Aşk... 3 harf değil mi? Evet öyle fakat neden hep kalbi ağlattı veya neden orada kalıp her geçen gün tüketir kalbi. Hayat bazı insanları aşkın güzel ve mutlu yüzünü gösterirken bazı insanlara da en acı yüzünü gösterir. Peki hayatınız aşk tan mı ibarettir? O dediğimiz kişi olmadan da yasayamazmıyız? Yaşarız hem de en kralını yaşarız. Nasıl mı? Hayallerimizle, umudumuzla yaşarız. Hayata dair hayallerimiz... Hemimiz kendi hayatımızın başrolünü kazanmışız. Fakat bazıları kendi hayatlarında misafir olarak kalmayı tercih ediyor. Ne yazık. Aslında kendilerine çok az güvenseler belki de en büyük ödülü kazanacaklar. Işte bunlar aşk denince kaçıp dibe köşeye saklanan ve oradan çıkmak istemeyen tipler. Belki de hayata karşı ön yargıları vardır bu arkadaşların. Hani bir söz vardır ya ön yargıyı çökertmek vir devleti çökertmekten daha zordur diye. Bu söz çok doğru. Çünkü o arkadaş kendisini kısıtlıyor, şartlandırıyor. Bu yüzden hayattan da soğuyor. Belkide kendileriyle barışık olmadıkları içindir bu kadar çile. Bu arkadaşlardan birisi bir gün bir kıza aşık oluyor. Fakat yanına gitmeyi düşündüğü her an ön yargısı ona engel oluyor. Kız ile güzel bir arkadaşlık kuruyor. Her gun konusuyorlar neredeyse. Beraber planlar yapıyorlar, boş zamanlarını hep beraber geçiriyordı. Bu arkadaş kıza çok fena aşık oluyor. Fakat geçmişte yaşadıkları yüzünden kıza alçılamıyordu. Geçmişinde bu arkadasin 4 tane sevgilisi olmuştu. Fakat hep sonu gelemeyen masallardan ibaretti. Geçmişe bağlı yaşayan insanın geleceği de olmazdı elbet. Bu arkadaş da bunu çok iyi biliyordu. Çünkü eski kız arkadaşları hep geçmişlerine bağlı yaşamayı tercih etmişlerdi. Bizim bu arkadaş ise gelecegi kendisi yazmak istiyordu. Geçmiş geçmiştir diyerek hep geleceğine bakardı. Öyle de yaptı. Bir gün bu arkadaş kıza aşık olduğunu soylemeye karar verdi ama kendisini çok tuhaf hissediyordu. İçi hem kıpır kıpır hem de bir korku vardı. Herşeyi göze almıştı artık. Hayatımız boyunca bize iki yol sunuldu. Sonuçları yaşamadan göremeyeceğiniz yollardı bunlar. Yanlış yol yoktur hayat yolumuzda. İki şans ve iki farklı sonuç vardır. Belki yolların sonu ikisinde de iyi bitecekti ya da kötü bitecekti. Yalnızca tahmin şansımız vardı. Bizim bu arkadaş da umudunun ağır yükünü sırtlayıp sevdiği kıza teklifi icin hazırlıklara başlar. Düşünür, düşünür ve düşünür yaklaşık üç-dört gün böyle geçer. Bu zaman icerisinde vazgeçmeyi düşünür fakat artik çok gençtir. Sonunda aklina bir fikir gelir. Kameralar karşısına gecer ve karşısında kız varmış gibi ona karşı duygularını anlatmaya başlar. İçini bir güzel döker. Daha sonra sinemaya goderek bunu film arasında üç dakikalığına yayınlamalarını rica eder. İlk başta reddedilir. Daha sonra tanıdık birisine rast gelir ve durumu anlatır. Bu arkadaşı sayesinde videosunu film arasina girdiğinde hemen göstereceklerdi. Film saati 4 'deydi ve bizim arkadaş 4 seansına sevdiği kızı getirmeliydi. Baska bir şansı yoktu. Kızı sinemaya davet eder ve kız şansa o gün boştu ve davete icabet eder. Arkadaş biletleri almıştı bile. Beraber sinemaya girerler. Fakat bizim arkadaşın her gecen saniye kalp atışları artmaktadır. Eli ayağına dolaşır. Ne yapacağını bilemez. Filmin sonuna dogru gelince bir anda ekran kararır ve beyaz perdede herkesin karşısında sevdiği kıza seslenir.
