyah dar paça bir pantolon giydirdiler. Altıma ise gizli topuk beyaz bir ayakkabı. Saçlarımı ise düzleştirmişlerdi. Diğer stajyerlerle aramdaki ilişkiyide bahsedecek olursam, herkesle iyi anlaşan birisi değilim. Sanırım anlamışsınızdır.
Sahnenin son 15 dakikasında çıkacaktık, herkes gibi. Sahne arkasında tek başınaydım ve kendince gizli bir iş yaparmışcasına gözüken biri girdi içeriye. Onu tanıyor gibiyim.. Sanırım o, EXO Chanyeol?
"Şey, sen iyi misin?" diye sordum. Sanırım o odada kimsenin olmadığını zannediyordu.
"Odada kimsenin olmadığını zannediyordum." "O belli oluyor, birileri görürse hakkımızda yalan haber çıkabilir."
"Önemli değil, zaten pek fark edilmiyorsun."
Bir şey söyleyemeden dışarı çıktı, buda ne demekti şimdi? "Kendi kara işlerimden gözüm bir şey görmüyor" demiyorda.. Neler karıştıyord.. "Rose! Hadi çıkıyoruz, beraber gitmemiz gerek." diyerek Jisoo içeriye girdi. Kafamı salladım ve beraber sahneye çıktık. Chanyeolda oradaydı, bir ara gözünü hiç çekmeden bana baktığını fark ettim, bu gerçekten korkutucu ve cezbediciydi. Hem cazibesi hemde iticiliği vardı. Düşünceli bakıyordu, anlayamadığım bir şekilde.. Herkes çıkışa doğru giderken ona yaklaştım, "bana nasıl baktığını gördüm, söylediklerim seni nasıl bu kadar sinirlendirmiş olabilir?" bana alay edici bir gülüş attı "benimle kafayı mı bozdun yoksa, sadece önüne bak ve yürü" dediği anda yere kapaklandım, sanırım ne demek istediğini anladım.. Yavaşça ayağa kalktım ve etrafıma bakınarak iyi olduğumu söyledim.. O an gerçekten yerin dibine girmek istedim.. Bu şoku birkaç gün atlayamayacağım sanırım..Yere kapaklanmamın ardından 3 saat geçti. O anı düşünmek istemiyordum ama elimde değil. Normalde erkeklerle olan diyaloglarımıda gün sonunda düşünmeyen biriyim, ama neden Chanyeolla olan konuşmalarımı düşünüp duruyorum? Gerçekten garipsiyorum, aklımın ucundan geçmeyen kişi, şimdi inanılmaz bir şekilde aklımdan çıkmıyor. Bunun sebebi beni sinir ediyor olması, kendini havalı sanıyor ama değil. Bu onun için komik bir durum, komik bir duruma düşüyor haberi yok. Bunu ona söylemezsem patlayacağı.. "Rose, gelebilir miyim? Gerçekten canım sıkılıyor."
Bu Jisooydu. "Neden gidip yediğim yemekleri kaldırmıyorsun? Zaten alışık olduğun bir görev değil mi? Hatta bak, şurayada bir meyve kabuğu atmıştım ama şimdi göremiyorum.. Yatağımın altına yada yerin dibine girmiştir, neden olduğun yere inip biraz bakınmıyorsun?" Jisoo hiçbir şey söylemeden sinirli bir bakış atıp odamın kapısını sesli bir şekilde kapattı. Kendini ne zannediyor böyle?Jisoo ile tartışmamızdan 10 dakika sonra uyuyakalmıştım. Şimdi ise uyandım ve bugün beni sıkı bir çalışma programı bekliyor. Öncelikle SM'de SNSD ile beraber ufak bir eğitim alacağım. Sonuçta yıllardır sektördeler, başkanımız bizim için onlarla konuşmamızı ve birkaç şey öğrenmemizi uygun gördü. Tabii tek düşündüğüm eğitim değil, Chanyeol'da SM'de.. Onu görme ihtimalim yüzde kaç olabilir ki? Sonuçta ona söyleyecek birkaç sözüm vardı.. Her neyse önce ne giyeceğimi düşünmem lazım. Yüksek bel siyah şort ve kalın askılı sade beyaz göbeği açık bir t-shirt giydim. Altıma ise spor ayakkabılarımı ve apar topar çıktık. Yolda giderken öğreneceğim şeyler yerine Chanyeol'u görüp göremeyeceğimi düşündüm, çünkü sanki ona söyleyecek şeylerim varmış gibi hissediyorum.
