- Beni hatırlamadın mı Ashley. Eskiden senin belalındım ya hani ben Matt. Dedi sırıtarak.
Hayır hayır hayır hayır. Bu rdan hemen gitmem lazımdı. Tekrardan olmaz.
Hayatımın içine ciddi anlamda sıçılmıştı. Ve benim sorunsuz bi günüm bile geçmeyecekti. Mutemelen bunu herkes bilir, siz de bilirsiniz. Boşuna güzel şeyler beklemeyin çünkü hayatım tam bir felaket. Bütün bu olanlardan cidden sıkılıp bunaldım. Belki de kurtulabilirdim ama bu çok zor olurdu. Kurtulsam bile anılar ve hatıralar her yerdeydi. Bunların başında da Niall vardı.
Derin bi nefes aldım hayatımı mahfeden çocuğa baktım. Sırıtıyordu.
Hemen aklıma yaptıkları geldi. Dövüyodu, kırıyodu her zaman ama yaptığı en berbat şey bana sahip olmaya çalışmasıydı. Bunu kimse bilmeyecekti. Eğer onu o gün bıçaklamasaydım bir bekaretim bile kalmıcaktı. Bu acıyla her zaman yaşadım.
Gözlerim dolmaya başlamıştı. Dişlerimi sıktım ve tıslayarak konuştum.
-Git burdan Matt. Ardındansa sırıttı. Bu benim daha çok sinirlerimi bozuyordu.
-Ah güzelim anlayamadın mı bunca yıldır aynı cümleyi söylüyorsun sence seni dinliyo gibi mi gözüküyorum bebeğim.
Kullandığı kelimelerden rahatsız olmuştun ona bakılırsa Niall da öyleydi.
- Bak ne dicem sana Ashley. Şimdi gidiyorum ama seni rahat bırakmayacağımı biliyosun. Dedi öpücük atıp gitti.
Evet Niall hiç bişey yapmamıştı. Neden yapsın ki...
Kendi evimdeydim tek başıma yalnız çok da rahattım. Ama canım sıkılıyordu. Telefonumu elime alıp Emily'e mesaj attım.
Canım sıkıldı bara gitmek istiyorum benimle geeel xx
Onay mesajı geldikten sonra hızla odama çıkıp dolabımın kapaklarını açtım. Dolabıma bir göz attım. Biraz kıyafetleri kurcaladıktan sonra mini ve kıvrımlarımı belli eden dar bembeyaz bir elbise çıkarttım. Beline baya kalın demirden altınsarısı bir kemer çıkardım ve hemen üstüme geçirdim boynuma hafif kalın bir altınsarısı renginde boyunluk kolye taktım ve ayakkabı olarak bilekten bağlamaları platform beyaz topuklu ayakkabılarımı giydim. Aynadaki görüntüme bakınca gülümsedim gayette güzel olmuştum.
Makyaj masama ilerleyip siyah göz kalemimi aldım ve sürdüm ardından eyeliner ve rimeli sürdüm makyajımı ağr yapmak istemiyordum dudağıma da borda mat bir ruj. Uzun sarı saçlarımı düzleştirdim. Saçlarımın önlerini arkaya doğru topladım diğer taraflarını açık bıraktım.
Telefonum çalmaya başlamıştı. Tahmin ettiğim gibi Em arıyordu. Açar açmaz konuşmaya başladı.
- Eğer beni kapıda bekletirsen o kıçını tekmelememek için kendimi ço-
Telefonu yüzüne kapatıp dışarı çıktım. Ve bağırmaya başladı.
-Seni sürtük telefonu suratıma nasıl kapatırsın. Sırıttım ve
-Bende seni çok özledim Em hadi gidelim. Diyip yanağına öpücük kondurdum iz kalıcağını biliyordum. O söylenirken ben kahkaha atarak arabaya bindim. O da dolanıp sürücü koltuğuna oturdu.
Gerçekten güzel olmuştu. Benim aksime siyah dar bir elbise giymişti. Ve vücudunu süper gösteriyordu.
-Yakınlarda bir bar var oraya gidiyoruz. Dedi
-Fark etmez götür işte. Diyip sırıttım.
Geldiğimiz barın hiç bi değişikliği yoktu hepsi gibi aynıydı. İçki içmeyi sevmezdim ama bugünlük olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Boy ( Niall Horan Fan Fiction)
Fanfictionİyi bir kız. Kötü bir çocuk. Saf bir kız. Her sabah başka kızla uyanan bir çocuk. Geçmişi güzel bir kız. Geçmişi kirli ve kötü bir çocuk. Mutlu ve neşeli bir kız. Hiçbir şeyi umursamayan bir çocuk. Bu Ashley Green ve Niall Horan'ın hikayesi...
