5.BÖLÜM "DEĞİŞİM"

429 37 11
                                    

"Senin için. Sırf, senin için kafamdan atmaya çalışacağım bu düşünceyi. Kendimi inandırmak ne kadar zor olsa da sana inanmaya çalışacağım."

Berzan Bey'in ikna olmamış, ama kendini ikna etmeye çalışan ve yumuşamaya yüz tutmuş sesini duyduğumda, parmak uçlarım üzerinde eski yerime döndüm.

Sandalyeye oturup Baran Bey'in içeri gelmesini bekledim. Çok kısa bir süre içerisinde Baran Bey içeri girdi. Yüzünde güleç karakterine yakışan bir gülümsemeyle yerine geçti ve oturdu.

"Artık bana ihtiyacın kalmadı." Dedi gülümseyerek. Allahım, bu adam neden bu kadar güzel gülüyor? O kadar saf ve içten bir gülüşü vardı ki, kitlenmemek elde değil. O kadar güzel ki... O kada..

"Buğlem?"

Ben hala leyla leyla gülümsemesine bakarken yine onun yardımıyla düşünce girdabımdan çıktım. Kahretsin! Rezil oldum! Evet Buğlem, çaktırma Buğlem, bir şey düşünüyordun sen Buğlem, hadi Buğlem!

"Kusura bakmayın Baran Bey. Aklımı kurcalayan bazı şeyler var da." Sol tarafımdaki meleğim;

"Adamın gülüşü olmasın o düşünce"
diye fısıldadı kulağıma. Şeytan Buğlem.

"İş hayatınla, yani bizimle ilgili mi?" Diye sordu o ilgili tavrıyla. Yahu siz iki adam nasıl kuzensiniz?

"Hayır Baran Bey, tamamen şahsi." Dedim surat ifademi ciddi tutmaya çalışarak.

"Anlıyorum." Dedi. Dedi ve tekrar gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. Ardından devam etti. "Berzan Bey adına, yani... bu kadar korkmana sebep olduğu için senden özür diliyorum." Dileme...
"Berzan seni odasında bekliyor. Umarım bir daha böyle bir durumla karşı karşıya kalmazsınız." Dedi ve gülümsemesi eşliğinde eliyle kapıyı gösterdi. Biraz daha kalsam ne olurdu ki.

"Umarım Baran Bey, gerçekten çok teşekkür ederim, kolay gelsin." Dedim ve bende yüzüme onunkine yakın, ama onunki kadar güzel olmayan aslında olamayan bir gülümseme koyarak odadan ayrıldım.

Koridoru dönerek asansöre ulaştım. Şansıma asansör bu kattaydı. Kat düğmesine bastığım asansörün kapıları açıldı ve kabine adım attım. 6. Kat düğmesine bastım ve içimden her şeyin iyi olmasını diledim.

6. Kat'a geldiğimizi anlatan 'Dink' sesi boş koridorda yankılandı. Kapılar açıldı ve Berzan Bey'in odasına doğru yol aldım. Kendimden emin adımlarla yürümeye çalışıyordum. Bu, onun karşısında gücümü belli edecekti. Yani, bal rengi gözleri korkunç korkunç bakmadığı sürece.

Kapısının önüne geldim ve kapıyı iki kez tıklattım. İçeriden normal bir ses tonuyla "Gel" komutu duyduğumda kapının kolunu çevirdim ve içeri girdim.

"Berzan Bey" dedim ve gözlerinin içine baktım. Bakışlarımdan emir vermesi gerektiğini anladı ve bilgisayarından yüzünü çevirerek bana baktı.

Hey, bir dakika. Berzan Miranoğlu bana ilk defa sinirli bakmıyor. Evet, Baran Bey kadar sevecen de değil ama en azından, insan gibi bakıyordu suratıma.

İçimde yaşadığım ve tüm vücuduma yayılan bu şok dalgasını ona koz vermemek adına ondan sakladım. Çünkü ona hala bir miktar sinirli olabilirim.

"Gel lütfen, orada durma." Dedi ve masasının kenarını gösterdi. Gösterdiği yere topuk seslerimi ardımda bırakarak gittim ve onu beklemeye başladım.

Siyah deri sandalyesini arkaya döndürdü ve arkadaki evrak dolabından kırmızı bir dosya çıkardı.
Dosyanın üzerinde; EXPERIENCES OF MİRANOĞLU COMPANY
(MİRANOĞLU ŞİRKETİ'NİN DENEYİMLERİ) Yazıyordu.