SM'e vardık, içeri girdiğimizde ise bana biraz beklemememi ve hemen döneceklerini söylediler. Bende orada bekliyordum, çaprazımda ise EXO'nun pratik odası vardı. Gerçekten çok merak etmiştim, gitse miydim gitmese miydim diye düşünürken gittim ve yavaşça odanın kapısını açıp içeriye girdim. Işıklar kapalıydı ve hiç kimse yoktu. Tam ileriye doğru ilerliyordum ki biri kolumdan tutup beni kendine doğru çekti, bu Chanyeol'du.. Heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi oldu.. Chanyeolla dudak dudağaydık resmen.. O benim gözlerimin içine bakıyordu bende onun.. Bana sessizce "İyi misin?" diye sordu. "Odada kimsenin olmadığını zannediyordum." "O belli oluyor, biri görürse hakkımızda yalan haber çıkabilir" dedi, alaycı bir gülümsemeyle kolumu bıraktı ve geri çekildi "Neden dediklerimi tekrar ediyorsun? Yoksa sen mi benimle kafayı bozdun?" Chanyeol ise cevap vermemeyi tercih etti ve odadan çıktı, arkasından da ben çıktım, tam o arada da bizimkiler gelmişti ve SNSD'nin olduğu yere gittik. Bize sahnede ve şovlarda neler yapılacağını, nasıl iş ile günlük hayatımızı karıştırmayacağını ve kendi deneyimlerini anlattılar. Onlar anlatıyorken benim aklım pratik odasında Chanyeolla yaşadığım o andaydı. Ben normalde böyle biri değilim, ne oluyor bana böyle? Aklımın ucundan geçmeyen insan şimdi aklımdan çıkmıyor.. Her o anı düşündüğümde kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyorum..
Kendimde babamın bana verdiği ve hiçbir zaman çıkarmadığım bileziğin olmadığını fark ettim ve hızlı adımlarla gittiğim her yere baktım, en sonda pratik odasına girmem gerekiyordu ve bir cesaretle içeriye daldım. Her yere baktım ama bilezik hiçbir yerde yoktu. Bu bilezik ailemiz için gerçekten çok önemli. Ailemizin simgesi bile sayılabilir, aynı simge babamın saatinde de bulunuyor, bende olmadığını görürse aileyi reddetmiş bile sayılabilirim. Odadan dışarıya çıktığımda Chanyeol'u gördüm ama telefonla konuşuyordu, sadece merak ettim ve dinledim. Konuştuğu kişiye ne zaman buluşturacağını soruyordu. Gerçekten gizemli biri, acaba neyden bahsediyor?
Bizimkileri daha fazla bekletmemek için arkamı dönüp gidecektim ama Chanyeol "Duydun mu?" diye seslendi "neyi?" dedim ama cevap vermedi, bende direk arkamı dönüp umursamaz bir şekilde gittim. Onun gözünde saf ve salak biri gibi gözükmek istemiyorum, yani olduğumun dışında biri gibi gözükmek istemiyorum. Onun zannettiği gibi biri değilim ben.Eve geldiğimde ise babama bir şey çaktırmadan odama çıktım. Babamın eşi odamın kapısının önünde telefonla konuşuyordu, babamın müsait olduğu günleri söylüyor ve telefondaki kişiye babamın tehlikeli olduğunu söylüyordu. Ona "sorun ne Seulgi?" diye sordum. "Ah Rose, gelmişsin. Sadece randevu ayarlamaya çalışıyordum, birazda şakalaştık. Hoşgeldin tatlım" diyip bana sarıldı. Hiçbir şekilde karşılık vermedim, onun samimiyetine güvenmiyorum.
Rose odasına çekilmişti. Seulgi'nin babasını kullandığını düşünüyordu, düşündükçe de sinirleri bozuluyordu. Rose yemeğe inmek için odasından dışarı çıktı. Seulgi'yi babasının fotoğrafını bir başkasına atarken gördü ve bunun iyi bir şey olmadığını düşündü. Rose bir şey söyleyemeden Seulgi aşağıya inmişti.
- Sooran, gelmişsin, niye bize haber vermedin?
Seulgi babasına böyle davrandıkça Rose daha da sinirleniyor ama sesini çıkartamıyordu. Bu manzarayla daha fazla orda kalamayacağını düşünerek odasına çıktı. Tam o sırada telefonuna bir mesaj geldi.
- Bu bilezik senin mi, Rose?
