Yaklaşık 4 kilometre kadar yürümüşlerdi, sadece 1 kez mola vermişlerdi ve gerçekten yorulmuşlardı. Austin hala ağlıyordu. Ara ara çığılıklar atıp, küfrediyordu. Chris ve Kayden çok üzgünlerdi. Belki de pişman olmuşlardı, kim bilir… Büyük ihtimalle Lacy çoktan ölmüştü. En çok acıtan da buydu zaten. Alix için hala umut vardı, ama Lacy’nin sonunu onlar getirmişti. Chris, kazadan önce Ölüm Meleği’ne kafa tutacaklarını söylediğini hatırladı. Bu rekabeti kim kazanmıştı?
Austin ağlama nöbeti geçiriyordu. Yere yığıldı. Ses çıkarmıyordu. Kısa süre sonra attığı bir çığlıkla kendine geldi. Arkadaşları bu durumu kanıksamıştı, artık onu sakinleştirmeye bile çalışmıyorlardı. Austin bağırdı, “Alix ölecek, belki de öldü… Onu siz öldürdünüz, onu biz öldürdük! Biliyorum gelecek, geri dönecek biliyorum!” Derek Alix’i düşündü, Lacy’yi… Austin haklıydı. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktu. Derek kendi dahil herkese kızıyordu. Austin’in yanına gitti. Ona sarıldı. Alix’i bulacaklarını, onu kurtaracaklarını söyledi. Kendi bile inanmasa da…
Yürümeye devam ettiler. Yola çıkmadan önce, Alix ve Lacy’nin çantaları dışında sağlam kalan yiyecekleri ve eşyaları yanlarına almışlardı. Kızların çantalarını kontrol edip, Alix’in uyanınca kolayca ulaşabileceği bir yere koymuşlardı. Evet, Lacy’den ümidi kesmişlerdi ama hala Alix’in uyanacağına inanıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar
AdventureSadece basit bir geziydi. Bu boyutlara ulaşabileceğini kim tahmin edebilirdi ki? Belki de şeytanın oynadığı bu oyunları en başından reddetmeliydiler ama şeytan aralarındaydı, ve onlar bu kadar zeki değillerdi... Bir anlık acele, bir anlık korku, bir...