Bölüm 3

35 12 1
                                    


Medya; Ayaz
 .

İki gün önce Defne'lerde kaldığım için okula gitmemiştim dün. Zaten gidesim de yoktu pek, Ateş ile konuştuğumda ikna çabalarım başarısız olmuştu ve moralim altüst olmuştu. Hocalar kızdığı için bugün okul tişörtümü giydim, altıma da dar siyah kot pantolonumu giyip havalar artık soğuduğu için üzerime hırkamı geçirip okul çantama ne olur ne olmaz diye okuma kitabı almıştım. Teneffüste veya derste, canım sıkıldığı zaman kitap bitirdiğim oluyordu ve bugün de öyle olacağa benziyordu.

"Meyra çabuk ol!" diye alt kattan bağıran Azra'ya aynı şekilde yüksek tonda duyurarak hızlıca saçlarımı at kuyruğu yaptığım gibi alt kata indim ve beni bekleyen enişteme ve Azra'ya bakarak mahcupça gülümsedim.

Okula giderken bugün sadece muhtemelen test kitaplarımla ve okuma kitabımla boğuşacağımdan pek bir şey değişmeyeceğinden emindim. Defne'yi özlüyordum, ancak o zaten gelmemekle kesin kararlıydı ve benim yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Gelse onu korurdum sonuna kadar ama okulda en büyük zarar Ayaz olurdu, ne kadar korumaya çalışsamda o yine kalbini kırardı.

Eniştemle Azra bir konu hakkında konuşuyordu ve Azra yine güzel ama pahalı olan özel markalı elbise almak istediğini söylüyordu. Elbise memur maaşı kadardı! Ve eniştem bir memur olduğu için rüyasında görürdü. Onu anlamıyordum, neden bu kadar pahalı ve lüks şeylere takık olduğunu hiç anlamıyordum.

Okula vardığımızda düşüncelerimden sıyrılmıştım. Azra somurtarak inmişti, ne yapmasını bekliyordu ki eniştemin? Eniştem ona hayal kırıklığıyla baktı sonra bana döndü gülümseyerek sanki hiçbir şey olmamış gibi. Belki de onun hakkında endişeli olduğunu belli etmek istemiyor olabilirdi.

"Dersleri iyi dinleyin, tamam mı?" dediğinde elimle onu onayladım gülümseyerek. Eniştemde son kez bana gülümsediğinde arkama döndüm ve okula giriş yaptığımda derin bir nefes aldım. Tam okulun içine giriş yapacakken yanıma bizim yan şubelerimizden olan Zeynep bana doğru geldiğini fark ettim. Durduğumda gülümseyerek yanıma geldi.

"Meyra dün okula geldin mi sen?" dediğinde onaylamazca salladım. Zeynep konuştu.

"O zaman sana bir şey vermem gerekiyor."

"Bu ne?" Kağıdı incelerken bugün olacak basketbol maçının saat kaçta okulda olacağını yazıyordu ve spor salonunda olacağını.

"Dün nöbetçiydim ve sana söyleyecektim ama yoktun. Bugün spor salonunda ki karışıklığı düzenleme sırası sende ve öğle arası yapacaksın. Çıkışta da maç olacak ve isteyen gelebiliyor. İstersen sende gel, beraber takılırız." dediğinde hızlı konuştuğu için gözlerimi kırpıştırdım.

Ne konuştun be.

"Tamam, bugün spor salonunu düzenlerim." dedim onaylarcasına. Kesin orası karmakarışıktır şimdi. Bir sürü toplar yerde. Ah Tanrım.

"Çıkışta geliyor musun maçı izlemeye?" dediğinde düşündüm bir kaç saniye. Sonra uygun olduğunu düşünüp omuz silktim.

"Uygun benim için." dediğimde gülümsedi. "Bu harika. Maçta ne konuşalacak şey çıkar be." dedikten sonra kıkırdadı ve elindeki kağıtları tekrar düzenleyerek bana döndü.

"O zaman şimdi gitmem lazım yoksa bu rüzgarda bu kağıtlar uçuşursa mahvolurum." dedikten sonra kağıtlarıyla boğuşarak giderken güldüm.

"Deli kız." diye mırıldanarak önüme döndüm ve okulun içine yürümeye başladım. Sınıfa girdiğimde telefonda halama çıkışta olacak maç için kalacağımızı yazıp mesaj attıktan sonra telefonu cebime koydum ve yerime geçmek için kafamı kaldırdığımda nefes alamadığımı hissettim. O, gelmişti.

Umudu FısıldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin