-III-

15 2 0
                                    

   Acaba sapık mı? Niyeti iyi mi kötü mü? Adresimi biliyor. Matbaacı amca acaba halimi görüp bana acıdığı için konuşmak mı istedi?

Kafamda tonlarca soru ile kağıda bakıyordum. Nedense bu mektup beni hiç heyecanlandırmamıştı. Sadece merak duygum tavan yapmış öylece tekrar tekrar okuyordum.

Gölge'yi de alıp mektubu çantama attım.

Eve geldiğimde hava tamamen kararmıştı. Çantamda anahtarları ararken Gölge ayağıma dolaşıp duruyordu. O sırada sokakta birinin daha olduğunu hissettim. Kafamı çevirdiğimde, sabah yürürken dikkatimi çeken evin kapısı kapandı.
O sırada anahtarlarımı buldum. Omuz silkip eve girdim.

Mutfaktan çatal kaşık sesleri geliyordu.
Sahilde gömdüğüm pizzalar midemdeki varlıklarını sürdürdüklerinden dolayı yemek yeme gibi bir planım yoktu.

Geldiğimi duyan Elif teyze o kutsal soruyu sordu. "Gökçe ! Geldin mi yavrum?".
"Hayır Elif teyze gelmedim şimdi fırının önünden geçiyorum ekmek lazım mı?" diye sordum.
O tatlı sesiyle koca bi kahkaha atıp "Ay bu kız bi âlem ya!" dedi. "Kimin kardeşi işte Elif teyze." dedi.

Neyse ki benim abuk subuk esprilerimi kaldırıyorlardı. Onların yerinde ben olsam bön bön suratıma bakıp yemeğe devam etmeyi tercih ederdim.

Yemekte ne var diye şöyle bi bakmak için masaya doğru eğilmemle birlikte Gölge'nin ayağımın üzerinden geçip dengemi bozması ile suratımı 80 derecelik mercimek çorbasının içinde bulmam bir oldu.

Akşam yemeği faciasında çok şükür benim haricimde yaralanan olmamıştı. Elif teyzenin hemen yetişmesiyle de yüzümü yanıklardan kıl payı kurtarmıştık.
Aslında yüzüm yansaydı en az bir hafta okuldan kaytarabilirdim. Bu fikrimi duyduğunda Elif teyzenin yüzünden koca bir şok dalgası geçti ve kıçıma terliğiyle vurdu.

Popomu ovalayarak odama çıktım ve ılık bir duş aldım.
Odamın çatıya açılan bir penceresi vardı. Bu pencereyi zorlu bir ısrar sürecinin ardından yaptırmıştım.

Zamane inşaat ustalarının yeniliklere kapalı olmaları nedensiz bir şekilde sinirlerimi bozmaktaydı.

Siyah polar kapşonlu eşofman üstümü ve siyah taytımı giyip çatıya açılan penceremin ahşap merdivenini almak için kilere gittim.
Başıma düşmesinden fena halde korktuğu için Elif teyze her gün istikrarlı bir şekilde merdiveni kilere taşıyordu.

Aslında kış aylarında da pek çatıya çıktığım söylenemez. Bugün sadece farklı bir sebepten ötürü çıkıyordum.
Elimde not defterim ve dürbünüm ile merdivenlerden çıktım. Bir süredir açılmadığı için paslanmış olan pencere kilidiyle biraz savaş verdikten sonra çatıya sessiz bir adım attım.

Hasan amca sırf ben kayıp düşmeyeyim diye penceremin bulunduğu kısıma oturabileceğim genişlikte bir tahta monte etmişti.

Neden?
Tahtaya oturduğumda kendime bu soruyu sordum.
Çünkü ben gizemi,olağan dışı şeyleri ve sırları severim.

Elimdeki dürbünü ayarlayıp yönümü o eski eve çevirdim. Hani şu perdeleri kapalı olan ve bugün kapısından birisini girerken gördüğüm ev.

Saat henüz akşam 8 buçuk falan olmalıydı. Uyuyor olması imkansız ,dedim içimden.

Defterime bir başlık attım.
GİZEMLİ EV:
Perdeleri hep kapalı
Eve giren kişi 1,85 boylarında
Tahminimce 30'lu yaşlarda.

Defterime yazabildiğim tek şey bunlardı.
Yetersiz bilgi, diye mırıldandım kendi kendime. Evet, bu aralar ajanlığa veya diğer tabirle komşu sapıklığına merak salmıştım.

LET-TERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin