Suçluluk beni ele geçirmeden önce odamda yalnızca bir saat kaldım.Ancak özür dilemeye karar verip aşağı koştuğum zaman,büyükanne gitmişti.Buzdolabının üzerindeki not doktorunun kliniğinde olacağını söylüyordu,haftalık kontrolü varmış.Harika.Kelimelerindeki soğukluğu okuyabiliyordum.Isırıyor ve benimle alay ediyordu.Tüm gün olanları düşüneceğimi bildiğim için,giyindim,evden çıktım ve yandaki kasabaya giden ilk otobüsü yakaladım.Saat öğleden sonra birdi.
Bir saat sonra kendimi grubumuzun stüdyosunda tembelce takılırken buldum.Aslında burası sadece Suho'nun babasının yeni bir tane inşaa ettikten sonra kullanmasına izin verdiği eski bir garajdı.''Araban yoksa garajın da olmasın,değil mi ama?''dedi bir keresinde,yeniden döşemeye karar verdi ve voila! Krepitus'un ini doğdu.
Ben geldiğimde içeride sadece Kyungsoo vardı.Suho ve Chen saygı duyulacak yaz işlerinde vakit öldürürlerken Tao yeni eyeliner almaya çıkmıştı,böyle dedi yani.
Kyungsoo hani şu güzel çin bebekleri gibi;porselen bir cilt,yuvarlak yüz,büyük gözler falan.Yalnızca o yakışıklı simanın altında yatan saf kötülüktü,şeytanın oğlu var ya hani,ta kendisi.Eğer onu rahatsız ederseniz ve o da sizin saçınızı ateşe vermeye karar verirse,bana güvenin,saçınızı ateşe verir.Ama bir şekilde,aramızda rahatlık verici bir sessizlik duyusu oluşturduk böylece yalnız kaldığımızda sadece çenemi kapayıp kendi işime bakmayı öğrendim,o da her ne yapıyorsa onu yapıyordu işte.Onu hiç rahatsız etmemiştim ve bu rekoru kıracak modda da değildim.
Ve birden bire,Kyungsoo odanın öbür köşesinde örgü örerken telefonumun imzam olan dubstep mix zil sesiyle çalmaya başladığındaki korkumu bir hayal edin.Resmen sandalyemden düşüp panikledim,ve farketmiş mi diye ona hızlı bir bakış attığımda,yan bakışlarla karşılaştım.Dudaklarımı oynatarak üzgün olduğumu söyleyip aramayı cevaplamak için odadan çıktım.Kai arıyordu.
''Yow adamım,naber,'' teknik olarak bağırarak söyledi.Gözlerimi devirdim.
''Daha iyi bir zamanda arayabilirdin,'' homurdandım,''Ne haber?''
Kai kesinlikle sersemlemişti.''Hey,sorun ne?''ona Kyungsoo'yu anlattım.''Kyungsoo ile birlikteydim ve parti şarkılı zil sesim tüm duvarlarda eko yaptı.''grubumuzla ilgili hikayeler anlattığımdan Kyungsoo'yu biliyordu.Ona ''Satansoo'' diyordu,ve bu öyle kalmıştı yani.
''Oh adamım,baş sağlığı diliyorum sana.Uçan tuğlalara ve zehirlenmiş içeceklere dikkat et.''
İç çektim.''Ee ne diye rahatsız ettin sen beni?Umarım başka bir parti davetiyesi değildir.''Kai cevaplamadan önce boğazını temizledi.
''Hayır adamım.Dinle.Bak şimdi,dün gece klüpteydim ve bana ucuzdan iyi kalite ot satan cidden cidden cidden havalı bir herifle tanıştım,''o devam ederken baş salladım.''Neyse,bu adamın annesinin ayarladığı bir kızla tanışmak için yarın şehre inmesi gerekiyormuş.Ama havalı adamın bunun için zamanı yok.Bu yüzden onun yerine benim gitmemi istedi bende kabul ettim.''
Alaya aldım.Konuştuğu her bir kelime klasik Kai diye çığlık atıyordu.
''Ee bunun benimle ne alakası var?''sordum.
Sesindeki eğlendiğini belli eden ifade kötü haberlerin ipucunu veriyordu.
''Hikaye orada bitmiyor,arkadaşım.Bu sabah panik içinde bana mesaj atıp ikili randevu olacağını söyledi.Görünüşe göre kız arkadaşı olmadan gelmek istemiyormuş.''
Çok iyi biliyorum oh bunun nereye gittiğini çok iyi biliyorum.
''Yani seninle gelmemi istiyorsun,bu mudur?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catch 22
FanfictionSeçmek için bir şansın var.Ama neyi seçersen seç,kaybedeceksin. Bunu,belki bir gün okuduğunda,niyetimin tamamen saf olduğunu ve kimseyi incitmeye kalkışmadığımı anlarsın umuduyla yazıyorum.Ve..aslında ikimizin de haklı olduğunu.Seni sevdiğimi ve sen...