Çıkardığı dosyayı masanın üzerine koydu ve yüzüme baktı. Göz göze geldiğimizde içimde bir korku belirdi. Ondan, korkuyordum. Baran Bey'in o sevecen tavrından sonra o çok soğuk gelmişti bana.

Yüzüme düz bir şekilde baktı ve konuşmaya başladı.

"Bizi en iyi böyle tanıyacağını düşündüm. Bu dosyada son 5 yıl içinde en önemli ortaklıklarımız, yaptığımız organizasyonlar, katıldığımız büyük çaplı davetler ve şirketimiz hakkında önemli şeyler yazılı. Bu dosya sana bu hafta için yardımcı olacaktır. Bu hafta sadece bununla ilgileneceksin çünkü bir seyahate çıkmayacağız. Şimdiden kolay gelsin." Dedi ve kapıyı gösterdi. Uzun soluklu konuşmasını hiç istifimi bozmadan büyük bir dikkatle dinledim ve başımı hafif sallayarak odadan çıktım.
Hayat, sanırım yüzüme gülmeye başlıyorsun.

Masama geçtim ve dosyanın kapağını açarak incelemeye başladım. İngilizce evraklar, yapılan görüşmeler sonucu alınan kararlar, organizasyonlar ve verilen davetlerin yer aldığı sayfalar geldi önüme. Klasik bir yıllık gibiydi. Ben dosyayı incelerken Berzan Bey'in kapısı açıldı ve Berzan Bey dışarı çıktı. Kapısını kapattı ve masamın yanına geldi.

"Hazırlan, çıkıyoruz." Dedi ve orda olduğunu daha yeni fark ettiğim, koltuğumun hemen yanındaki askılığın yanına gelerek ceketini aldı. Yanıma geldiğinde burnuma dolan kokusu kesinlikle parfüm değildi. Ten kokusu kıyafetine sinmişti ve sıcak kokuyordu. Nasıl desem, kokuyordu işte. Yani, güzel kokuyordu.

Ay aman! Ne kokuyorsa kokuyor gerizekalı şeytan kılıklı herif. Pardon,
değerli patronum demek istemiştim.

"Nereye gidiyoruz?" Diye sordum ellerimi masanın üzerinde birleştirip ona bakarken.

Yüzüme baktı. Baktı. Ve asansöre yöneldi. Pardon bendeki bu cesaret nerden geliyor adam daha yeni sakinleşti nereye giderse git Buğlem, koş!

Sandalyemin başına astığım trençkotumu ışık hızıyla üzerime geçirdim ve asansöre koşturdum. Berzan Bey'in yanına vardım ve asansörün geliş sesi duyuldu.

Şirketin döner kapısından beraber çıktık ve eski haline dönmemesi için içimden dua etmeye başladım. Merdivenleri bitirdiğimizde kapının önünde bizi bir araba beklemiyordu. Aklımda bizi kapıda bekleyen bir şöför canlanmıştı aslında. Şirketin sağından döndük ve yürümeye başladık. Garaj gibi bir yere geldiğimizde bir şeyin yanına gitmeye başladık. Bir şey diye hitap ediyorum çünkü bu araba olamayacak derecede güzel! Bu benim hayalimin arabası!

Mat siyah Audi r8 yani, bir canavarın yanına gittik. Ceketinin cebinden çıkardığı siyah bir anahtarla kilidi açtı.

"Beğendin mi" aniden gelen sorusuyla arabaya, pardon canavara öküz gibi baktığımın farkına vardım. Kendime geldiğimde elim sert bir şeye değiyordu. Gözlerim elimi bulduğunda elimin canavarın kaportasında olduğunu gördüm. Ani bir haraketle elimi çektim ve Berzan Bey'e baktım.

"Severim" dedim duru bir sesle. Bu adamla yakın olamazdım.

"Belli." Dedi ve arabaya bindi. Bende leyla leyla arabaya bakmayı bırakarak arabaya bindim.

Umarım beni 46 ayrı parçaya ayırıp ormanlığa atmaz. Öldürecekse de bu arabayla üzerimden geçsin. Lütfen Allahım.

-------------BÖLÜM SONU------------

Umarım beğenirsiniz, yorumlarınız benim için çok önemli, iyi geceler.

BK


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MİRANOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin