Sınıfa giren öğretmen ve siyah saçlara sahip olan çocuk ile birlikte bütün öğrencilerin dikkati o tarafa yöneldi.
Öğretmenlerinin yüzünde bir gülümseme vardı.
Çocuğun suratında her hangi bir duygu belirtisi yoktu. Oldukça ifadesiz bakıyordu.
Bir kaç kız yanaklarında hafif kızarıklıklar ve büyülenmiş surat ifadeleriyle bir birleriyle fısıldaşıyordu.
Jihyun'un suratında gelmiş olan yeni öğrenciyi görmesiyle birlikte bir gülümseme oluştu.
Çocuk kendini tanıtmak için öne doğru bir kaç adım ilerledi.
"Ben Jumin Han bugünden itibaren sınıf arkadaşınız olacağım. Lütfen iyi geçinelim."
Öğretmen gülümseyerek gözünü sınıfta gezdirdi. Eliyle Jihyun'un yanındaki boş sırayı işaret etti.
"Şuradaki sıraya geçebilirsin."
Jumin surat ifadesinde her hangi bir değişiklik olmadan sıraya geçti. Jihyun ise ona doğru gülümsüyordu. Uzun zamandır birbirlerini tanıyorlardı.
Herkesin dikkati Jumin'in üzerindeydi. Bir kişi hariç.
Zen.
Düşündüğü tek şey dersleri olduğu için çocuğun sahip olduğu değişik aura dikkatini çekmemişti.
***
"Eve gidince tekrar yapmayı unutmayın."
Öğretmen eşyalarını toparlarken tekrar yüzündeki gülümsemeyle söyledi. Tenefüs zili çalmıştı. Zen bir sonraki ders için olan hazırlıklarını yaptı. O sırada ise diğer herkes Jumin'in başına toplanmıştı. Genelde bu ilgi sürekli Zen'in üstünde olurdu. Zen bu konuyu fazla düşünmeyerek sonraki ders için hazırlandı.
Jihyun yüzündeki gülümsemeyle Jumin'e bakıyordu.
"Transfer olacağını söylemiştin ama bu kadar çabuk olacağını beklemiyordum."
Jumin kafasını Jihyun'a çevirdi ve surat ifadesini bozmadı.
"Babam bir an önce bu okula gelmemin geleceğim için daha iyi olacağını söyledi."
Jumin'in etrafındaki herkes ona bir sürü soru sormak istiyordu bir kız öne atıldı.
"Ş-şey ders boyunca aklıma takıldı. Acaba şu popüler aile şirketinin sahibi Bay Chairman'in oğlu olabilir misin?"
Jihyun 32 diş sırıttı .
"Ta kendisi !"
"Soruları kendim de cevaplayabilirim Jihyun."
"Hadi ama uzun zamandır tanışıyoruz. Neden böyle kaba davranıyorsun ?"
Jumin Jihyun'u umursamayarak etrafındaki kalabalığın ona yönelttiği soruları dinlemeye başladı.
Yoosung çikolatalı sütünü yudumlarken Saeyoung ile birlikte Zen'in sınıfına doğru ilerliyorlardı.
"Hey sence Jihyun sınıfta mıdır dersin ?"
Yoosung kaşlarını çattı.
"Neden şimdi onun hakkında konuşuyoruz ?"
Saeyoung gülümsedi.
"Biliyorsun genelde Zen'i bizimle takılması için ikna edemiyoruz. Jihyun ise çoğu zaman dışarıda oluyor."
Yoosung'un kaşları hala çatıktı . Yanakları hafif bir pembe ton alırken kafasını yere çevirdi.
"Neden sürekli o ikisinin yanına gidiyoruz ?"
Yoosung hafif üzgün bakışlarla kafasını Saeyoung'a çevirdi.
"Yoksa benimle zaman geçirmeyi sevmiyor musun?"
Saeyoung Yoosung'un surat ifadesini görür görmez kendini tutamayıp ona sarıldı.
"Yoosung çok tatlısın ~"
"H-hey kes şunu ve sorumu cevapla."
Saeyoung kollarını yavaşça Yoosung'dan ayırdı.
"Tabiki de seninle zaman geçirmeyi sevmediğimden değil. Bir daha böyle düşüncelere kapılma."
"Uhm."
Yoosung kafasını olumlu şekilde salladı.
Bir süre sonra Zen'in sınıfına vardılar.
"Zenny~ burada mısın ?"
Saeyoung sınıfın içinde göz gezdirdi. Dikkatini ilk çeken şey kalabalığın görüntüsü olmuştu.
Merakına engel olamadan kalabalığa doğru ilerledi. Bu sırada Yoosung içtiği sütün kutusunu çöpe atıyordu. Zen'i görünce Saeyoung'un aksine ona doğru ilerledi.
O sırada Saeyoung kalabalıktan içeriye ilerlemeye çalışıyordu. Biraz ilerledikten sonra tanıdık bir surat gördü.
"Jumin ! Seni burada beklemiyordum."
"Ah ... Saeyoung."
"Hey , hey ! Elly nasıl ? Onu bu hafta sonu bana bı-"
"Kesinlikle olmaz ! En son senin yanına götürdüğümde berbat bir haldeydi."
"Ahh ~ hadi ama ona hiç bir şey yapmadım. Sadece sarıldım , bisikletle gezdirdim, kucağıma alarak etrafımda daireler çizdim . Ayrıca o da bunlardan oldukça eğleniyor gibiydi."
"Hayır hayırdır Saeyoung ."
Kalabalık sessizce konuşmayı anlamaya çalışıyorlardı. Birisi çekingence elini havaya kaldırdı.
"Şey , acaba Elly kim ?"
Jihyun gülümsedi.
"Jumin'in kedisi."
Kızlardan birinin gözleri parladı.
"Bir kedin mi var ? Çok tatlı hayvanlar her zaman kedim olsun istemiştim."
"Evet kesinlikle öyleler ."
Yanındaki arkadaşı ona onay verdi.
Jumin hafiçe gülümsedi.
"Kediler gerçekten de inanılmaz hayvanlar."
Jihyun hafifçe gülümsedi. O sırada gözüne Zen'in yanındaki sarı saçlı kişi takıldı. Gülümsemesi büyüdü.
"Oh, Yoosung !"
Yoosung'un vücudu titredi.
"Lütfen beni görmüş olmasın."
"Buraya doğru geliyor ."
Zen gözünü okuduğu kitaptan ayırmayarak söyledi.
"Agh ! Neden ?"
Saeyoung Jihyun'un kalkmasıyla birlikte hemen onun yerine oturdu. Kafasını Jihyun'un gittiği yöne çevirdi .
"Oh , Yoosung için üzülüyorum."
Jumin kafasını o tarafa çevirdi. Kafasını o tarafa çevirmesiyle . Beyaz saçlara sahip olan çocuk Jumin'in dikkatini çekmişti. Etrafında olmayan tek kişi oydu . Saeyoung'a baktı ve Zen'i gösterdi.
"O kim ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece bir şans ver bana. [Juminzen]
Short Story"Zen bana bir şans vermeni istiyorum ." Zen'in gözleri şaşkınlıkla açıldı . "Şans mı ?" "Evet dostun olmam için bir şans." ~~~ ♞Yaoi yani boy x boy dur . ♞Zen'in rutiniyle ilgili ufak ufak spoilerlar içermektedir. ♞Mystic Messenger kurgusudur...