Bir sene sonra.
Justin: Sana inanamıyorum.
Justin: Defolup gittiğine inanamıyorum!
Justin: Sırf senin için bu şehirdeki boktan üniversitelerden birine gittim.
Justin: Dünyadaki en iyi üniversitelerden birine kabul edilmiştim.
Justin: Senin gibi biri için nasıl bir sene boyunca o bok çukurunda okudum bilmiyorum.
Justin: Bir buçuk sene boyunca nasıl senin içini göremedim bilmiyorum.
Justin: Sana nasıl aşık oldum bilmiyorum.
Justin: Tıpkı diğerleri gibisin.
Justin: Tıpkı Des gibisin.
Justin: Ama ne var biliyor musun?
Justin: Sen ondan bile betersin.
Justin: O en azından ne boklar yiyeceğini baştan belli etmişti. Ben görememiştim.
Justin: Ama bu sefer gözlerimin açık olduğuna yemin edebilirdim. Eskisi gibi saf olmadığıma yemin edebilirdim.
Justin: Hala edebilirim. Fark edemememin sebebi sendin,
Justin: Çünkü sen şeytanın ta kendisinin.
Justin: Senden nefret ediyorum.
Justin: Seni her öpüşüme, seviştiğimiz günlere, sana aşık olduğum güne, sana kandığım her saniyeye lanet ediyorum.
Justin: İçimdeki nefreti püskürtmenin bir yolu var mı bilmiyorum,
Justin: Ama ortada bilinen tek gerçek var.
Justin: O da dönsen de senden nefret edeceğim.
Justin: Bu yüzden aklın varsa dönme.
Justin: Siktir olup gittiğin yerde kal ve asla dönme.
Justin: Asla.
Justin: Çünkü geldiğinde o kaykaycı çocuk burada olmayacak.
Justin: Bambaşka biri olacak.