Norah: Ee, ne diyorsun?
Justin: Vay.
Norah: Başka?
Justin: Vaaayy be!
Norah: Aynen, vaaay be!
Norah: Peki ya nasıldı?
Justin: Diğer kızların aksine vıcık vıcık dudak nemlendiricisi olmadan, insanların bakışları üzerimdeyken bile iyi hissettiren bir öpücüktü.
Justin: Ya senin için nasıldı?
Norah: Erkek kardeşlere karşı, abimin vakasındaki gerçeklere karşı, aileme karşı dik durduğumu hissettim.
Norah: Anlattıklarından sonra, yaptığım pislikten sonra, yanına gelip seni öpmek şuana dek yaptığım en doğru ikinci şeydi.
Justin: Birincisi nedir?
Norah: Sana mesaj atmak. Üçüncüsü de erkek arkadaşım olmanı sağlamak.
Justin: Haha, yani üçü de benimle alakalı.
Norah: Evet kaykaycı çocuk, üçü de seninle alakalı. Ama bu sefer yanaklarımın kıpkırmızı kesilmesine sebep olan bu değil.
Norah: Asıl neden şuan annenle kahve içiyor olmam.
Norah: Haydi, evine gel.