Her Şey Düzelecek

34 2 0
                                    

          HELGA THORNE

   Hastanedeydik ve Louis şimdi daha iyiydi. En azından yaşıyordu. Robert'a "Hadi gidelim" dedim. Robert bana çok tuhaf bir bakış attı ve ardından "Helga sen şaka mısın?" dedi. "Ne şakası hadi biz görevimizi yaptık Robert gidelim lütfen" dedim.

-İyi sen git!

-Hadi beraber gidelim.

-Helga sen bu değilsin biliyorum hadi otur ve bekle Louis iyi olacak ve beraber çıkacağız sırf ayrıldın diye her şey bitmedi.

  Susup oturdum. Bana diyecek başka bir şey kalmadı. Tabi benim neler yaşadığımı bilmiyordu. Louis'in bana neler yaptığını bilmiyor. Zaten öğrenmesin de. Sinirlenmeye başladım, daraldım ve hava almak için dışarıya çıktım. Her şey üstüme gelmeye başladı. Dışarısı gerçekten güzeldi. Hava güneşli, bulutlar bembeyazdı. Ama ben Louis'i bekleyecektim. Ayrıca Robert ya fazla iyiydi ya da ben fazla kendi kendime gelin güvey oluyordum. İnsan kıskandığı birinin yaşamasını ister mi hiç? Beni takmıyordu işte kısa ve net. İçeri girdiğimde Robert boynuma atladı ve "Kurtuldu şükürler olsun ki" dedi. "Kurtulmuş hadi bak gördün işte şimdi gidelim" dedim. "Tamam bir yerde oturalım bir kaç saat sonra geliriz durumuna bakarız" dedi. "İyi hadi gidelim açım ben" dedim. "Ne zaman doydun ki?" dedi. İşte şuan gerçekten utandım. "Hahaha evet ve birazdan yemek yemezsem seni yiyeceğim" dedim. Durumumu şakaya bağladım ama aslında içimden utanıp ağlıyordum. Arabaya gittik. İçerisi kan kokuyordu Lou'nun kanlarıydı. Ve ben kan kokusundan nefret ederim. "Arabayı yıkatmam gerek gerçekten de iğrenç kan kokuyor" dedi. Lüks bir mekanın önünde indik. Her şey güzel gidiyordu evet ilk kez her şey güzel gidiyordu. Geldiğimiz yerdeki bütün herkes bize bakıyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Robert elimi tuttu. Ve kulağıma eğilip "Rahat ol ve sevgilim gibi davran" dedi. Aptal Helga yine umutlandı işte nolacak o çocuk beni arkadaşı olarak görüyor o kadar. Neyse ne bari şuanın tadını çıkarayım dedim ve etrafa gülümserken Robert'a sokuldum. Hoşuna gitmişti ve o da iyice yaklaştı. Yanıma bir kız geldi. Oldukça güzeldi. Bacakları fazla uzundu sadece o kadar. Beni itti ve "Robert benim ondan uzak dur sürtük" dedi. Rob'a baktım ve "Ne diyosun sen be" diye kıza çıkıştım. Kız bana ters ters baktı ve gitti. Sinirlenmedim ama kıskandım. Masamıza oturduk ve ben noodle istedim. Robert de hamburger istedi. Yemek geldi ve konuşmaya başladık.

-O kız kimdi?

-Sence?

-Eski sevgilin mi?

-Hayır bana aşık biri işte.

  Bu cevaptan sonra rahatladım ve oh çektim. Başımı yemeğe gömdüm yemek bitene kadar da hiç konuşmadık. Yemek bittikten sonra Robert samimiyetsizce "Hadi Louis'in yanına gitmiyor muyuz?" diye sordu. Aslında Louis'i merak ediyordum. "Hadi gidelim" dedim. "Açlığın gidince agresiflik de gitti sabahkinin aksine melek geldi" dedi. Gülümsedim. Ah şu çocuk bana ne zaman takılmayacaktı. Ama bu da bir şeydi. Aramız gittikçe iyi oluyordu. Mesafeler azalıyordu ce işte o mesafenin en aza indiği yerde aramızda bir şeyler olacaktı biliyorum. Arabaya bindik -hala kan kokuyordu- hastaneye geldik. Louis uyuyordu ama durumu iyiymiş yarın uyanır ve ertesi güne taburcu olabilirmiş. Doktora "Ailesine haber vermeliyiz" dedim. "Veremeyiz ve sizde sakın ha vermeyin başınız belaya girer" dedi. "Ne belası neler oluyor?" dedim. Doktor sadece baktı ve gitti. Sanırım o da bir şeyler bilmiyordu. Kimse bilmiyordu. Louis bu aralar gizemliydi ve çok değişmişti. Rob beni eve bıraktı. Kahve içmesi için davet ettim ve kırmadı. Eve girdik bana bugün değişik bakıyordu. Her zaman boş bakardı ama sanki bugün bir mesaj vermek ister gibi bakıyordu. Ama ben o mesajı alamadım. Kahveyi yapmak için mutfağa gittim. Kahveden çok soğuk mocha olmuştu. Kahveleri elime aldım ve Robert'a fincanı verdim. Tam içerken üstüne döktü ve hemen mutfağa gidip bez aldım. Robert'ın gömleğini silmeye başladım. Robert gömleği çıkardı ve şekilli baklavalarını görmek zorunda kaldım. Robert beni kendine doğru çekti ve yakınlaştık, yakınlaştık ve en son yüzüm Robert'ın göğüs kaslarına değdi. Mocha kokuyordu başımı kaldırdım ve öyle bir tutkuyla beni kendine çekti. Belimi kavrayan elleri aşağılara indi ve kalçalarımdan tuttu. Dudaklarıma yapıştı. Karşılık verdim. Şimdi deli gibi öpüşüyorduk ama daha fazlasını istiyordu bunu anlayabilmiştim. Daha fazlası olmazdı kendimi geri çektim. "Özür dilerim öyle şey oldu bir an" dedi. "Anladım" dedim. Kalakalmıştım bir anda. "Biliyor musun? Her şey düzelecek" dedi. Demesi kolayda nasıl düzelecekti?

Arkadaşlar bu bölüm nasıldı? Yorumlarınızı bekliyorum. +30 okuyucu ve 15 vote olmadan yeni bölüm gelmez.

Maceralı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin