Bölüm 4

32 14 3
                                    


Medya; Meyra

Basketbol maçının ardından hem şaşkınlık hem de mutlulukla ilerliyordum. Maçı Ayaz'lar değil, diğer şubenin takımı kazanmıştı. Ateş de içinde olduğu için Ateş kazanmıştı. 3-1 skorla galibiyet kazandıkları maçta Ateş'in profosyonel bir şekilde basketbol oynaması dikkatimi çekmişti. O ne zamandır basketbol biliyordu ki? Zeynep'le şaşkın şaşkın maçı izlemiştik ve Ateş'in hızlı çevikliği ile iki tane basket atmıştı.

Takımın kaptanı Ekin bile ona şaşkınlıkla bakmıştı. Ekin ilk başta Ateş'i istemese de takımda eksik oyuncu olduğu için kabul etmişti ve bu kararından hiç pişman olmadığı her halinden belliydi. Ateş'in yanına gelip omzuna arkadaşça vurup onu takımına istediğinde onu mutlulukla izliyordum.

Ateş reddettiğinde nedense yanına gidip soramamıştım bile. Çünkü sanırım artık biz gerçekten.. İki yabancı gibiydik birbirimize.

İçime mutlulukla hüzün bulanmıştı. Spor salonundan çıkarken Zeynep ile veda ederken tuvalete gidip ellerimi yıkadım ve dudaklarıma en sevdiğim meyve aromalı rujdan sürüp çantama koydum. Saçlarımı elimle hafif tarayarak tuvaletten çıkarken spor salonunun kapılarının kilitlendiğini anladım. Neyseki daha öğrencilerin çıkış yapacağı yer kapanmamıştı. Benden başka kimse kalmadığı için adımlarımı hızlandırdım.

Çantamdan telefonu alacakken aniden kolumdan tutulup bir yere çekilince elimdeki telefon kayıp yere düştü. Korkudan çığlık atacakken anlamışcasına elini dudaklarıma götürdüğünde korkuyla gözlerimi açtığımda gözlerim büyüdü.

Ayaz? Bunu söylemek için dudaklarımı kıpırdatmam gerekti ancak elleri bunu engellediği için içimden şaşkınlıkla adını geçirmiştim.

"Yine çığlık atmazsan elimi çekeceğim." dediğinde hızla kafamı salladım. Tanrım üstünde hiçbir şey yoktu! Böyle bir durumda olacağım hiç aklıma gelmezdi ve acayip utanç vericiydi. Elini çektiğinde nefes nefeseydim.

Bakışlarında ilk defa alaycılık, nefret ve kin görmediğim bir zamandı. İyi de neden beni buraya çekmişti? Neden buradaydık ve bu durumdaydım?

"Ayaz ne yaptığını zannediyorsun? Tanrım benim gitmem gerek, bir daha böyle bir saçmalık yaparsan.."

Durdum. Ne yapabilirdim ki? Ayaz ise bunun farkında olduğunu bilirmişcesine bana sırıtırken yutkundum. Pekala, her kız ondan etkilenirdi ve benim de bu durumda bundan etkilenmem tuhaf kaçmazdı değil mi? Yakışıklıydı ve okulda herkesin hem korkarak hem de çekici bulduğu kişiydi.

"Evet, ne yaparsın?" dediğinde Ayaz kaşlarım çatıldı. "Seni öldürürüm." Ayaz kahkaha atarken elimle onu itekleyip çıkacakken kolumdan tutup ona bakmamı sağladı.

"Hala anlamıyorsun değil mi?" dediğinde artık endişelenmeye başlamıştım. Halam hala bu konularda hassastı ve geç kalırsam bir güzel beni haşlayacaktı. Bu konuda haklıydı çünkü kısa bir zaman önce benim bile travma diyebileceğim olay yaşamıştım.

"Ne dediğini anlamamamın sebebini söylemediğin için anlamıyor olabilirim belki de." Bu kadar karmaşık cümleyi nasıl söylemiştim bilmiyorum ama artık bu yerden çıkıp utancımla baş çıkmaya çalışarak eve gitmek istiyordum.

"Ateş'den neden bu kadar nefret ediyorum.. Seni okulda rezil edebilecek bir rütbem varken neden sana iftira atmıyorum.." diye düşünürmüş gibi yaptığında artık gerçekten gitmem gerektiğini anladım.

"Benim gitmem gerek." deyip ayrılacakken kolumdan bu sefer sertçe kendisine çektiğinde içimdeki endişe gitgide büyüyordu.

Ayaz gerçekten bulaşmak istemeyeceğiniz tiplerdendi. Şuanki hali gibi.

Umudu FısıldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin