Bir duraksama oldu.Tek yapabildiğim tepkimi görmek için yavaşça,dikkatlice yüzümü inceleyen Baekhyun'a bakmaktı.Kendiminkini sezebildiğim gibi onun belirsizliğini de sezebiliyordum.Bir çıkmazdaydık ve o sonraki saniyelerin nasıl çözüleceğini tahmin etmeye çalışıyordu.Dürüst olmam gerekirse,anı mahvetmek istemiyordum.
''Taeyeon,benim maria'm.''
Ama hemen sonra,duygular boğazımdan şakaklarıma ve alnımın ortasındaki kırışıklığa tırmanmaya başladı.İnkar edemezdim-asabımın bozulduğunun belli olduğunun farkındaydım.Ki asabım bozulmuştu zaten.
''Tabii,''dedim sonunda,''Yani cidden onunla iletişim halindesin.''
''Yeol,düşündüğün gibi değil.''
''Durumu nasıl yorumluyormuşum sen söyle o zaman.''
''Birbirimizi gördüğümüz ya da,ya da randevuya falan çıktığımız yok.''
''Yüce İsa,''dedim gıcırdattığım dişlerimin arasından,''Yani sence düşündüğüm bu muydu?''
''Değil miydi?''
''Hayır!Bu söylediklerini cidden yapmışsın gibi söylüyorsun.''
''Yeol,tabii ki de hayır ya!''
''O zaman niye söylemedin bana?''
''O yüzden söylüyorum ya şimdi!''
''Niye daha önce söylemedin?''
''Çünkü,''Baekhyun duraksadı,gözlerinden tereddüt ettiğini görebiliyordum.''Söyleyemedim.''
Cevabı hiçte tatmin edici değildi.''Anladık onu.''
''Ama Yeol!Bunu senin güvenine ihanet etmek için yapmıyorum.Sadece söylemeye hakkım yok işte.Şimdi değil.Bana güvenebilirsin.Gerçekten.''
''Ama ya sen,sen bana güvendin mi?''sordum,cevaplamadı.Ama cevaplaması için de yalvarmıyordum zaten çünkü kendim hakkında kötü hissediyordum.Bizim hakkında kötü hissediyordum,ve hatta bu kavgayı yaptığımız için de kötü hissediyordum.İç çektim.
''Hadi...hadi seni eve götürelim o zaman,madem konuşmak istemiyorsun.''
Yalnızca kendimi odama kilitlemek istiyordum.
○
İkimiz de aynı anda ağzımızı açtığımızda onların evinin önünde,verandadaydık.
''Yeo-'' diye başladı.''Bay.'' dedim aynı anda.Onu kesmek istememiştim,ama konuşmak gibi bir planı olmadığını görebiliyordum.
''İyi geceler,''dedim sonra ve arkama bile bakmadan dönüp sokağa doğru adımladım.
Kötü hissediyor muydum?Evet.Yanılıyor muydum?Belki.Taeyeon'u bana anlatmamasını haketmiş miydim?Tabii ki de hayır!Yani,sevgililer arasında bile olsa gizliliğe inanırdım.Ama onunla aynı sınıfta olduğunu bana söylediğinden beri rahatsız hissettiğimi biliyordu.Ve şimdi iletişimde olduklarını ve tüm bu zaman boyunca Baek'in bana bunu söylemediğini öğrenmiştim,asabımın bozulmaya hakkı vardı.
Tanrım!Fena halde içecek bir şeylere ihtiyacım vardı,ya da tüttürecek.Ama Büyükannenin beni görme riskini göze alamıyordum.
Eve ulaştığımda direk odama çıktım.Telefonumu en uzak köşeye fırlatıp laptopun başına geçtim.Deliriyordum.Birisiyle konuşmam lazımdı.Ama kimse de çevrimiçi değildi.Bir saniyeliğine Kai'yi arasam mı diye düşündüm ama vazgeçtim.Şimdi bir yerlerde partiliyordu yine kesin,emindim.O kadar insan iletişimine ihtiyacım yoktu şuan.Bu yüzden facebook'ta dolandım biraz,öfkemi yatıştıracağını umuyordum.Ama anasayfadaki aptallık oranı beni daha da kötü hissettirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catch 22
FanfictionSeçmek için bir şansın var.Ama neyi seçersen seç,kaybedeceksin. Bunu,belki bir gün okuduğunda,niyetimin tamamen saf olduğunu ve kimseyi incitmeye kalkışmadığımı anlarsın umuduyla yazıyorum.Ve..aslında ikimizin de haklı olduğunu.Seni sevdiğimi ve sen...