Yıkım gibiydi... Esen, gürleyen.. fakat yinede beni kendinden ayırmayan, arada bi yüzüme gülen, ipini koparanı içine alan Boktan bi hayatım vardı benim... Kaderimin böyle olacağı, bir mesaj gibi verilmişti sanki bana, Bundan 15 yıl önce. Ben Martina Alejandra stoessel 15 sene önce değişen soy ismim ile Martina Alejandra Castillio. Annem, Babam-uvey- ile birlikte Yaşıyorum. 19 yaşındayım. Tam olarak 4 yaşımda babamı akciğer kanseri nedeni ile kaybettik. Annem ise hiç vakit kaybetmeden yeni biri ile evlendi. German Castillio... hayatımı mahveden adam..
" Tini! Kahvaltı hazır tatlım. Bak en sevdiğin Pancake'ler den var!"
Bu annem Mariana Castillio. Ünlü model.
"Geliyorum anne! Neden bağırmak yerine odama gelip çağırmıyosun!"
" Tini! O oda da cam bile açtırmıyorsun İnsansız Hava sağası gibi canımı seviyorum. Ölmek gibi bi niyetim olursa kendimi senin odama kapatacağım Merak etme!"
Evet. Odamda cam açtırmazdım Temizlik ise sadece ayda bir kere Yapardım. Temizliği bilmem ama açtığım camdan içeri sızan güneşin, canımı ne denli yaktığını bir tek ben bilirdim... ruhumu kasıp kavururdu. Çünki gün, yaşamayı sevenler için di fakat gece ise... benim gibi ruhunu teslim edenler için...
Oflaya puflaya Yatağımdan kalktım. Odamdaki banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra, odama tekrar geçtim. Annemin zorla sarıya boyattırdığı saçlarımı açıp, üstten taradım. Kendine bakmayı seven kızlardan değildim. Dudaklarımın kuruluktan pul pul olduğunu görünce, Çilekli dudak kremimi aldım ve hafif hafif sürdüm. Dolabımın karşısına geçtim ve siyah bir pantolonu elime aldım. Üstüne tarçın sarısı bol bir kazak va siyah botlarımı ayağıma geçirdim. Son olarak babamın bana son hediyesi olan Martina kolyemi Düzelttim.
Yavaş adımlar ile aşağı inmeye başladım. O adamın sofrada olmaması için dua ediyordum eğer orda ise bana rahat vermeyecekti. Bu nedenle aç açına evden çıkacaktım ve bu isteyeceğim bişey değildi. Merdivenlerin sonuna geldiğimde yemek odasına doğru ilerledim up uzun masanın sonuda, sırıtarak bakan o gözleri görünce adımlarımı kapıya doğru yönlendirdim.
"Anneciğim, kahvaltı yapmayacak mısın?"
O adam masada iken nasıl yapabilirim..
" Hayır anne. Neredeyse geç kalacağım. Çıkmam gerek"
Annem pek istemesede ağır çekim ile başını salladı.
Yanaklarından öptüm ve önce yemek odasından sonra ise evden çıktım.
Yolda giderken Yanımdan geçen korna sesi ile sağıma döndüm. Lodovica camdan kafasını çıkarmış el sallıyordu kıkırdayarak arabaya bindim.
"Günaydın sarışın melek"
"Günaydın Aşkım"
İkimizde kıkırdadıktan sonra Lodovica yola devam etti. Lodovica benim en iyi arkadaşımdı. Hatta tek arkadaşım.. Birde Stephie vardı. Ama onunla Lodo kadar yakın değildik.
"Eee kanka var mı bi dedikodu?"
Soran Lodovicaydı
"Hayır. Asıl olaylar sende oluyor. Ee dün Diego ile ne yaptınız?"
" Aslında pek birsey yapmadık. Kahve içtik biraz konuştuk sonra beni eve bıraktı"
Anladığımı belirten mırıltılar çıkardım. O sırada Lodovica arabayı okulun bahçesine soktu. Ve bu sayede okula geldiğimizi anladım.
Arabadan indikten sonra Stephie koşarak bize Doğru gelmeye başladı.
"Tiniii" dedi uzatarak ve bir beste edası ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet
FanfictionSizin Korktuğunuz karanlık, benim tek aydınlığım... TÜM HAKLARI SAKLIDIR©