"Merhabalar biz de şu an bu altındayız. Cok fazla vaktinizi almayacağım. Benim kalbime bir kıvılcım düştü. Bun kıvılcım her saniye beni yakıp küle çeviriyor. Hepinizin huzurunda su an yanimdakine soruyorum. Benimle bir ömür kalbini, hayallerini ve ömrünü heba etmeye varmısın? Seni seviyorum....." konuşmanın sonunda bizim bu arkadaş kıza döner ve ellerinden tutarak tekrar sorar. "Ne diyorsun bir ömür baş belam olurmusun?" kız neye uğradığını şaşırır ve o an hiç birşey söylemeden o salondan çıkar. Bizim arkadaş o an koltuğa oturup öylece kalır. Yerinden kalkmak ister fakat kalkamaz. Salondakiler bizim arkadaşın yanına gelirler ve teselli verirler. Arkadaş yerinden kalkar ve kızın pesinden koşmaya başlar. Kız tam servise binmek üzereyken kızı yakalar ve kolundan tutar. Kıza" biliyorum ansızın oldu. Bunu kendime çok zor açıkladım eger zamana buradaydım sana olan aşkımı hiç bir zaman söyleyemezdim. Kendimi biliyorum. Tamam hemen bir cevap vermek zorunda değilsin biraz düşün ve öyle cevap verirsin." Kız hiç birşey demeden servise boner ve oradan gider. Bizim arkadaş cevabın olumsuz olduğuna çoktan inanmıştır. Evine gider. Telefonuna bakar, kızı aramayı düşünür vaz geçer. Daha sonra mesaj atmayi düşünür yine vaz geçer. Sonunda bir mesaj gelir. Bu mesaj baya bir uzundu. Fakat bu mesajdan çıkartılacak sonuç kızın kararsız olduğuydu. Bizim arkadaş kıza şunları yazar; "Ben kalbime ve aşkıma güveniyorum. Bana evet de ben seni bir ömür kalbimde taşıyim." mesajı gönderir fakat bir cevap gelmez. Sabaha kadar elinde telefon bir türlü uyuyamaz. Sabah saat 9.00 da bir mesaj gelir ve bu mesaj kızdandır. Saat 11.00 da her zamanki yerde buluşalım diyordu. Bizim arkadaş hemen üstüne başına düzen verdi ve en güzel parfümünü sıkarak evden çıkıp kızı bekleeyw başlar. Kız gelir bizim arkadaşın gözlerine bakar. Bizim arkadasın kalbi çok hızlı atıyordu. Uzun bir sessizlikten sonra kızın ağzından şu sözler dökülür; " Bu günden sonra kalbimi kalbine emanet ediyorum. Bir ömür ellerimi ellerine emanet ediyorum ve ömrümü ömrüne emanet ediyorum. " bizim arkadaş duydukları karşısında çok sevinir ve orada kıza sarılır ve şunları söyler" emanetlerin bundan sonra benim en değerlilerimdir seni çok seviyorum...." ve bu da böylelikle mutlu sonu bulur. Demekmi bazen hayat bize umutsuz görünüp umudumuzu yitirmeden beklediğimiz zaman da mutluluğu sunuyormuş. Işte hayat bu. Emeksiz ekmek olmaz. Herkes bir gün emeğinin karşılığını alıyor......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birisi Aşk mı Dedi???!!!
RomanceAşk mı ? Kimsenin düşüp de boğulmak istemediği bir deniz....