"Bir daha bir daha.Sesini duyamıyorum.Daha net çıksın."
Evet,bu takıntılı müzik hocamızdı.42 yaşında.Üç kere evlenip boşanmış.Hiç çocuğu yok.Tüm okulu hatta ilçedeki tüm okulları alabilecek derecede zengin olmasına rağmen öğretmenlik yapıyordu.Babası iş adamı olduğundan yüklü bir para evin tek kızı olan Reyhan Bircan'a yani hocamıza kalmıştı.Buna rağmen müzik öğretmenliği yapmasının sebebi ise müziğe aşık olması diyebilirim.Müziğe 3 yaşında başlamış.5 yaşında ise piyano ve yan flüt çalabiliyormuş.Yani tam bir müzik dehası.Öyle bakmayın, sizin de genlerinize böyle bir yetenek aktarılsa siz de bunları öğrenirdiniz.Emin olun.
"Tamam hocam.Fakat Dünya hiç söylemedi."
Rüzgar'a kaş göz hareketi yapıyordum. "Sus yoksa seni gebertirim." der gibisinden.
"Ona da sıra gelecek tabi o senin gibi yeteneksiz olmadığından zamanımı almayacak."
Rüzgar'a pis bir bakış attım ve sırıttım.
Hocayla çalışmayı Rüzgar istemişti.Bunun cezasını da çekmeliydi.
"Tamam tamam.Senle olmayacak.Dünya hadi bitanem sen gel seni dinleyelim."
Hocanın bana böyle hitap etmesi bana özel bir şey değildi.Tüm kızlara öyle derdi tabii kızlara.Hoca tam bir feministti.Erkek düşmanı.Gerçi ben de üç kez boşansam ben de böyle olurdum.
"Hocam ama ben hazır değilim."
"Hazır olmana gerek yok.Eminim sesin güzeldir.Hadi gel."
Sahneye çıktım.Allah'tan sadece hoca ve Rüzgar beni izliyordu.Rüzgar'ın bana bakıp pis pis sırıtması benim özgüvenimi düşürse de inadına bunu yapmalıydım.Şarkıyı söylemeye başladım.Ve bir anda bitti.Gözlerim kapalı olduğundan nasıl tepki verdiklerini göremedim.Açtığımda gülmemek için kendimi zor tuttum.Rüzgar ağzı açık kalmıştı.Hoca ise müthiş bir şekilde alkışlıyordu.O kadar da güzel bir sesim olamazdı.
"Dünya,mükemmel bir sesin var.Gerçekten çok güzeldi.Tebrik ederim." dedi hoca.Ondan böyle bir şey duymak beni gururlandırmıştı.Kolay kolay kimseyi övmezdi.
Rüzgar'ın yanına oturdum ve açık kalan çenesini işaret parmağımla kapadım.
"Dünya,b-be-ben ne diyeceğimi bilmiyorum.Müthişti."
"Teşekkür ederim."
"Kesin biz kazanacağız.Bundan adım gibi eminim.Sen de bu ses olduktan sonra."
Gülümseyerek başımı öne eğdim.O sırada Aras içeri girdi.İlk defa bizi -Rüzgar'la beni- beraber görüyordu.Daha fazla dikkat çekmek için Rüzgar'a baktım.Gülümsedim.
"Sen de çok iyidin hakkını vermem lazım.Her konuda olduğun gibi sesin de iyi."
İlk kolumu Rüzgar'ın omzuna attım.Daha sonra kolumu çekip başımı omzuna yasladım.Bu sefer Aras'a bakıp sırıtıyordum.Aras pek etkilenmişe benzemiyordu.
"Hocam,ben de sizinle çalışmaya geldim.Yani kabul ederseniz."
"Aslında kabul etmezdim ama takım arkadaşın kız olduğunu duydum."
"Evet.Buse olacak."
Ne? Buse mi? Hani şu okulun en popüleri,şımarık ve çekici kız mı? Öyle dediğime bakmayın aynı zamanda okulun en gıcık kızıdır.Veee işte geldi.
"Ben geldiiiiiiimmm."
diyip Aras'ın boynuna atladı.İçimden ona saydırıyordum.Belki de bir milyon kişiyle çıkmıştı.Kendini herkesten üstün görüyordu.Yüzüne tonlarca makyaj sürmeden şurdan şuraya adımını dahi atmazdı.Ondan nefret ediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ŞEYİ BİLİYORUM
Science Fictionİnsanların içlerini görmek nasıl bir duygu bilir misiniz ? Ya da bir bakışta insanların geçmişini okumayı becerebilseydiniz ? Ben bu özelliğimin benim hayatımı kolaylaştıracağını düşünürdüm ama yanılmışım. Bilmek mutluluk değil. Bildiklerim harika...