Bu yaşıma kadar pek sevgi görmedim.Bütün bu sevilmemezliğim,hayatın beni dışlaması 17 yaşımda söylediğim bir yalan yüzünden.
Babam ,ben ,kardeşim-Ali- 4 kişilik sıradan bi aileyiz.Erzincan'da yaşıyoruz. Lise üçe gidiyorum. Derslerim idare eder,sayısalım iyidir. İnşaat mühendisi olmak istiyorum,erkek işleri daha çekici geldi hep bana.
17 yaş...
Hayatın en güzel zamanı bence. Aşkın yaşı. Aynı sokakta oturduğum bir delikanlı var. Küçüklüğümden beri ona hayranım. Ama ben erkek fatma olarak tanınınan bir kızım. Onun bana bakması imkansız gibi. Güzel kızım aslında,ama maç falan yaptıgımdan olsa gerek erkekler bana kanka gözüyle bakıp dertlerini anlatırlar.Adı Çağlar. Selvi boylu Çağlar.
Öyle derler ona. Dalyan gibi,yürüdüğü yolu yerinden oynatır. Karizma,vücut ne ararsan var. Ama en önemlisi de,pırlanta gibi kalbi . Kimseyi kıramaz,üzemez,karıncayı incitemez. Ben Çağlar'a sevdalandım, 17 yaşımda. Erdem biliyordu sadece Çağlar'a aşık olduğumu. Erdem en yakın arkadaşım,sırdaşım. Sadece ona güvenip anlatmıştım,çok şaşırmıştı. Benden beklemeyeceğini söylemişti,haklıydı. Hep aşık olanların salak olduğunu düşündüm. Aşka inanmıyordum hatta. Çağlar'a aşık olduğumu kabullenmem biraz zaman aldı. Daha bunu kendime anlatamazken, Çağlar'a nasıl anlatacaktım?Bir gün Erdem'le oturuyoruz mekanda.-mahallenin kafesi-. Sohbet ediyorduk, tam o sıra Çağlar da kafeye geldi. Yan masaya oturdu,bize sırtı dönük şekilde. Erdem sürekli dürtüklüyor,bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini söylüyordu. Kalbim mahşer yeri, bütün cesaretimi topladım ve yanına gittim. O rahattı,çünkü onu sevdiğim aklının ucundan geçmezdi. Normal konuşmaya başladım,halini hatrını sordum. Kısa cevaplar veriyordu. Yan masadan bizi dikizleyen Erdem merakla bakıyordu. Ben Çağlar'ın yanına giderken yüzüm gülüyordu. O kısa cevaplar verip telefonuyla uğraşmaya devam ettikçe benim yüzüm düşmüştü. Erdem bunu farkedip iyice meraklandı. Kaş göz yapıp duruyordu, kafamı çevirip bakmadım. Zaten yeterince moralim bozulmuştu. Gerçi ne bekliyordum ki, boş hayaller. "İyi günler", deyip masadan kalktım ve kafenin kapısına yöneldim. Bana sadece "görüşürüz" dedi. Ne bileyim,bir şeyler bekliyor insan. Erdem peşimden geliyordu,o an ki hayal kırıklığı ve sinirin karışımıyla Erdem'e patladım. O an onu suçlamıştım,beni gaza getiren oydu. Ama sonra sakinleştiğimde haksız olduğumu farkettim ve özür diledim. Sonuçta en yakınımdı ve iyiliğimi düşünüyordu. Akşam karanlığı çöktü,muhabbeti bölüp eve gitmem gerekiyordu artık. Vedalaşıp eve doğru yola koyuldum. Gittiğimde evde annem ve babam kavga ediyorlardı. Babam eve sarhoş gelmişti,annem de kızmıştı haklı olarak. Babam böyle biri değildi aslı da,ama son bir ay içerisinde üçüncü sarhoş gelişiydi. Annem başka birisinin varlığından şüpheleniyordu. Bu arada annem hipertansiyon hastası,stresten uzak kalması gerekirken stresin merkezine düşmüştü. Önce şaşırarak beş saniye falan bakakaldım,sonradan koşarak aralarına girdim. Babam o siniriyle anneme tokat atmıştı. Annem yere düştü ve kafasını sehpaya vurdu. Kanamaya başlamıştı . Hemen ambulansı aradım ve hastaneye gittik. Ucuz atlatmıştı. Babam,resmen annemin kafasını yarmıştı. Bunu asla unutmayacağıma söz verdim kendime.
Eve geldiğimizde yemek yiyip yattık. Ertesi gün Erdem'le buluşmak için mekanın yolunu tuttum. Yolda ne göreyim, Çağlar kaldırımın kenarına oturmuş ağlıyor. Yanına gidip gitmemekte kararsız kaldım. Öyle yalnız durmasına kıyamadım,gittim yanına. Ne olduğunu sordum. Neden ağladığını gerçekten merak ediyordum. Bana çok morali bozuk olduğunu söyledi. Onun için ne yapabileceğimi sorduğumda aldığım cevap "Bu akşam saat dokuzda depoya gelebilir misin?" oldu. Depo,çok bilinmeyen,genelde serserilerin takıldığı tekin olmayan bir yerdi. Çağlar'a güveniyordum,ama nedenini merak etmiştim. Sorduğumda,dertleşmek istediğini ve onu kırmamamı istediğini söyledi. Bende zaten onu değil kırmak,bi lafını iki edemezdim. Kabul edip yoluma devam ettim. Erdem'e olanları anlattım. Bir sorun çıkarsa haberdar etmemi istedi. Başımı aşağı yukari sallayarak onayladım ve yanından ayrılıp evin yolunu tuttum. Anneme ne diyeceğimi düşünüyordum. Bir küçük yalanın fazla zararı dokunmaz herhal dedim ve bir şeyler uydurmaya karar verdim.
