Medya; Beren kızımız:)) Keşke herkes gibi rutin bir hayatım olsa. "Kızım aç şu kapıyı!" Şimdide babam kapıya gelmişti. Bileğimden aktığını hissettiğim sıvıyla gözlerimi kapattım birsüre. "Evlenmeyeceğim" babamın sesi gelmedi. Gelmez tabii, işime gelir. "Evlenmezsen batarız Beren. Anla bizi de." Kapının kilidini açıp babamın karşısına dikildim. "Şirketin için kızını mı satıyorsun!? Sevgi anlayışınız bu mu si-" yanağım sağa doğru dönerken, yanağımı saçlarım kapatmıştı. Bana elini kaldırmıştı! Babam, benim ilk aşkım olan herkesten kıskanıp sakındığım adam. Gözyaşlarım yüzüme hücum etmişti. Yüzümü ona doğru çevirdim. "Senden nefret ediyorum!" Diye bağırıp masanın üzerinde olan içi su dolu bardağı alıp duvara fırlattım. Odama doğru döndüğümde babam bileğimden tuttu. Acıyla inledim. Babam eline bulaşan kanlara bakıp kaşlarını çattı. Sonra da gözleri bileğime baktı. Eliyle kafamı alıp göğsüne koydu. "Şşş seni seviyorum kızım. Benim için. Lütfen" diyip saçlarımı okşuyordu diğer yandanda. "Ben de seni seviyorum baba. Sen benim ilk aşkımsın ama beni de anla. Lütfen" diyip babamın yanağını öpüp odama koştum. 17 yaşında evlendirmek de neymiş. Adama bak resmen şirketi için kızını satıyor! Kendisi 15 yaşında baba oldu ya kesin beni de kendisine benzetmek istiyordur. 380 yaşında babam. Çok yakışıklı! Sayısal olarak 32 oluyor. Bazen ben bile bazen yavşıyorum o derece!
Annem müdahale etmek istedi ama babam çok kararlıymış. İç işte kanını! İlla aşık ya onun sözünde duruyor! Manyak karı! "Seni duydum!" Diye bağırdı annem mutfaktan. "Bişeyi de duyma sende!" Annem dediğime bakmayın. Tam bi ergendir. 31 yaşında annem. Aslında 379 yaşında ama normal sayısal olarak 31 yaşında olmuş oluyor. Ben daha 132 yaşındayım 17 oluyor yani. Aşağıdan birkaç eşya kırılma sesi geldi. Annem odaya girdiğinde gözleri kırmızı olmuştu. Bileğimi arkama aldım. "A...annem" babam arkasından gelip, annemi kolundan tutup çekiştirdi. Annem bana hırlamaya başlayınca babam annemi sakinleştirmeye çalıştı. Annem kana susadıysa eğer, kimseyi tanımıyor. Sadece o değil, tüm vampirler öyle. Anne, baba dinlemiyorlar. Babam annemin dudaklarına yapışınca gözlerimi devirdim. Başka zamanda şey edebilirdiniz. Ne öyle vıcık vıcık öğkk..
~~~~~~~
"Kendine dikkat et kı-" kapıyı çarpıp korumaların açtığı kapıdan çıktım. Vampir ve Mafya aşkı onların ki. Benimde şimdiye kadar melez olmam gerekiyormuş. Annemin kız kardeşi yani teyzem, bir büyücü, Adı Rosetta. Babam da köken bir kurt. O yüzden, Bu yaşıma kadar melez olmadığım için babam benden umudu kesti. Ama annem 18ime girdiğim zaman olacağımı söylüyor. Araba durduğunda aşağı indim. Saçlarıma elimi geçirip düzelttim. Güzel sarı saçlarımla ve parlayan gözlerimle herkesin dikkati üzerimdeydi. Herzaman ki gibi! Okulun popisiyim anlayacağınız. Dersler birbirini bende erkekleri keserken zaman geçmişti. Eve geldiğimde annemi hazırlanırken buldum. "Hayırdır anne?" Bana dönüp gülümsedi ve yere kadar değen upuzun saçlarını örmeye başladı. "Sana gelinlik bakmaya! Biliyorsun, kızım. 2 gün sonra düğünün var!"
Kabinden çıkıp aynanın önüne geldim. "Çok güzel olmuşsun" dedi annem gözlerindeki yaşı silerek. "Bana bilmediğim bişey söyle annecim!" Ciddili, ciddili 2 gün sonra düğünüm vardı. Ve hayatımda hiç görmediğim bi adamla. "Ay kızım! Damadımı bir görsen, nasıl karizmatik.. ilk defa evli olduğuma üzüldüm kız o derece!" Töbee.. "anne gelmişsin 375 yaşına, hala erkek kesiyon" dedim annemde kıkırdadı. Bu kadın iflah olmaz. Gelinliği alıp eve döndük. Yarın kınam vardı. Şuan kalbim atmıyor ve nefes almıyorum. Ama vampirim. Kan içmiyorum, insan öldürmüyorum, canım kan istemiyo ve hızlı da değilim. Ama vampirim..
çok tuhaf. "Anne şu saçların yerlerde sürükleniyor. Yakında, saçına takılıp düşücem diye korkuyorum." Diyip kıkırdadım. Annem de kaşlarını çattı. Annemin saçları, aman zarar görmesinler!
"Kızım, sen bugün mervelerde kal" diyip kahkaha attı. "Tamam Mert de kalırım. Çocuk da çok yakışıklı anası içine ne koyduysa artık" diyip bende güldüm. "Bugün babanla yıl dönümümüz biliyorsun" ha şimdi anlaşıldı bunun derdi. Seni haylaz! "Ama Mert de kalma. Çocuk umutlanmasın sonra. Evleneceğin çocuğun yanına taşın. Ben sana adresi mesaj olarak atarım" şimdiden tanışmamız iyi olabilirdi. Artık kaçış yolu yoktu. Pes etmek değildi bu. Kabullendim. Güzelce hazırlandım. Kapıyı açıp anneme döndüm. Dolabımdan gecelik seçiyordu. "Saçını topuz yap sonra da işi pişirin. Adam seni öpücem diye saçların adamın ağzına giricek. Erkek çocuk istiyorum. Bu dünyaya benim kadar güzel bitane daha kız gelmemeli" hemen kapıyı kapattım. Vazo kapattığım kapıya gelerek kırıldı. Gülerek taksi çevirdim. Ve annemin attığı adrese doğru yol aldım. Heyecanlıydım. Neden heyecanlı olduğumu bilmiyordum ama heyecanlıydım işte. Sonunda kapının önüne gelip derin bir nefes aldım. Ve kapıyı çaldım. Kapıyı, üstünde sadece gömlek olan bir kız açtı. SADECE! 16 yaşında lan bu kız. "Kimsiniz?" Kimsem, kimim sanane fahişe! "Ben.." çocuğun ismini bile daha bilmiyordum! "Eren için mi gelmiştiniz?" Çocuğun ismi bu olmalıydı. 'Hıhı' diye mırıldanıp içeri geçtim. "Kimi oluyorsunuz?" Sende ne çok soru sordun bee.. sinsi, sinsi beni süzüyordu. Üstümde kısacık kırmızı bir elbise ve altımda siyah ince topuklu ayakkabım vardı. Yani kısacası, tam bir sürtüğe benzemiştim. "Ben onun nişanlısıyım canım benim. Sen de kardeşi olmalısın" diyip kızı kenara itip yatak odası sandığım yere gittim. Eren yatakta üstü çıplak bi şekilde üstünde yorganla yattığına göre, burası tuvalet olamazdı. Geri aşağıya inip kendime dolaptan meyve suyu aldım. Artık bu evde yaşıcaksam, bu evi güzelcene gezmem gerekiyordu. Bu 1 saatimi alabilirdi çünki, ev beş katlıydı. Hayır yani, bi kişi bu labirent gibi bir evde nasıl yaşar. Evin içinde asansör var aq.
Asansörle biri aşağıya inince gözlerimi asansöre diktim. Kapı açılıp içinden Eren çıkınca gözlerimi büyüttüm. Bebekken beni seven Eren değil miydi bu? O anda hafızamda bazı sahneler canlandı..
Küçükken Eren düşüp dizini kanatmıştı. Ve bana dönüp, "şenin göjleyin neden kıymıjıya döndü?" Diye sormuştu. "Biymem? Annem noymay olduyunu şöylüyoy" demiştim. O da elini yanağıma koyup dudağıma küçük bi öpücük kondurmuştu. Bende ağlamıştım. "Şen beyim ilk öpücüyümü çaydın!" Diye bağırmıştım. O akşam annem bana çok gülmüştü. Küçükken beni seven biriylemi evlenecektim yani?!