1.Bölüm [Gerçek Benlik]

358 21 9
                                    


''Alex! Beklesene beni, yetişemiyorum sana ,'' Nefes nefese arkasından koşturuyordum. Arada bir durup ellerimin iki dizimin üstüne koyup nefesimi kontrol ediyor ve tekrar koşmaya devam ediyordum.

'' Hadi Pea! Dean, bizi sınıfa almayacak yine! O derse girmem lazım. Bugün antrenman günü. Bugün gücümü kullanacağım,'' Alex'in dediklerini algıladıktan sonra tekrar koşmaya devam etmiştim. Güç bağımlısı olmuş melez. Koşmaya devam ederken pencerelerden bahçeyi görebiliyordum. Nefes nefese kaldığımda aynı şeyi yaparak durdum ve dizlerime ellerimi koydum. Dışarı baktım. Ders umurumda değildi. Sağlığımdan olacaktım Alex yüzünden. Önüme bakıp Alex'e baktım, çoktan benden uzaklaşmış ve sınıfa yaklaşmıştı. Bugün herkes güçlerini kullanacaktı. Küçük düellolar oluyordu ve bizler güçlerimizi kullanarak asıl benliklerimizi hocalarıma gösteriyorduk. Onlar da not alıp tanrılara iletiyordu. Ben hariç, her düelloda yeniliyor ve bir eksi alarak yerime geçiyordum. Tabi aldığım yaralar da cabası. Biraz dinlendikten sonra pencereden dışarıya baktım. Uçsuz bucaksız bahçemiz ve ardından gelen gizemli orman tüm ihtişamı ile karşımda duruyordu. Her yerde melezler ve saf kanlar bir arada ya ders çalışıyor ya da antrenman yapıyorlardı. Ben ise bir yerde oturup onları izliyordum. Çünkü uyarılmıştım. Kader tanrıçaları tarafından nedeni bilinmeksizin bütün güçlerimi ve benliğimin ortaya çıkmaması için uyarılmıştım. Kafamda bin türlü düşünceler dönerken, orman tarafında gördüğüm parıltı gözlerimi almıştı. Farklı bir şeydi sanki. Gözlerimi kapatıp açtığımda tekrar o parıltıyı gördüm. Sadece benim fark ettiğim bir şeydi sanki. Benliğime seslenen bir şeydi sanki. Bahçeye çıkan kapıyı açıp çıktığımda parıltı hala bana bakıyordu. Beynimde fısıltılar dolaşmaya başlamıştı;

'' Beni görebiliyorsun Pea. Hadi gel...'' Parıltı benimle konuşuyordu. Ve ben transa geçmiş gibi ona gitmeye devam ediyordum. Yavaş yavaş yürümeye devam ettim ve parıltı gözümde daha da çok büyümeye başladı.

'' Geliyorum... Kimsin sen! '' içimden söylediklerim yine beynimde yankılanıyordu. Parıltıya biraz daha yaklaştığımda ısısını hissediyordum. Sıcaktı. Hem de fazlası ile sıcaktı. Bana bakan melez ve safkanları görüyordum ama tepki vermiyordum. Gözüm sadece parıltıdaydı. Arkamdan bana seslenenleri duydum ve döndüm. Alex, endişeli gözleri ile bana bakıyor ve bir şeyler diyordu. Duyamıyordum.

'' Pea hemen buraya gel. Uzak dur oradan! '' Cevap bile verememiştim. Geri dönüp parıltıya yürümeye devam ettim. Vücudum ısıyı daha da hissedince gözlerimi kapattım ve ellerimi oynattım. Suyun bana gelmesine izin vererek yürümeye devam ettim.

'' Katherina Pea Pierri! Hemen olduğun yerde dur!'' tanıdık geliyordu ses. Başımı çevirdiğim de Dean'i gördüm. Dean Earl. Gülümsedim ve parıltıya bakarak yürümeye devam ettim. Parıltının yanına vardığımda olduğum yerde durdum.

'' Kimsin sen?'' Tedirgin bir şekilde ona bakıyordum.

'' Beni yakında tanıyacaksın Pea. Ama burada güvende değilsin. 2 gün sonra doğum günün var ve sen o gün değişeceksin. Kaçman lazım. Kaçıp kendini buradan kurtarman lazım,'' dedi. Kafam karışıktı.

'' Ne demek istiyorsun?''

''Sen onlardan farklısın değil mi? Bütün güçlere sahipsin ve onlardan saklıyorsun. Tam tanrı soyundan geliyorsun. Hatta tanrıları bile yok edecek gücün var. Bunu bulacaksın. Ama önce buradan kaç. Yanıma gel,'' yanına gelmek mi? Parıltı güven veriyordu. Gülümsedim. Arkamda bana seslenen seslere aldırış etmeden biraz daha yaklaştım ona.

Var Oluş...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin